Övgün A. Ercan

Övgün A. Ercan

Akdeniz’de kıta sahanlığı sorunu!

Kıbrıs Rum Kesimi’nin doğusunda büyük kayauçunu (doğalgaz) birikimi bulunduğu Türkler ile Rumlarca bilinmektedir.

Yunanistan ile Rumların tek yanlı tanımladığı “yararlanma” (ekonomik münhasır) alan sınırını gösteren birkaç ayrı yuruk (harita) yayınlanmıştır.

Rumlarca yayınlanan yurukta; Yunan-Rum sınırının Antalya’nın Kaş ilçesine dek dayanmaktadır.

Rumlara göre; Yunanistan’ın Kaş açıklarındaki Meis adasına dek uzanan yararlanma alanı ile Kıbrıs Adasının egemenlik alanları birleşince, Türkiye’nin Akdeniz’deki varlığı önemli ölçüde azalmaktadır.

Rumlar; Türkiye’nin tanımladığı yararlanma yuruğuyla Meis adasını yuttuğunu öne sürüyorlar. Kıbrıs Rum Yönetimi; KKTC ile Türkiye’yi ‘yok’ sayarak Akdeniz’i paylaşma girişimlerini, BM’nin 1982 yılında imzaya açtığı, ayrıca 1994 yılında yeterli sayıda imza toplayarak onayladığı Uluslararası Deniz Tüzesi (Hukuku) Sözleşmesi’ne dayandırıyor.

Bu sözleşme, 4 tane Cenevre sözleşmesiyle birlikte “Uluslararası Deniz Tüzesi” olarak benimseniyor. Türkiye; Bu sözleşmeleri, ayrıcalık benimsemeden Yunanistan’a Ege Adaları’nda karasularını 12 mile çıkarma kayrımı (hakkı) vermesi nedeniyle imzalamamıştı.

Yunanistan’ın bu anlaşmaya dayanarak adım atmasını da savaş nedeni (casus belli) saymıştı.

Son yıllarda ortaya çıkan “yararlanma alanı”(ekonomik münhasır alan) konusu da bu sözleşmelere dayanıyor.

Sözleşmelere göre: “Herhangi bir ülke deniz sınırlarından 200 mil uzaklığına dek olan bölgeyi egemenlik alanı sayarak deniz altındaki doğal varlıkları kendi edinimi olarak tanımlayabiliyor...”

Türkiye yararlanma alanı konusunda kıyıdaş ülkelerin anlaşması gerektiğini, Rumların tek yanlı bir biçimde paylaşım yapamayacağını belirtiyor.

Amerikan Noble Enerji Şirketi’nin Doğu Akdeniz’de Rum Yönetimi’ne 100 yıl yetecek, her yıl bir milyar avro dış satım yapabilecek çoklukta kayauçunu (doğalgaz) birikimi bulunduğunu belirtmiştir.

Rumlar, ‘Eğer Türkiye Kıbrıs’ın kayayağı (petrol) denizi ortasında yüzdüğünü bilseydi, 1974’te adanın tümünü alırdı” yorumu yapmaktadırlar.

Karalar…

Denizler…

Gökler…

Bir topraktır!

Bu böyle biline…

Önceki ve Sonraki Yazılar