Süleyman Karan

Süleyman Karan

Yerel yönetimlerdeki mafyalar

Ben bildim bileli, bu ülkede belediyecilik, kamu yönetimindeki bütün yolsuzlukların, liyakatsizliğin, kayırmacılığın ve aklınıza gelebilecek bu millete zararlı her ne varsa onun yuvası olmuştur. Öyle bir mekanizmadır ki bu, işlevsel, şeffaf, katılımcı ve demokratik her türlü eğilimi öğütür. İşleyiş tarzı yasa ve yönetmeliklerle, olmadı yönergelerle tıkanmak üzerine şekillenmiştir. Bir tür ‘başkan ve adamları’ rejimi birkaç istisna hariç her zaman egemen olmuştur. Garip olan şudur ki, bu durumu eleştirenler de yerel yönetimlere seçildikleri andan itibaren bu çarkın bir dişlisi olmaktan kurtulamamıştır. Bu durum partiler üstü bir hal alarak bugüne kadar gelmiştir ve bundan sonra bu çarkı kırmak da hiç kolay görünmüyor. Bu çarkı kırmaya teşebbüs edenlerin başına neler gelecek hep birlikte göreceğiz. Ancak, bu kez en azından CHP, İYİ Parti ve HDP belediyelerinin bazılarının bunu değiştirmek için çok az da olsa bir şansı var, yeter ki istensin!

AKP’NİN TÜY DİKTİĞİ SİSTEM
AKP’nin, ondan önce de Milli Görüş’ün kazandığı belediyelerde en azından bir dönem bazı şeyleri değiştirmeye çalıştığını ve bu konuda o dönemde farkındalık yarattığını hatırlayan hatırlar. ‘Hizmet belediyeciliği’ adını verdikleri o dönemlerde sağladıkları görece başarı ve halkın belediyeye erişiminin kolaylığı, bu siyasal islam denen illetin iktidara gelmesinde de önemli bir etkiye sahip oldu. Bunun sebebi, siyasal islamın gerçekten halkçı belediyecilik yapması değil, diğer partilerin o güne kadar yaptıklarının bir rezillikten öteye geçmemiş olmasıydı. Tabii ki AKP de bu takiyyeci tutumunu iktidara iyice yerleştikten sonra terk etti ve Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluklarını büyükşehir belediyelerinde yapmaya başladı.

BAŞTAN SONA SAKAT SÜREÇ
Belediye başkan aday adaylarının seçiminden başlayarak, bu ülkede belediyecilik baştan sona sakat bir anlayışın hakim olduğu bir süreç. Delegeleri kafalayan, ilçe örgütünde hakim olan veyahut il örgütü ya da genel merkezin bir şekilde atadığı kişilerin sözde seçildiği bir süreç. En azından bu son seçime kadar her partide bu böyleydi. İşte o sebepledir ki, muhalefet AKP belediyelerine bugüne kadar alternatif ve örnek bir belediye yönetimi sergileme imkanı bulamadı. Hatta gelen gideni aratacak kadar kötü sonuçlar ortaya çıktı.

BİR FIRSAT KAPIYA GELMİŞKEN...
Neyse ki, bu seçimde en azından CHP adaylarının ilk kez gideni aratmayacağı kadar titiz seçilebildiğini söylemek mümkün. Hem de aday adaylığı yarışındaki binbir ayak oyununa rağmen bunun başarılması bile şaşırtıcı denebilir. Şimdi işte mükemmel olmasa da bir adım atılmış bulunuyor ve tüm zorluklara, iktidarın tüm baskılarına ve alçaklıklarına rağmen artık şeffaf, katılımcı ve işlevsel bir belediyecilik örneği verme şansı var muhalefetin. Nasıl mı? Yerel yönetimlerin denetimini halka açarak... İşte mahalle meclisleri, kent konseyleri ve her türlü sivil inisiyatif bunun için var. Bazı belediyelerde hayata geçmesi için adımlar atılıyor, pek çoğu ise hala topu taca atıyor. Şimdi, örnek modeller kurma zamanı ve bunu belediyelerden beklemeyip, yurttaşların her türlü baskı grubunu kurarak bunu zorlamasının zamanı. Bütçesinden kadrolaşmasına, icraatlerinden hizmetlerine kadar halk denetime açık belediyeler, bu çürümüşlüğün ortadan kaldırılması için bir umut olabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar