'Erdoğan’a hassas olduğu yerden baskı kurulmalı'

'Erdoğan’a hassas olduğu yerden baskı kurulmalı'

AKP’ye karşı tavır alan Almanya'nın , tavrını daha da sertleştireceği konuşuluyor. Demokrasi ve hukuk devleti alanında somut adımlar bekleyen Almanya, aralarında gazeteci ve insan hakları savunucularının da bulunduğu Alman vatandaşlarının Türkiye’de haksız yere tutuklu tutulduğunu düşünüyor ve bunun siyasi bir koz olarak kullanılmasına son verilmesini istiyor.

AKP hükümetiyle arka arkaya yaşanan krizlere karşılık olarak devreye soktuğu bir dizi önlemle yetinmeyen Almanya’nın Türkiye politikalarını daha da ‘sertleştirebileceği’ belirtiliyor. Alman hükümetinin AKP’nin sözlü güvencelerini ‘olumlu ama yetersiz’ olarak değerlendirdiği, gelişmelerin seyrine göre yaptırımları devreye sokmak için seçenekleri değerlendirmeye başladığı öne sürülüyor.

Demokrasi ve hukuk devleti alanında somut adımlar bekleyen Almanya, aralarında gazeteci ve insan hakları savunucularının da bulunduğu Alman vatandaşlarının Türkiye’de haksız yere tutuklu tutulduğunu düşünüyor ve bunun siyasi bir koz olarak kullanılmasına son verilmesini istiyor.

Deutsche Welle’nin diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberine göre, yeni yaptırımlar çerçevesinde özellikle doğrudan AKP Lideri Erdoğan üzerinde siyasi baskı oluşturabilecek ne tür adımların atılabileceği değerlendiriliyor, ayrıca yaptırımların olası siyasi, ekonomi ve hukuki etkileri mercek altına alınıyor.

‘Erdoğan düşten uyanmalı’

Başbakan Angela Merkel liderliğindeki Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi milletvekili Michael Brand, Türkiye’de iyiye doğru bir gidişat olmaması halinde, Almanya’nın yaptırımları devreye sokmaktan çekinmemesi gerektiğini savundu.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hassas olduğu yerden baskı kurulmalı” diyen Brand, Gümrük Birliği’nin modernleştirilmesi, Türkiye’ye yapılan mali yardımların gözden geçirilmesi gibi konuların bu kapsama girdiğini belirtti.

Brand, şu ifadeleri kullandı; “Türk Hükümeti politika değişikliğine gitmediği müddetçe Türk ekonomisi için durum kasvetli bir hal alacaktır. Türk Hükümeti’nin imaj kampanyası, Alman şirketlerini yatırım yapma konusunda ikna etmeye yeterli değil. Erdoğan artık bu düşten uyanmalı, bunlar işe yaramayacak. Kimse hayal ürünü, uydurma casusluk ithamlarıyla karşı karşıya kalacağı ya da despotça hapsedilebileceği bir ülkeye gönüllü olarak seyahat etmek istemez. Erdoğan’ın propagandasını yaptığı ‘bağımsız yargı’ mevzusu, sahiden de çok kötü bir masaldan ibaret.”


Merkel’in iktidar ortağı Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Federal Meclis Grup Başkan Vekili Rolf Mützenich de, “Türk Hükümeti şunu çok iyi anlamalı: Hukuk devleti ilkeleri güvence altına alınmadığı müddetçe hiçbir şirket Türkiye’de yatırım yapma riskini göze almayacaktır” dedi.

Ankara’nın, Avrupa Konseyi ile Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) ilkelerine yeniden tam bağlılık hissetmesi gerektiğini vurgulayan Mützenich, taleplerini ise şöyle sıraladı; “Peter Steudtner, Deniz Yücel, Meşale Tolun derhal serbest bırakılmalı, konsolosluk desteği verilmesi engellenmemeli, siyasi suçlarla itham edilen tüm Alman vatandaşlarının adil yargılanma hakkı güvence altına alınmalı.”

‘Düğmeye basma zamanı geldi’

Muhalefetteki Yeşiller Partisi’nin milletvekillerinden Omid Nouripour ise, Türkiye’nin Almanya ile ekonomik ilişkilerin zedelenmesini göze alamadığını savundu. Başbakan Yıldırım’ın Alman yatırımcılara verdiği ılımlı mesajları ‘yelkenlerin suya indirildiğinin işareti’ olarak yorumlayan siyasetçi, “Yalnızca acı sonuçları olacak ekonomik yaptırımlar sonucunda Erdoğan gönülsüz de olsa geri adım atmak zorunda kalacaktır” diye konuştu.

AB’nin Türkiye’ye yönelik mali yardımlarının durdurulması çağrılarına da destek veren Nouripour, şöyle devam etti; “Bu ekonomik ve mali yardımlar demokrasi ve sivil toplumun güçlendirilmesi için düşünülmüştü. Yerine ulaşmadığı için artık musluğun kapatılması gerektiği konusunda herhangi bir şüphe kalmadı. Artık Almanya ve AB’nin Ankara’nın geri adım atması için düğmeye basma zamanı geldi.”

‘Karşılıksız kalmamalı’ demişti

Alman insan hakları savunucusu Peter Steudtner ile birlikte beş kişinin Büyükada’daki bir toplantı sırasında gözaltına alınarak tutuklanmasıyla halihazırda gergin olan ilişkiler kopma noktasına gelmişti. Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, tutuklamayı ‘planlanmış bir eylem’ olarak nitelemiş ve şöyle meydan okumuştu; “Türkiye’ye yönelik politikalarımızı yeni bir istikamete sokmamız lazım. Eskisi gibi devam edemeyiz. Eskisinden daha açık olmalıyız, böylece Ankara’daki sorumlular bu tür politikalarının karşılıksız kalmayacağını anlayacak.”

Başbakan Merkel de Türkiye’ye karşı önlem almanın ‘kaçınılmaz hale geldiğini’ vurgulamıştı. Hemen harekete geçen Almanya, seyahat ve yatırım uyarılarının ardından askeri alanda yaptırım sinyali de vermişti.

Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier de Erdoğan’ı sert bir şekilde eleştirerek, “Yıllardır bu devlette kendisi ve partisi ile beraber çalışan kişiler ya takibata uğradı, ya hapiste ya da ağzını açamıyor. Bunu kabul edemeyiz. Buna net bir şekilde dur demenin ülkemiz için bir kendine saygı meselesi olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullanmıştı.