​Yurtseverler merhaba

Karanlık, kapkaranlık günlerin içerisindeyiz. Geçenlerde, ölümünün yüzüncü yıldönümünde andığımız, büyük yurtsever, büyük şair Tevfik Fikret, istibdat günlerindeki İstanbul'u tasvir ettiği o meşhur 'SİS' şiirine şöyle başlıyor:

''Sarmış yine âfâkını bir dûd-i muannid

Bir zulmeti beyzaa ki peyâpey mütezayid''

***

Sarmış ufuklarını gene inatçı bir duman

Beyaz bir karanlık ki, gittikçe artan

Ülkemizin bu günlerdeki manzarası Büyük Şairin tasvirine çok uyuyor. ''Bir beyaz karanlık ki...'' demiş. Benzetmedeki dehaya bakın. Günümüzde de ülkemiz kentlerinde patlayan bombaların, sıkılan gazların o beyaz karanlığı gözleri görmez etmiyor mu?

Ne oldu da böyle oldu? 7 Haziran seçimlerine kadar ortalık iyiydi. Bir kaç adam kaçırma, yol kesme gibi olağan (!) eylemler dışında pek bir şey olmuyordu. Neden olsundu ki? Cumhurbaşkanımızın ve Hükümet üyelerimizin keyifleri gıcırdı. Yüksekten uçuyorlardı. Yapılacak seçimlerde 400, olmadı 370 milletvekili ile geleceklerinden söz ediyorlardı. O günlerde izlediğim bir TV programında, iktidar yanlısı bir gazeteci,'' Anketlerde AKP %40'larda görülüyor'' diyen bir meslektaşına, şöyle bir Madonna gülümsemesi ile ' 'Geçin efendim, %50'nin altına düşmesi mümkün değildir.'' demişti. Böylesine bir güven içindeydiler.

Ama ne zaman ki 7 Haziran akşamı sandıklar açıldı, takke düştü-kel göründü. Başkanlık rüyası bitti. Tek başına Hükümet havaya uçtu. 12senedir hepsi birer yemliğe dönüşmüş Bakanlıkların el değiştirmesi; Bu el değiştirme sonucu ortaya çıkacak hırsızlıkların, yolsuzlukların, Allahın verdiği 'günah işleme özgürlüğünden' yararlanarak yapılan hortumlamaların hesabının sorulacak olması olasılığı günümüzün muktedirlerinin bütün dengelerini bozdu.

Baş muktedir, ''Tekrar seçim yapılacak' dedi. ''Bunu saymıyorum.'' Koalisyonlar -Maazallah- şeytan işidir' yorumları yapıldı. Baş muktedir yeniden seçime karar verince, bombalar patlamaya, karakollar basılmaya, askerler, polisler kurşunlanmaya başladı.

 PKK, legal uzantısı olduğu bütün toplumca algılanan HDP'nin %13 oyla, yalnızca kendisi için konulan ahlaksız seçim barajını dümdüz ederek Meclise girmesinden sonra teröre neden yeniden başlasın? Bunun mantığı var mı? Yoksa Türkiye'deki bazı güç odakları PKK içindeki savaş baronlarını harekete mi geçirdi? Ya da muktedirler kurdun dumanlı havayı sevmesi gibi böyle bir kaos ortamında seçime gitmeyi kendileri için avantaj mı görüyor?

Bu soruların yanıtlarını bilmiyorum. Kürt halkının demokratik hakları ve özgürlükleri için savaştığını iddia eden bir örgüt, demokratik temsil yolunda elde edilen böyle bir kazanımdan sonra neden gene silahlarını konuştursun?

Bu ve  benzeri konularda kafa yormaya devam edeceğim. Eğer bir şeylere akıl erdirebilirsem sizlere bu köşeden anlatmaya çalışacağım. Epeydir yazmaya ara vermiştim. Şimdi Yurt Gazetesinde yeniden başlıyorum. Bu nedenle 'Yurtseverler Merhaba!' diye başlık attım. Yurdunu sevmeyenlere sözüm yok.

Önümüzde seçim var. Hiç moralim bozuk değil. Bu seçimlerde de halkımızın şirazesi çıkmış muktedirlere derslerini vereceğine bütün kalbimle inanıyorum. Aklıma, nerede okuduğumu hatırlayamadığım bir söz geliyor: “Tarih, kendilerini layemut (ölümsüz) sananların, kendi yarattıkları fırtınalarda boğulmalarının örnekleri ile doludur.''

Önceki ve Sonraki Yazılar