Süleyman Karan

Süleyman Karan

Alkışlıyoruz!!!

Sosyal demokrasi, Marksist kökenli bir siyasettir. Her ne kadar Leninistler, abartılı bir şekilde ve hakaret edercesinde eleştirseler de bu böyledir. Siyaset felsefesi Karl Kautsky ve Eduard Bernstein tarafından temellendirilmiş, devrimi değil, evrimsel dönüşümü savunan bir ideolojiye dayanır. Özellikle Almanya’da İkinci Dünya Savaşı öncesinde yaşanan sert polemiklerin ardından sosyalistlerle sosyal demokratlar arasında bir daha çok sıkı fıkı bir bağ kurulamamış, ama buna karşın sosyal demokrasi başta İskandinavya ve Orta Avrupa’da her zaman güçlü bir siyasi akım olarak varolmuştur. Barıştan yana, sosyal adalet arayışını sistem içinde sürdüren, bazı bazı ise özellikle de iktidardayken, emperyalist savrulmalar gösteren bir geçmişe sahiptir. Ama hiçbir zaman Leninistler’in o abartılı eleştirilerini hak etmemiştir. Hele ki reel sosyalizmde yaşananlar dikkate alınırsa...

Sosyal demokrat mı?

Şaşı bak şaşır!.. Türkiye’de de kimilerine göre sosyal demokrat partiler var. En azından sosyal demokratların uluslararası örgütü Sosyalist Enternasyonal böyle düşünüyor ki, bu partiler bu oluşumun üyesi olabiliyor. CHP, en azından Sosyalist Enternasyonal için sosyal demokrat bir parti...

Tabii ki başta il ve ilçe örgütlerinde, kadın kollarında, gençlik kollarında gerçekten de, hani biraz önce yukarıda sözünü ettiğim tarzda sosyal demokrat pek çok CHP’li var. Yine bu tarife uygun milletvekilleri de var, fakat CHP yönetiminin, partiyi temsil edenlerin böyle olduğunu söylemek mümkün mü?

Sadece birkaç aylık açıklamalara ve icraatlara bakalım yeter... Türkiye’nin bir bölümü cayır cayır yanıyor, her gün onlarca Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan insan ölüyor, yine her gün ‘şehit’ cenazeleri kalkıyor. Peki bu sosyal demokrat parti, bu iç savaşa ne kadar müdahil olabiliyor? Peki bu sosyal demokrat parti, geçmişinden gelen ve gerektiğinde barış için, sosyal, kültürel haklar için sokaklarda çatır çatır mücadele vermeyi ne kadar göze alıyor? Hadi onu bırakın, tüm olup bitenlere karşın açıklama düzeyinde ne kadar net olabiliyor?

“Yanlış ama evet” demek de ne demek?..

Buyrunuz dokunulmazlıkların kaldırılmasındaki ‘yanlış ama evet’ denen akla ziyan tutuma!.. Mikro milliyetçiliğe, silahlı mücadeleye, etnik temelli sol soslu siyasete karşı olmak, tabii ki sosyal demokrasinin durduğu çizgi, peki ama bir partinin milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırmak ve bunu faşizan, ırkçı bsir söylemle yapanlarla birlikte bu utanç verici karara ‘evet’ oyu vermek ne demek?.. Üç kuruş oy için mi, statükoculuk mu, konu Kürtler olunca devletin bekası mı, yoksa bildiğiniz basiretsizlik mi? Cevap hepsi, ne yazık ki... Bunun sonucunda TBMM boşaltılacak, baskın seçim olacak, laiklik düşmanları laikliği kaldıracak, farkında mı değiller, yoksa umurlarında mı değil?

Helal ettiğin Suriyeli çocukların kanı!..


Yenir yutulur bir şey değil ama diyelim ki, CHP tıpkı Meksika’nın kurucu partisi Kurumsal Devrimci Parti gibi kurucu parti ve bazı konularda statüko genlerinde var. Peki ama yeni Osmanlıcı, pan-İslamist, mikro emperyalist, savaş çığırtkanı ve mezhepçi bir başbakanın, yine aynı sıfatları taşıyan partisinden, bir emir üzerine derdest edilip ıskartaya çıkarılmasına ağıt yakmak, hangi aklın, hangi ideolojik temelin ve hatta hangi sosyal demokrat ilkenin yansıması olur? Böyle bir siyasetçiye ‘hakkını helal etmek’ ne demektir? Suriye’deki iç savaşın bizzat tandem sorumlusu (diğer sorumlusu Saray’dan ona darbe yaptı) bir siyasetçiye, kafa kesen, çocuk katili, tecavüzcü, kadın satıcısı IŞİD’lilere ‘birkaç kızgın Sünni genç’ diyen bir adama, hakkını helal eden bir sosyal demokrat parti lidreri tarih görmedi, bırakın onu sosyal demokrat olmadan bile CHP böyle bir lider görmedi!

‘Yanlış ama evet’ icraatından ‘hakkını helal etmeye’, durduk yere din bezirganlarıyla dini bütünlük yarıştırmaktan yerel yönetimlerdeki yolsuzlukları, ahlak yoksunluğunu görmezden gelmeye devam ettikçe bu parti yönetimi, bırakın sosyal demokratları, sol kemalistlerin, laik teyzelerin bile utancı olacak...

Bağırsakları temizleme zamanı! Bunlarla uğraşmayı bırakıp CHP içinde fırsat kollayan kafatasçı hukukçulardan, Türkiye Değişim Hareketi’nden gelen ne idiğü belirsiz belediye başkanlarından, eyyamcı, günübirlik siyasetçilerden kurtulmadan merkez sol ana muhalefet olunmaz. Hele ki böylesine mezhepçi faşist fırtınaların olduğu ülkede... Hiçbir yurtsever de öyle bol keseden hakkını helal etmez, bu böyle biline!..

Yani kısaca, utançla, sinirle... Alkışlıyoruz! O eyyamcı, lümpen reklamcının hiçbir işe yaramayan sloganını böyle kullanıyoruz işte!

Önceki ve Sonraki Yazılar