Bir acı bayram daha

Ramazan Bayramı'ndan önce, adına Ergenekon denilen davanın kararı açıklanmıştı...  Ben de, bayrama denk gelen yazımda şunları kaleme almıştım:
 
“ ... Genel Yayın Yönetmenimiz Merdan Yanardağ’a, gazeteci arkadaşlarım Mustafa Balbay, Tuncay Özkan’a ve öteki kardeşlerime ağır cezalar verildi. Komutanların emeklisi de muvazzafı da cezalardan nasibini aldı...
Buruk, acı bir bayram… Bir adı da sözüm ona Şeker Bayramı olan…”
Ya şimdi...
Bu bayramdan önce de, Yargıtay'dan Balyoz Davası kararı çıktı.
Yüzlerce ocağa ateş düştü. Kurban Bayramı öncesi komutanlar, askerler kurban edildiler.
Ergenekon Davası’nda  hukukçular, “Suçlama ve ceza var, ancak delil yok” diyorlardı.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Mustafa Yücel Özbilgin’in ölümüyle sonuçlanan ‘Danıştay Saldırısı’nda, Alpaslan Aslan ile birlikte Osman Yıldırım’ı ‘olayın planlayıcısı’ olarak belirlemişti. Aynı mahkemenin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdiği Osman Yıldırım, ‘Silivri Mahkemesi’nde az bir ceza ile tahliye ediliyordu. Herkese dudak ısırttıran bu sonuç, ‘Silivri Yargılaması’nın nasıl olduğunun göstergesi olarak kabul ediliyordu.
Ve Yanardağ, Özkan, Balbay, profesörler, askerler, aydınlar ‘silahsız darbe yapmak’tan hüküm giyiyorlardı.
 
Kurban Bayramı öncesinde de ocaklara balyoz iniyordu!
Hukukçular, balyoz davasında hukuka aykırı delillerin esas alındığını; hukuki değil, siyasi karar verildiğini belirtiyorlardı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, hukukçuların çoğunluğunun aksine, kararı savunuyor, “Yargıtay’daki arkadaşları yıllardır tanırım. Arkadaşlarımın yanlış yapma ihtimali çok ama çok düşüktür”  diyebiliyordu.  Kaldı ki;  Yargıtay'ın cezalarını onayladığı kişilerin avukatlarının Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını belirtmelerine rağmen, Kılıç reyini rahatlıkla açıklayabiliyordu.
Konuyu CHP İstanbul Milletvekili, Anayasa Profesörü Süheyl Batum'a sordum; yanıtı çok netti:
 
“Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın , ‘Ben o çocukları tanıyorum. Yanlış yapmazlar' demesi, yani 'Adil yargılamaya aykırı da karar vermezler, kanıtların değerlendirilmesinde de yanlış yapmazlar, silahların eşitliğinde de yanlış yapmazlar, deliller konusunda da yanlış yapmamışlardır, tutukluluk konusunda da yanlış yapmamışlardır' demektir. Bu; doğrudan doğruya, bu mahkemenin  önyargıyla yola çıkacağını ortaya koyar. Bu, Anayasa Mahkemesi’nin üstleneceği rolle kesinlikle bağdaşmaz.“
 
Hukukçular, ‘Özel Yetkili Mahkemeler’e Yargıtay’ın da ayak uydurduğunu, hukukun giderek siyasallaştığını söylüyorlardı. Şimdi; buna Yüce Mahkeme de mi eklendi, kuşkusu sardı insanları.
Acı bir bayram daha...
Mahpus damındaki dostlara selam olsun!..


Önceki ve Sonraki Yazılar