Hatırlayacaksınız 2004 yılında Amerikan Yahudi Kongresi ( Amerikan Jewish Congress AJD) dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'a New York'ta 'Üstün Cesaret Madalyası- ‘Profiles in Courage ' vermişti.

Erdoğan Gazze’de dolayı İsrail’le arası bozulunca Cumhurbaşkanı seçilmeden önce madalyanın iade edileceğini bildirmiş  'alsınlar başlarına çalsınlar' diye iade edeceğini söylemişti.

Hatta Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç'a talimat vermiş, Kılıç'da madalyanın geri verileceğini söylemişti.

Aradan aylar geçti ne olduysa madalya iade edilmedi.

'İade edildi de benim mi haberim yok' diyeceğim öyle bir şey olsaydı  herhalde AKP Basını manşetten  duyururdu.

Hatta Yahudi Kongresi Başkanı Jack Rosen bir mektup yazıp ödülün iadesini bile istemişti.

Rosen, Erdoğan'ın görüşlerinde değişiklik olması halinde madalyanın iade edileceğini de yazmıştı.

Yahudi Lobisi mektup yazıldıktan sonraa  madalyanın üzerine düşmedi.

Erdoğan ve çevresi madalyanın iadesini artık ağzına almıyor.

Konu adeeta örtbas edildi  unutturuldu.

Anlaşılan Rosen'in mektubunda belirttiği gibi Erdoğan'ın görüşlerinde değişiklik oldu.

Keşke 'Külliye'yi gezen gazeteciler madalyaların sergilendiği odayı da merak etselerdi.

Konu Türk kamuoyuna unutturulsa da Washington'daki Yahudiler unutmuyor.

Ayak üstü sohbette bile hatırlatıyor.

Ayrıca Erdoğan ve basını 'Paralel Yapı- Fethullah Gülen Terör Örgütü' diye içeride konuyu gündemde tutmaya çalışıyor ama AKP Hükümeti bugüne kadar ABD nezdinde hiç
bir giirişimde bulunmadı.

Türkiye'yle ilgili bir başka Amerikalıyla konuşuyoruz (Yahudi asıllı değil) ' şimdiye kadar Ankara'nın Gülen'in iadesi konusunda herhangi bir resmi girişimde bulunmadığını söyledi.
 
Gülen'in iadesi hemen hemen imkansız görünüyor.

Hükümet konusunu açıyorum.

Şu ya da bu partinin koalisyonu konusunda ABD'nin desteği anlamına gelecek tek kelime etmemeye özen gösteriyor.

Erdoğan mı, Gül mü’ diye sordum.

Net bir cevapları yok ancak Gül’ü daha istikrarlı buldukları anlaşılıyor. (kendi yorumum)

‘Türk Ordusu Suriye’ye girer mi’ diyorum.

Muhatabımın bu kez cevabı net oldu.

‘Hayır’ dedi.