AKP'de 'bölünme' sesleri

AKP 13 yılın ardından tarihinde ikinci kez sancılı bir seçime gidiyor.  Onca yıl Erdoğan'ın mutlak liderliğinde demir yumrukla yönetilen AKP'yi "bölünme' korkusu sardı.
Saray'ın baskısı ile koalisyon ihtimallerine sırtını dönüp, ikinci seçimi zorlayan AKP. 1 Kasım sabahı tek başına iktidarı elde edemezse sancılı bir sürece savrulacak. Parti içinde olası seçim yenilgisinin faturasını Saray ve uydusu konumundaki Davutoğlu'na kesmeye hazırlanan etkili bir kesim var.

***

Erdoğan'ın kongrede  ipleri elinden bırakmak istememesi, kendisine bağlı kurşun asker bir yönetimi şekillendirmesi de bu öngörüye dayanıyordu. Erdoğan, seçimlerde olası yenilginin ardından çıkabilecek aykırı seslere kendince önlem almıştı.
İkinci seçimle tek başına iktidar kumarı tutmazsa partinin karışacağını, 'tek adamlığının' sorgulanacağını sezmişti. Yakın geçmiş iktidar gücünü kaybettikten sonra liderlikleri sorgulanan, yalnızlaşan siyasi aktörlerin hazin sonlarıyla doluydu. O da bunu çok iyi biliyordu...

Gücünü yitirmekten, Saray'a kapatılmaktan korktu ve Davutoğlu'na Binali Yıldırım üzerinden rest çekerek parti yönetimini kendine bağlayan bir listeyi dayattı. 2 Kasım'dan sonra olası kongrede partiyi kontrolünden çıkarmak isteyenlere karşı tahkimat yaptı.

***

Saray'daki ince hesaplar çarşıya uyacak mı? Sandık kurulmadan derin kulislerden gelenlere bakılırsa uymama ihtimali güçlü. AKP tabanı 13 yıldır tek başına iktidarın rahatlığında bugünlere geldi. Parti kurulduğu günden bu yana muhalefeti hiç tatmamış bir örgüt yapısı söz konusu.

O yapı içindeki azımsanamayacak aklıselim gruplar bir süredir Saray'ı ve onun hırslı politikalarını sorguluyordu. AKP'nin kuruluş felsefesinden hızla uzaklaşması,  dünün mağduru iken bugün parti devleti görüntüsü altında baskıcı, güvenlikçi, devletçi politikalara yönelmesi tabanda rahatsızlık yaratıyordu. 7 Haziran hezimetinde bu endişenin payı büyüktü.
Bu bağlamda akıllara "1 Kasım'da olası seçim yenilgisi tabanda yeni iktidar arayışlarını tetikleyebilecek aktörlere yönelmeyi getirebilir mi?" sorusu yerleşti. Nitekim 7  Haziran sonrası  Saray'ın emir komutasında yürüyerek kendini bağımsızlaştıramayan Davutoğlu'nun koltuğu tartışmaya zaten açılmıştı.

***

Rahatsız isimler 7 Haziran sonrası gözlerini  çoktan potansiyel lider adaylarına çevirmişti. Saray'ın erken seçim kararı bu arayışı zorunlu olarak 1 Kasım sonrasına ötelemişti.  Tabanın umut bağlayabileceği AKP içindeki ilk akla gelen isim Abdullah Gül'dü. Erdoğan ila Gül arasındaki  uzun bir geçmişe dayalı çekişme de sır değildi.
Gül özellikle de  ikinci kez Cumhurbaşkanı adayı olmasının önünü kestiğinde Erdoğan ile köprüleri atmıştı. Ardından demokrasi, hukuk, insan hakları vurguları ile iyiden iyiye Saray ile farklılaşan Gül, gelinen noktada AKP'nin kuruluş felsefesini temsil eden bir noktada durmayı sürdürüyor.
Gül'ün Demirtaş'a başsağlığı dilemesinin ardından Saray'ın perde gerisinden eleştirisi, Davutoğlu'nun sert çıkışına derin kavganın yansıması olarak bakmakta yarar var.  Yenileri de yakındır...

***

Seçimlere 10 gün kalan Ankara AKP'de yeni arayışları tartışıyor. Dört temel soruya yanıt aranıyor:
1. AKP tek başına iktidar olamazsa Saray ne yapacak? Transfer havuzu mu kuracak? Ya da Davutoğlu'nu değiştirip üçüncü seçimi mi zorlayacak? Yoksa kaderine razı olup bir koalisyona yeşil ışık yakmaya mecbur mu kalacak?
2. Davutoğlu'nu gözden çıkartırsa yola kiminle devam edecek? Binali Yıldırdım, Numan Kurtulmuş, Ömer Çelik, Yalçın Akdoğan benzeri isimlere yönelirse AKP tabanının gözlerini çevirdiği Gül, Arınç ve onlara destek veren isimler ne yapacak?
3. 7 Haziran sonrası seçimin devreye girmesiyle hareket alanı daralan Gül bu kez sahne alıp aday olacak mı? Ya da destek verdiği bir ismin örneğin Ali Babacan'ın arkasında durarak Saray'a bayrak açacak mı?
4. AKP dışında bir üçüncü yol mümkün mü? Partideki rahatsız isimler yeni bir parti kurup AKP ile yollarını ayırabilir mi?

***

Meclis'te beşinci parti kurulabileceğini ifade eden isim MHP lideri Bahçeli'ydi. Bu yorumu ile AKP'den kopabilecek bir grubun kuracağı yeni partiyi mi ima ediyordu? Bir açıklık getirmedi ama kastının o olduğu kulaklara fısıldandı...
Anımsayalım, Bahçeli  7 Haziran sonrası  Tuğrul Türkeş'in Saray ile temasını da ilk öğrenen isimdi. Türkeş kabineye girmekle kalmadı, AKP'den aday gösterildi. Meral Akşener'i aday yapmamayı da "AKP içinden bir grupla yeni parti teması yaptığı" iddiasına dayandırmıştı. Anlaşılan AKP'den gelen "bölünme" seslerini da ilk duyan Bahçeli oldu.

***

Elbette 1 Kasım sonrası Meclis aritmetiği ne getirir bilinmez ancak AKP'nin bölünmesi, yeni parti kurulması o kadar kolay yaşama geçebilecek eylemler değil. Gül, AKP’yi bölen isim olmaz ama seçim sonrası AKP'de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı da ortada. Diğer yandan Gül'ün 15 yıl önce Erbakan'a karşı yenilikçe hareketi başlatan iki önemli aktörden biri olduğunu da unutmamak gerekir.
Siyaset bu... Olmaz olmaz! Sandık yaklaştıkça Ankara kulisleri yeniden ısınıyor. İzlemeye devam…

Önceki ve Sonraki Yazılar