AKP öküzün altında buzağı arıyor!

Yapılan bütün kamuoyu yoklamaları, AKP ve Tayyip Erdoğan’ın ivmesinin giderek düştüğünü gösteriyor.
Siyasal iktidarın oy desteği düştükçe, halkın duygularına hitap edecek söylemler daha yüksek sesle dile getiriliyor.
Fikri Sağlar’ın hiç gereği yokken AKP’ye attığı gollük pası değerlendirmek isteyen Tayyip Erdoğan, başörtülü CHP’liye ‘vitrin mankeni’ diyerek, kendi kalesine topu gönderdi.
Tayyip Erdoğan’ın zihniyeti malum ama bu yanlış Fikri Sağlar’ın yaptığını temize çıkarmaz.
Sormak isterim Fikri Sağlar’a?
Alaatin Çakıcı’yı değil de eleştireni gözaltına aldıran başörtülü savcı mıydı?
Osman Kavala’yı, Selahattin Demirtaş’ı içeri atan türbanlı hakim miydi?
Ele geçiremedikleri baroları böldüren başı kapalı yargıçlar mıydı?
Aksine hukuk cinayeti işleyenlerin çoğu bugün erkek!
Sağlar bunlara söz söylemezken, başörtülü-türbanlı bir hakimden şüphe duyduğunun altını çizmesinin ne gibi bir anlamı olabilir, AKP’ye gollük pas vermek dışında?
 
**
 
Fikri Sağlar’a soruşturma açılması da ayrı bir garabet!
Ülkenin geldiğini hukuksuz noktayı göstermiyor mu?
İfade özgürlüğü sınırları içinde herkes düşüncesini açıklayabilir.
Kaldı ki, Fikri Sağlar asla özgürlük düşmanı bir politikacı değil!
Sağlar’ın Kültür Bakanlığı döneminde ilk kez bu ülkede Nazım Hikmet’in ve Saidi Nursi’nin kitapları devlet tarafından yayınlandı.
Onun için 21. yüzyılda kıyafetiyle ilgili değerlendirme yapmak Sağlar’a hiç yakışmadı.
 
*
 
Ama partide bir etkisi-yetkisi olmayan Fikri Sağlar’dan yola çıkıp CHP’yi faşizan zihniyetle suçlamak AKP’nin bugün ülkedeki faşizan uygulamalarını gözden kaçırmak için olsa gerek…
 
**
 
İlke Başbuğ’a gelince…
AKP’nin, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un “Terör örgütü yöneticisi olmak” suçundan içeri almasının pişmanlığıyla utanması gerekirken, tarih çalışmasından böyle bir sonuç çıkarması yüzsüzlük değil mi?
Zamanında AKP’nin yol arkadaşı FETÖ’nün hedefi olan İlker Başbuğ şimdi de AKP’nin hedefi oldu.
Şunun altını çizmek isterim; 27 Mayıs darbesine ilişkin olarak bütün tarihsel belgeler ve değerlendirmeler aynı noktada birleşiyor:
“Adnan Menderes seçimi zamanında yapsaydı, darbenin önüne geçilebilirdi.”
Demokrat Parti’nin önde gelenlerin tamamına yakının anılarında bu var. Açıp okursanız görürsünüz!
 
**
 
Can Ataklı’ya gelince…
Boş konuşma uzmanı, Cem Uzan’ın uzantısı, söylediklerinin nereye varacağını bilmeyen, gözü düşmanlıkla perdelenmiş biri…
Zaman zaman komedi olarak izlediğim için biliyorum CHP’ye de boş boş eleştirileri var.
Aydın zırvalamaları deyip geçmek yerine oradan suç çıkarmak, dahası bu sözlerden ekonomik sıkıntıları, ülkedeki boy boy hukuksuzlukları gölgelemek artık mümkün değil…
Eskiden para dağıtılırken, ekonomi tıkırındayken bu atraksiyonlar toplumda karşılık buluyordu.
 
**
 
AK Parti şunu anlamalı, bu yolla yani düşman yaratarak, toplumu bölerek iktidarda kalınamaz.
2019 seçimlerinde bunu denediler, olmadı, tutmadı.
11 büyükşehirde CHP seçim kazandı; Ekrem İmamoğlu ise iki kez sandıktan zaferle çıktı.
Hatta ikincisinde 800 bini geçen fark attı.
 
**
 
AKP’liler başka ülkelerden hiç ders almıyorlar mı?
Bak Amerika’da-Georgia’da ne oldu?
Cumhuriyetçilerin devamlı kazandığı bu eyaletti, Trump’un düşman yaratma tutumu nedeniyle Demokratlar seçimi kazanmadı mı?
Bu yol yol değil, düşman yaratarak sonuç alınamaz.
Ülke insanın artık bu sözlere karnı tok!
Öküzün altında buzağı arayanlara, sinekten yağ çıkarmaya çalışanlara ilk seçimde halk gereken dersi verecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar