Hâşâ  huzurdan!

“Utanmak” sözcüğünü TDK Türkçe Sözlüğü şöyle açıklıyor…
“Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, korkmak, mahcup olmak”.
Develioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Lûgatında ise sözcüğün karşılığı “teeddüp” olarak veriliyor. 
Türkçe anlamından hareketle “utanabilmek” için gerekli şartın “onur sahibi olmak” olduğu anlaşılıyor. “Teeddüp” ise “edep”ten yani “terbiyeden” geliyor.
Osmanlıca sözlüğü göre de utanabilmenin gerekli şartı “terbiyeli olmak” oluyor.
Böyle etimolojik bir girişten sonra konuyu “utanmazlığa” ve dahi ülkemiz siyasetçilerine ve onların yandaşlarına getireceğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. 
Ne yani ben de herkes gibi Tayyip Bey’in AKP’yi kurmadan önce Pensilvanya’da Fetullah Hoca ile görüştüğünü kitabında yazıp, yazdığı Muharrem Bey tarafından fâş edilince “vallahi yalan yazdım” diyen eski TRT Haber
Dairesi Başkanından mı söz edeyim?
Adama yazık!
Yalancı olsa hiç “yalan yazdım” diye yalan söyleyebilir mi?
Konum o değil.
İktidar partisi başkanına, şerefsiz, hırsız, kirli, alçak deyip sonra onu Cumhurbaşkanlığına aday gösteren siyasetçi ile bu kişiye, zürriyetsiz, hain diyen, sonra da onunla birleşen parti genel başkanı da bu “utanmaz “ temalı yazımın konusu değil.
Hâşâ huzurdan, sütte leke var bizim yöneticilerimizde leke yok!
Efendim, beni sinirlendiren Ukraynalılar.
Sırf Rusya’yı lekelemek için, Rusya muhalifi-kendisi de Rus- gazeteci Arkady Babçenko’yu, Rus Gizli Servisleri  öldürdü diye ilan ettiler.
Bir kaç gün sonra adam sağ-salim ortaya çıktı.
Ukrayna Devlet Başkanı Paraşenko, hiç utanmadan, gazetecilere adamla birlikte poz verdi.
Bizim “baş usta” siyasetçilerimiz hiç öyle şey yaparlar mı?
Nereden aklıma geldi?
Eski zamanlarda adamın biri, hamamda soyunma bölümünde, bir kişinin cebinde altın bir “divit” yani yazı kalemi görmüş.
Diviti çalmış.
Saklayacak bir yer bulamayınca, “münasip bir yerine” sokmuş.
Bir süre sonra hırsızlık fark edilmiş.
Herkes aranmış.
Divit hırsızın “münasip yerinde” bulunmuş.
Hırsız celallenip bağırmış; “Ulan kim soktu bunu buraya!”. 
Hâşâ, sümme hâşâ…
Bizim yöneticilerimiz böyle yaparlar mı hiç?
Utanırlar(!)

Önceki ve Sonraki Yazılar