Başkanlık sistemi yeniden!

Beş ay aradan sonra sandık AKP’ye yeniden tek başına iktidar şansı tanıdı. Erdoğan’ın ikinci seçim ısrarından AKP 4 yıllı kotararak çıkarken, Davutoğlu da rüştünü ispat etti. Genel Başkan olarak girdiği seçimden AKP’nin yeni lideri olarak çıkmayı başardı. Muhalefet partileri ise tam bir çöküş yaşadı. Sırada iktidar açısından yeni anayasa ve Başkanlık sistemi hedefi var. Kan kaybeden partilerde ise iç hesaplaşma yaşanması kaçınılmaz görünüyor.

Davutoğlu’nun koalisyona yeşil ışık yaktığı esnada Erdoğan’ın kurguladığı ikinci seçim, AKP’ye güçlü iktidar kapısını yeniden araladı. Beş ayda tırmanan şiddet ve kaos ortamı üzerinden iktidarın kimlik ve korku siyasetine abanması, kutuplaşmayı körüklemesi ürken ve güvenlik endişesi taşıyan seçmeni istikrarın adresi olarak AKP’ye yönlendirdi. Koalisyon başarısızlığı, AKP’nin bir bölümü CHP’den kopya ekonomik vaatleri sonuçta etkiliydi.

Batı’da milliyetçi seçmen MHP’den, bölgede muhafazakar Kürt seçmen HDP’den uzaklaşarak AKP’yi, tek başına iktidarı yeğledi. Tutum almada PKK’nın şiddeti tırmandıran tavrı da belirleyiciydi. Sonuçta şaşırtıcı biçimde7 Haziran’da elde ettiği 19 milyon oya 5 milyon ekleyerek rekor artışa ulaştı.

***

Kuşkusuz sonuçlar hem AKP hem muhalefette önemli gelişmelere gebe. AKP’de “zafer kimin” sorgulamasından çok, yeni yol haritasının çizilmesinde, erki kullanmada Erdoğan-Davutoğlu çekişmenin başlaması yüksek ihtimal. Galibiyetin sahibi kim sorusuna dün AKP çevreleri “Birlikte başardılar” yanıtını veriyordu. Peki yarından sonra hedefe birlikte ulaşabilecekler mi? Kabine oluşumu o noktada önemli ipuçları verecek. O ipler kimin elinde olacak? Hükümeti kim kuracak? Erdoğan mı Davutoğlu mu? Ya da birlikte mi kurgulayacaklar? Yüzde 49 ile liderliğini kanıtlayan Davutoğlu, Erdoğan sadık adamlarını kabineye almak isterse nasıl bir tepki verecek?

İkinci seçimi zorlayan, üç dönemlikleri sahaya süren, milletvekili listelerini belirleyen, parti yapılanmasına damgasını vuran Erdoğan’dı.  O günlerden bir çatışmayı anımsayalım. Erdoğan yönetime damadı Berat Albayrak’ın alınmasını istemiş, Davutoğlu önce direnmiş, Erdoğan bastırıp istediğini elde etmişti.

Ekonomi yönetimi Ali Babacan -Mehmet Şimşek ikilisindeydi. Gül’e yakın Babacan aday olmayı istemedi, Davutoğlu son anda ikna etti. Erdoğan’ın Babacan politikalarından rahatsızlığı da sır değildi. 7 Haziran öncesi Albayrak’ın bakan yapılacağı ifade ediliyordu. Erdoğan ekonomi yönetiminin damadına verilmesinde diretirse Davutoğlu ne yapacak? Gölge başbakan mı olacak; seçim kazanmış etkili, gerektiğinde Saray’a mesafe koyabilen, kendi kararlarını alan bir başbakan mı?

***

Bir diğer uzlaşmazlık alanı yüzde 49 ile yeniden depreşen Başkanlık sistemi. Erdoğan 2023 hedefine Başkan olarak ulaşmayı hayal ediyordu. 7 Haziran o hayali raf kaldırmayı zorunlu kıldı. Anayasa değişikliği için gereken 330 bandını aşamadığı için beklentisini ötelemek zorunda kaldı. 1 Kasım’da elde edilen 317 sandalye Erdoğan’ın başkanlık beklentisini alevlendiren bir sonuç üretti.

AKP’nin 330’a ulaşmak için gereken 13 sandalyeyi bulması zor değil. CHP ve MHP başkanlık sistemine karşı. Ancak HDP’nin yeni Anayasa çerçevesinde pazarlığa oturmaması için neden yok. “Seni başkan yaptırmayacağız” sendromu HDP’nin seçim öncesi AKP ile ortaklığa göz kırpan tutumu ile zaten aşılmıştı. Öcalan’ın  İmralı tutanaklarına yansıyan “Erdoğan’ın başkanlığına hayır demeyeceklerine” dair ifadeleri de hafızalarda.

Seçimleri güvenlikçi politikalar üzerinden kazanan AKP’nin ani bir çizgi değişikliğine giderek HDP ile masaya oturması bugünden yarına olmayabilir. Zaman içinde ise mümkün. Elbette KCK’nın tutumuna bağlı olarak. Buzdolabına kaldırılan çözüm sürecinin yöntem değiştirilerek canlandırılması, Öcalan’ın devreye sokulması olası direnci kırabilir.

Bu kez İmralı ziyaretleri, çözüm masaları, akil insanları görmeyebiliriz. Arka kapı diplomasisi ile yeni Anayasa’da Kürtlerin eşit temsili sağlanarak başkanlık sistemine Öcalan-HDP-KCK razı edilemez mi? PKK kış boyunca çatışmasızlık ilan edip, sınır dışına çekilirse İlkbahar’da Nevruz’la birlikte Anayasa pazarlığı başlayamaz mı?

O koşulda Davutoğlu ne diyecektir? Atama genel başkanlıktan yüzde 49 ile parti liderliğine terfi eden Davutoğlu emeği ile hak ettiği Başbakanlığa, genel başkanlığa veda etmeye razı olacak mıdır?

Davutoğlu önceki gün balkonda “Yeni Türkiye ve yeni Anayasadan” bahsetti ancak başkanlığa değinmedi. Davutoğlu’nun başkanlık sistemine mesafeli olduğu biliniyor. 7 Haziran öncesinde Erdoğan’ın ısrarına rağmen parti programında yer vermesine karşın meydanlarda üzerine  eğilmemeye özen göstermişti. Davutoğlu, bu sonuçtan sonra Saray’dan gelebilecek böyle bir baskıya direnebilir mi?

***

Gelelim 49’luk depremle enkaz altında kalan muhalefete. CHP 7 Haziran’a göre oyunu az da olsa artırdı; ancak temel hedefi yüzde 30 bandına uzak düştü. Kılıçdaroğlu, dürüstlüğü, samimiyeti, çalışkanlığı, demokrasiye inancı, ürettiği sosyal demokrat, sosyal adaletçi politikalarla öne çıkan bir lider ama 2010’dan bu yana sandıkta kalesini korumaktan öteye geçemedi de yalın bir gerçek.

İki seçimde de çok çalıştı ama örgüt ve kurmay heyetinin bir bölümü için aynı şey söylenebilir mi? Örgüt genel merkez uyumu olmadan, taban yeterince koşturmadan seçim kazanılabilir mi?
Aralık kurultayı Kılıçdaroğlu için fırsat yaratabilir. Yeni ve genç yüzler, etkili, birikimli, örgüte dayalı kadrolarla halka iktidar alternatifi  gerçek CHP’yi anlatacak bir yapılanmayı sağlayıp geleceğe yürüyebilir. CHP dinamizmi bir yeni isim çıkartamazsa Kılıçdaroğlu’nun şimdilik alternatifi de bulunmuyor.

***

Sandığın ağır yenilgiye uğrattığı tek parti MHP. Bahçeli 7 Haziran gecesi “ikinci seçim” restini çektiği gün kaybetmişti aslında. AKP bugün iktidarsa 7 Haziran sonrası  “Hayır”cı Bahçeli’nin büyük katkısını inkar etmemeli. Yüzde 60’lık bloku yok sayması, Tuğrul Türkeş’in AKP’ye geçmesi, Bahçeli’nin tabanda kabul gören Meral Akşener, Sinan Oğan benzeri isimleri harcaması çöküntünün nedenleri arasında.

MHP’de bugünden sonra ne olur?  Misyon partisi MHP’de otoriter yönetimi ile bilinen Bahçeli’yi devirmek güç. Daha önce Bahçeli’ye bayrak açan Koray Aydın Trabzon’dan seçilemedi. Meral Akşener çember dışında. Meclis’te HDP’nin gerisine düşen MHP içinde sancı başladı ancak Bahçeli istifa etmediği sürece değişim zor. Muhalefetin delege üzerinde etkili olmadığını da biliyoruz.

Bahçeli dünkü tavrı ile MHP’nin başında kalmayı sürdürebilir ancak aynı doğrultuda ısrar ederse ilk seçimde baraj sorunu yaşayacağını da görmelidir.

***

Meclis’in üçüncü partisi konumuna yükselen HDP yüzde üçlük oy kaybını yenilgi saymıyor.  Demirtaş “faşizme karşı mücadele verdiklerini” belirterek, barajı geçmeyi “zafer” kabul ediyor. Yine de HDP özeleştiri mekanizmasını işletecektir. Yeni politikaların saptanmasında HDP bileşenlerinin yanında KCK’nın duruşu da önemli rol oynayacaktır.

7 Haziran sonrası PKK’nın tutumu HDP’de büyük yara açtı.  Özelikle de Batı’da örneğin Antalya, Kocaeli benzeri kentlerde HDP milletvekili çıkartamadı. Büyük kentlerde ciddi oy kaybına uğradı. Bölgede muhafazakar Kürtler PKK etkisi ile HDP’yi cezalandırdı, uzak durmayı seçti.
Her şeye rağmen HDP’yi yüzde 13’lere taşıyan, barajı aşmada pay sahibi Demirtaş’ın harcanması kolay değil. Özelikle de yeni anayasa arayışında HDP’ye sorumluluk düşerse Demirtaş’ın kalmasında yarar görülebilir.

Kürt siyasi hareketi de yeni süreçte PKK’nın konumunu, “dağ ile ova” ikilemini masaya yatırıp, sivil siyaseti öne çıkartmayı, “Türkiyelileşmeyi” yeniden gündemine almak zorunda kalabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar