Kökkılınç: İzmir’den yükselen sese biz de katkı sunmak istiyoruz

Kökkılınç: İzmir’den yükselen sese biz de katkı sunmak istiyoruz

Kökkılınç'tan 'İstanbul Sözleşmesi' mesajları: Vazgeçilmemeli!

Türkiye’nin kanayan yarası haline gelen kadına şiddet ve kadın cinayetleri günden güne artıyor. Her gün yüzlerce kadın psikolojik veya fizyolojik şiddet görüyor.

Son zamanlarda şiddet ve cinayet olaylarının artış göstermesinin ardından Türkiye’nin de kurucuları arasında yer aldığı ve 2011 yılında imzaladığı; kadınlara yönelik şiddet, aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin normları içeren Avrupa Konseyi Sözleşmesi, bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi ülke gündeminde sıkça tartışılmaya başladı.

Bazı kesimler sözleşmenin tamamıyla uygulanması gerektiği yönünde görüş savunurken, bazı kesimler ise sözleşmenin aile değerlerine zarar veren bir içeriğe sahip olduğunu öne sürüyor.

Kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerinin önlenmesi kapsamında önemli çalışmalara imza atan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Sözcüsü Avukat Nilay Kökkılınç, İstanbul Sözleşmesi’nin içeriğini, önemini ve bu kapsamda belediye olarak yaptıkları çalışmaları anlattı.

Kökkılınç, sözleşmenin doğru okunması, yorumlanması ve yaşatılması noktasında çağrıda bulunurken, tartışılmaya açılma nedenini de açıkladı.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN İÇERİĞİNDE NELER VAR?

İstanbul Sözleşmesi’nin içeriğine dair bilgilendirmede bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyon Başkanı Avukat Nilay Kökkılınç, “İstanbul Sözleşmesi ne yazık ki kamuoyunda yeterince bilinmiyor. Hatta siyasi partilerin yetkin çevrelerinde dahi gördüğümüz kadarıyla bu sözleşmeye önyargılı bir yaklaşım var. Esasında İstanbul Sözleşmesi 2011 yılında Türkiye’nin de kurucusu olarak hazırlıkları yapılmış, taslağı oluşturulmuş olan bir sözleşme. 2014 senesinde kabul edilerek yürürlüğe girmiş. Aslında Avrupa Konseyi’ne ait bir sözleşme ancak İstanbul’da imzalandığı için adı İstanbul Sözleşmesi… Bizim ülke olarak, kuruculuğunu yaptığımız, ev sahipliği yaptığımız, taslağının oluşturulmasında yer aldığımız gurur duymamız gereken uluslararası bir sözleşme. Kadınların güçlendirilmesi, eşit haklarla yaşamasını sağlamak üzere birtakım kurallar getirilmesi, kadın erkek eşitliği fiilen mümkün olmuyorsa bu eşitliği sağlayacak yasaları çıkarma yükümlülüğünün devlete tanıyan ve en önemlisi şiddetle mücadelede; din, dil, ırk, mezhep, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet noktalarında hiçbir ayrım gözetmeksizin, her kim olursa olsun şiddet gören kişilerin korunması ve şiddet uygulayanlarla mücadele edilmesi için hüküm getiren bir sözleşme. Uluslararası sözleşme olduğu için hukukumuzda en tepede olan hukuk normu… Diğer hukuk normlarımızın tamamının İstanbul Sözleşmesi’ne göre şekillenmesi gerekiyor” açıklamasında bulundu.

KAVRAM KARGAŞASI YARATILDIĞI İÇİN TARTIŞMAYA AÇILIYOR

Aile değerlerine zarar verdiği iddiasıyla bazı kesimler tarafından tartışmaya açılan İstanbul Sözleşmesi’ni değerlendiren CHP’li Kökkılınç, sözleşmenin dördüncü maddesinde yer alan ifadeler nedeniyle yanlış yorumlandığını savundu. Kökkılınç şunları söyledi: “Sözleşmenin dördüncü maddesine göre; sözleşme şiddet gören insanları hiçbir şekilde ayırmıyor. Yani insan olarak bakıyor. Şiddet görmüş olan her kim olursa olsun bununla mücadeleyi öneriyor. Bu ayrımcılık gözetmeme noktasında sayımda bulunduğu için, kavramları din, dil, ırk, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, mezhep gibi saydığı için, burada sanıyorum cinsel yönelim noktasında bir yanlış anlaşılma söz konusu oluyor. Yani sanki cinsel yönelimi koruyormuşuz gibi, korunması isteniyormuş gibi bir anlam çıkarılıyor. Dördüncü maddenin şiddete uğrayan kişiler noktasında cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet, din, dil, ırk gibi ayrım yapılmadığı noktasında bir ifade içermesi farklı değerlendiriliyor. Halbuki insan hakları noktasında yaklaşılıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin amacı, ruhu ve yönergesi kişi ayrımı yapmaksızın her kim olursa olsun şiddet mağduru ise onu korumak, kollamak, şiddet uygulayanı da cezalandırmak noktasında bir kural getiriyor. Herkesin korunmaya hakkı var. Burada bir kavram kargaşası yaratıldığı için İstanbul Sözleşmesi bugün maalesef tartışmaya açılıyor. Bugün baktığınızda; çok güzel çalışmalar yapan sivil toplum örgütleri hepsi açıklamalarda bulundu, çok değerli avukatlar İstanbul Sözleşmesi’nde şiddetle mücadelede buluşuyor. Burada Sayın Cumhurbaşkanının ve AK Parti iktidarının bu sözleşmeyi yorumlarken bu noktaya dikkat etmeleri önemli. Çekilmek kolay ama sözleşmeler kolay kurulmuyor. Sahip çıkılması gereken bir sözleşme. Mutlaka iyi okunmalı, iyi değerlendirilmeli. Gerekirse bununla ilgili her kesimden görüş alınmalı. Bir yanlış anlaşılma sebebiyle bu sözleşmeden vazgeçilmemeli.”

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZATEN SÖZLEŞMENİN GEREKLERİNİ UYGULUYOR

İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak İstanbul Sözleşmesi’nin içeriğini uyguladıklarını belirten Kökkılınç, “Sözleşmenin imzalanması ve uygulanması merkezi idarenin yetkisinde ve sorumluğunda ancak biz gerek merkezi idare olsun gerek yerel idare olsun bir tasarrufta bulunurken mutlaka kamuoyunun düşüncelerini tepkilerini dikkate alarak yürümeliyiz. Toplum barışı için de bu zaten gerekli bir kavram. Bu anlamda İstanbul Sözleşmesi’yle biz yerel yönetimler olarak da bağlıyız. Çünkü en tepedeki hukuk normu. Belediyeler de uluslararası sözleşmelere, anayasaya göre, belediye kanununa göre yol alan bir kuruluş. Dolayısıyla Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nde diyorsa ki; ‘kadını güçlendireceksin, onunla ilgili tedbirler alacaksın’ biz zaten belediye olarak bu tedbirleri alıyoruz, bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz. İstanbul Sözleşmesi; ‘kadına karşı şiddetin önlenmesi ve hatta hiçbir ayrımcılık gözetmeksizin şiddetin önlenmesi noktasında gerekli tedbirleri alacaksın’ diyorsa bizim yerel yönetimler olarak üzerimize düşen; bu konuda toplumu bilgilendirmek, özellikle kadın erkek eşitliği, iletişim, sosyal ve medeni iletişim ile ilgili eğitimler vermek, birtakım şiddet sebeplerini ortadan kaldırmak, ekonomik anlamda kadını güçlendirecek çalışmalar yapmak ve eğer kadın şiddete uğruyorsa ya da şiddet mağduru olan kişiler belediyeden destek bekliyorlarsa onlara konuk evleri, sığınma evleri açmak, bir sıkıntısı olduğunda hukuki ve psikolojik sorunlara destek bulabileceği danışma noktaları oluşturmak. Biz de İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. İkinci sığınma evimizi açıyoruz, kadın danışma merkezimiz zaten vardı, şimdi anahtar ismiyle kadınlarımıza yepyeni bir hizmet sunacağız onun çalışmalarını yürütüyoruz, kooperatifçiliği girişimciliği destekliyoruz, kadınların istihdamını destekliyoruz istihdam olanakları sağlıyoruz. Bunlar zaten Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nin öngördüğü çalışmalar. Kadın erkek eşitliğini önemsiyoruz. Özellikle İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tüm organlarında bu eşitliği sağlamaya yönelik çalışmalar yapıyoruz. Bunlar da İstanbul Sözleşmesi’nin gereği. Tabi ki devletin de yaptıkları da var, daha yapması gerekenler de var. O yüzden bir maddenin yanlış yorumlanması sebebiyle bu sözleşme tartışmaya açılmamalı. İstanbul Sözleşmesi’nin doğru okunması, doğru yorumlanması, yaşatılması ve yürürlükte kalması çok önemli” diye konuştu.

İZMİR’DEN YÜKSELEN SESE KATKI SUNMAK İSTİYORUZ

İstanbul Sözleşmesi için İzmir’den yükselen sese katkı sunmadık istediklerini ve İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak bununla ilgili bir çalıştay hazırlığında olduklarını kaydeden Avukat Kökkılınç, “Belediye meclisimizi İstanbul Sözleşmesi konusunda bilgilendirmek amacıyla çalışmalar yapıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kadın Çalışmaları Müdürlüğü’nün bu konuda hazırlıkları var. Sivil toplum örgütleriyle bir araya geliyoruz, bu konuda ne gibi çalışmalar yapabileceğimizi masaya yatırıyoruz. Bu konuda kentteki tüm siyasi partilerin, üniversitelerin, meslek odalarının, sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin katılacağı bir çalıştay yapmak istiyoruz, bunun hazırlığını yapıyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin doğru okunması, doğru yorumlanması ve bu sözleşmeye bağlı olarak merkezi idare ve yerel yönetimlerin yapabilecekleri hakkında değerlendirme yapmak istiyoruz. İstanbul Sözleşmesi için İzmir’den yükselen sese biz de katkı sunmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. 

GERÇEK İZMİR