Cezaevi Mektupları (4)

Geçtiğimiz hafta Başbakan önce ‘Cezaevleri boşalacak’, arkasından da ‘genel af’ lafları etti, sonra da bu sözleri yine kendisi yalanladı ve "Ben hayallerimi anlatıyorum, siz genel af diyorsunuz” dedi. Başbakan kendi sözlerini yalanlasa da, Türkiye’nin hem siyasi, hem de adli açıdan ciddi bir genel affa ihtiyacı var. Genel af, hem demokratik bir Türkiye’nin yeniden yapılandırılması açısından, hem de fiziki açıdan bir ihtiyaç. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, sanki bir övünç vesilesiymiş gibi; cezaevlerinde 2012’de 14.122, 2013’te 5.925 kişilik kapasite artışının sağlandığını söylese de, Türkiye cezaevleri tıka basa dolu. Cezaevlerinde 140 bin civarında kişi var. Cezaevi sayısını da, cezaevi personel sayısını arttırmak da çözüm değil.

Mevcut iktidarın adaletsizliği cezaevlerine fazlasıyla yansımış durumda.  Cezaevlerinde yaşanan adaletsizliğin başında ise ‘hasta tutuklular’ meselesi geliyor. Daha önce de birkaç kez yazdım. İnsan Hakları Derneği Cezaevleri Komisyonu’nun raporlarına göre; cezaevlerinde 154’ü ağır durumda toplam 526 hasta var. Ceza İnfaz Sistemi’nde Sivil Toplum Derneği’ne göre ise; cezaevlerinde kendine bakamayacak durumda olan ağır hasta sayısı tam 330!.. Şubat 2013’te ‘ağır hastalık veya sakatlık nedeniyle, cezaevinde hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun cezasının, iyileşinceye kadar geri bırakılacağı’ şeklinde yapılan yasal değişikliğe rağmen, cezaevlerindeki hastalarla ilgili tablo değişmemiş durumda. Bu yasayı dayanak göstererek tahliye talebinde bulunan 460 tutuklu ve hükümlüden sadece 43’ü tahliye edilmiş durumda, diğerlerinin talebi reddedilmiş.  Burcu Koçlu, Hasan Kaçar, Memduh Kılıç, Mehmet Yamaç, Mehmet Emin Akdağ, Halil Güneş gibi onlarca hasta tedavi için tahliyeyi bekliyor…
Cezaevi, sorun demek. Hangi mektubu açsanız içinden başka bir sorun çıkıyor. Yani, cezaevlerindeki sorun yalnızca hasta tutsaklarla da sınırlı değil. Örneğin; diğer bir sorun da ‘sürgün’ meselesi. Yine İHD’nin rakamlarına göre; Batman, Muş, Siirt, Bingöl, Mardin ve Diyarbakır gibi cezaevlerinde, son iki ayda toplam 314 tutuklu değişik cezaevlerine sürgün edilmiş durumda…

SESİMİZİ DUYUN!
Diğer yandan; cezaevlerindeki tutsaklar, haklı olarak seslerinin dışarıda yeterince duyulmadığını, duyurulmadığını söylüyorlar. O yüzden, bazı çağrıları ısrarla mektuplara taşıyorlar. Bu çağrıların başında, özellikle Kocaeli ve Edirne cezaevlerinden gelen mektuplara yansıyan duruşma davetleri var. Kocaeli 1 No’lu F Tipi’nden Ali Çıblak, 2 No’lu F Tipi’nden Ümit Çimen, Edirne F Tipi’nden F. Özgür Aydın dikkatleri Halkın Hukuk Bürosu (HHB) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) davalarına çekiyorlar.  Özgür Aydın şöyle yazmış: “HHB ve ÇHD davalarında tutuklanan avukatlar devrimci-demokrat avukatlardır. Onlar, işkencede katledilen Engin Ceber’in katillerinin yargılanması için çabalayan avukatlardır. Onlar, hapishanelerde tecridin son bulması için mücadele eden avukatlardır. HHB ve ÇHD avukatlarına sahip çıkmak; üzerlerindeki baskıyı, hukuksuzluğu teşhir etmek her onurlu insanının görevidir. Sizleri 24-25-26 Aralık tarihlerinde Silivri’de yapılacak duruşmalara davet ediyorum”.

Kandıra 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nden yazan Bülent Özdemir ise, yasa gereği cezaevine Alevi Dedesi istediğinden bu yana, üzerindeki baskıların arttığından şikayetçi. Tıpkı Cafer Bin gibi. Özdemir, cezaevinde sağcı-tarikatçı ‘Semerkant’ gibi dergilerin çıkartıldığını ve dağıtıldığını belirtirken; kendi çıkardığı ‘Zülfikar’ adlı derginin engellendiğini, Alevilikle ilgili araştırmak istediği konularda gerekli belgelerin kendisine ulaştırılmadığını söylüyor. Cezaevi yönetiminin keyfi davrandığını, yasaların kendilerine tanıdığı haklarda bile ihlal yaşandığını belirtiyor. Bu konuda bana yazdığı ama cezaevi yönetimi tarafından engellenen kararın örneğini de göndermiş. Özdemir’in bana gönderdiği mektup, cezaevi ‘Disiplin Kurulu’ tarafından ‘ulusal basın mensuplarına hitaben yazılan mektupta kamu görevlilerine karşı olumsuz kamuoyu oluşturmaya yönelik ibareler bulunduğu’ gerekçesiyle alıcısına, yani bana gönderilmeme kararı verilmiş. Duyanlar duymayanlara lütfen iletsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar