Anayasa stratejisinin hedefinde HDP mi var?

Başbakan Ahmet Davutoğlu, muhalefet liderlerinden
30 Aralık Çarşamba günü için randevu istedi.
CHP ve HDP olumlu yanıt verdi. MHP Lideri Bahçeli
ile yeni yılın ilk günlerinde bir araya gelecek. Davutoğlu
muhalefete içinde ‘bütçe, reformlar, iç tüzük ve yeni
anayasa’ bulunan kalın bir dosya ile gidiyor.
Öne çıkan iki temel konu İçtüzük ve yeni Anayasa
olacak. Davutoğlu muhalefete İçtüzük ve yeni Anayasa
için ortak komisyon kurmayı önerecek. Muhalefet de
Meclis’te oluşturulacak ortak komisyona üye verme
eğiliminde.
Peki, ama AKP kendi içinde yeni anayasa ve başkanlık
konusunda hemfikir mi?
AKP’de iki temel görüş öne çıkıyor. İlki mevcut koşularda
yeni Anayasa yapmanın güçlüğüne inanıyor.
Muhalefet ile uzlaşma sağlanacak temel düzenlemelerin
geçirilmesini uygun buluyor.
Eski Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in de içlerinde olduğu
o grup Başkanlık sistemini savunsalar da Meclis
aritmetiğinin yeni anayasa için uygun olmadığını düşünüyor.
Önerileri daha önce iki yıl kadar çalışan Anayasa
Uzlaşma Komisyonu’ndaki 60’ın üzerinde maddeyi
temel alarak bir değişikliğe gidilmesi.
İkinci grup ise Saray’ın hedefleri ile örtüşen bir çizgi
izliyor. İçinde başkanlığın olduğu yeni anayasanın
zorlanmasından yanalar. Erdoğan’ın beklentisi doğrultusunda
yeni anayasada yarı başkanlık ya da partili
cumhurbaşkanlığının mutlaka olması gerektiğini savunuyorlar.
Önerileri seçenekli referandum. Muhalefetle
uzlaşılan maddelerin ayrı yarı başkanlık ya da partili
Cumhurbaşkanı’nın ayrı referanduma götürülmesi.
***
Davutoğlu bu grupların neresinde yer alıyor? O da
Çiçek gibi düşünüyor. Yeni anayasadan çok muhalefetle
uzlaşılarak kapsamlı değişiklikten yana. Saray’ın
ısrarlı çağrılarına rağmen Başkanlığı konuşmaktan geri
durması buna yoruluyor. Başkanlık sisteminin yaşama
geçirilmesinin imkansızlığını gördüğü söylense de olası
değişiklikte Başbakanlığa veda edecek olmasının da
ağırdan almasında etkili olduğu söyleniyor.
Ancak Saray sistem değişikliği için bastırıyor ve o
nedenle yeni anayasa sürecinde Davutoğlu’ndan çok
Saray’ın tercihlerinin etkili olması bekleniyor. Erdoğan’ın
planı iki ayrı referandumda ısrar edip muhalefeti
köşeye sıkıştırmak üzerine kurgulanıyor. AKP Kars eski
Milletvekili Mehmet Uçum’u Saray’a hukuk danışman
olarak alması da buna bağlanıyor. Uçum’un, iyi
bir hukukçu olmasının yanında bir başka özeliği de çözüm
sürecinde aktif rol oynaması.
***
Ankara’da yanıtı aranan soru şu: Erdoğan yakın
gelecekte çözüm sürecini bir başka ad altında yeniden
canlandırıp, HDP’yi çifte referanduma ikna edebilir
mi?
Türkiye yangın yeri iken, bölgeden her gün şehit,
sivil ölüm haberleri gelirken; AB ve ABD’nin ‘diyalog’
çağrılarına rağmen koşullar değişmeden Hükümetin
yeni bir sürece kapı aralaması bugünlerde olanaklı görünmüyor.
Özelikle de Hükümet’in PKK’ye ağır hasar verdiğini
düşündüğü bir ortamda yeni adımlar neredeyse imkânsız
bulunsa da, birkaç ay sonra siyasetin yeniden işleyeceğine
dair emareler ortaya çıkmaya başladı.
Hükümet birkaç ay daha sertliğini sürdürebilir ancak
Nevruz öncesi, Mart başında yeni süreçlerin gündeme
gelmesi ihtimali giderek güçleniyor.
İlk haber AKP kanadından geldi. Konu MYK’da
ele alındı. Hendeklerin kapatılması silahların susması,
yaşamın normale dönmesi halinde AKP Nevruz öncesi
şaşırtıcı bir siyasi hamleye imza atabilir. Normalleşme
ile gelebilecek süreçte Öcalan’a yeniden rol verilmesi
tartışılıyor. İlginçtir Davutoğlu ve Demirtaş yüksek perdeden
atışırken HDP o paralelde yeni stratejik ataklar
geliştiriyor.
Bir yandan hendeklerin kapatılması çağrısı yaparken
diğer yandan “özyönetim” modelini Meclis’e taşımaya
hazırlanıyor. Nedir o model? Bazı hizmetlerin
yerele devredilmesi, ana dilde eğitim, yerel hizmet kararlarının
yerel meclisler tarafından alınması, idari teşkilatlanmanın
demokratikleştirilmesi.
Aynı zamanda Kürt siyasi hareketinin yeni Anayasa
çerçevesinde masaya getireceği istekler bunlar. Bir
kısmı Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın kapsama
alanında. O şarta konulan çekinceleri kaldırmayı AKP
ve CHP’nin seçim beyannamelerinde vaat ettiğini hatırlatalım.
***
Saray, AKP’nin yeni anayasa stratejisini bunun
üzerine mi kurguluyor? Erdoğan ve kurmayları Mart
başında normalleşme hedefine vararak Meclis zemininde
yeni bir çözüm süreci başlatıp; yeni anayasa çalışmasında
HDP’nin doğrudan desteğini almak yerine yarı
başkanlık ya da partili cumhurbaşkanı noktasında iki
ayrı referanduma ikna etmeyi mi tasarlıyor?
Yeni Şafak’tan Abdulkadir Selvi de Öcalan’ın birkaç
ay içinde devreye sokulabileceğini “antibiyotik tedavi”
diye yazdı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Ümit
Özdağ, iddiayı bir adım daha ileri taşıdı ve ‘AKP ile
PKK-HDP arasında anlaşma olduğunu, Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan’a başkanlık karşılığında Güneydoğu
Anadolu’ya özerklik, Abdullah Öcalan’a özgürlük verileceğini’
ileri sürdü.
Bu konuda arka kapı diplomasisi mi yürütülüyor bilinmez
ancak Öcalan en akut dönemde görmezden gelinirken
şiddetin bittiği yerde devreye sokulması akıllara
başka sorular getiriyor. Defalarca uçurumun kıyısına
gelen çözüm süreci günlerindeki gibi gizli pazarlıklar mı
söz konusu?
Öcalan sahne alır, silahlar susarsa seçimlerde sloganı
‘Seni başkan yaptırmayacağız’ olan HDP, bu kez
“evet” der mi?
Bu noktada Öcalan’ın başkanlığa bakışını anımsamakta
yarar var. Ne demişti İmralı zabıtlarından aktaralım:
“Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip
Bey’in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde
bir başkanlık ittifakına girebiliriz.”
‘Seni Başkan yaptırmayacağız’ın varacağı son
nokta bu olabilir mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar