Başka bir kömür madeni mümkün

Televizyonlardan izledik. Soma’da işçiler bir aydır “kömürler sıcak çıkıyor, madende sıcaklık arttı” diyorlarmış. Ancak ne hikmetse bu durum; şirket, sendika ve yetkililer tarafından ya algılanmıyor veya duyulmuyor. Kısacası gümbür gümbür geliyorum diyen bir güya kaza ile karşılaşmış bulunuyoruz. İzlediğimiz ilkokul mezunu işçiler sorunları biliyorlardı, ama sesleri kısılmıştı. Kömürün bütün bir dünya için baş belası olduğu ve zaman içinde tamamen terk edilmesi gerektiği açık. Ancak bu dönüşümün bir anda olmayacağı da belli. Dolayısıyla bir süre daha kömür üretilmesi bir zorunluluk. Bunun hem verimli hem de çalışanların canını korumanın ötesinde sağlığını ve refahını koruyarak olması gerektiği de açık. Yoksa ekonomi biliminin faydası nedir?

Tam bu noktada 1980 sonrası Teatcher İngiltere’si aklıma geliyor. Köle gibi çalıştırılan işçilerin ürettiği ithal kömüre geçerek, bir yandan da baş belası olarak gördükleri madencileri eritebilmek için kömür madenlerini kapatıyorlardı. Birçok direniş oldu. Galler Bölgesi'nde Tower kasabasında direniş başarıya ulaştı ve kömür madenini tamamen işçilere terk etmek zorunda kaldılar. Kapatılan kömür madenleri nedeniyle çevredeki bütün kasabalarda işsizlik, uyuşturucu kullanımı zirve yapmışken işçi denetiminde çalışan Tower madeninde yirmi yıla yakın süre hiç kaza olmadı. Bu kasabanın ve madenin hikayesini “Patronsuzlar” diye güzel bir kitap da yazmış olan Metin Yeğin 26 dakika süren bir filmle anlatmış idi. Kanaltürk’te bir zamanlar gösterilmiş olan filmi isterseniz web’den izleyebilirsiniz. Şu adrese gidin: http://www.sendika.tv/index.php?eylem=izle&id=147

Soma ve başka madenlerde bu sorunları bitirmek mi istiyoruz? İşçinin denetiminde sistemler kuralım. Bu olmadıkça kamulaştırma hiçbir işe yaramaz. Hele sendikanın yönetimine bırakmak hiç çıkar yol değildir. Sendika genel başkanı TV’de Soma’dan problemler hakkında hiçbir bilgi almamış olduğunu açıkladı. İşçi kahvelerinde onlarla bir çay içse idi, hatta rastgele Soma’da bir telefonu arasa idi bunları öğrenemez miydi? Kısacası işçi denetimi olmadan kamulaştırma boştur. Eskiden madenler kamu elinde idi ve kazalar gene oluyordu. Kâğıt üstünde yöneticilerin işçileri temsil ettiği iddia edilen güya sosyalist bazı ülkelerde sadece yeni bir sınıf doğduğu da öğrenilmiştir sanırım.

Ancak ne yazık ki ülkemiz işçi denetiminin, özyönetimin değerini kavramaktan çok uzaktır. Her görüşten elitler böyle bir şeyden hoşlanmazlar ve gerçekçi bulmazlar.

Tower madenindeki özyönetim; kaza olmaması, işçilerin yüksek sosyal hakları yanı sıra, müzik toplulukları, kafeteryaları ile yıllarca kasabanın canlılığına katkıda bulundu. Şu anda bu maden de kapanmış bulunuyor. Nedeni ise çevrede başka maden kalmamasının getirdiği artan dışsal maliyetler ve yabancı ülkelerden ucuza ithal edilen kömürlerdir. Ancak uzun yıllar Tower madeni başka bir madenin mümkün olduğunu dünyaya ispatladı.



Önceki ve Sonraki Yazılar