"Tayyip Bey fitili biraz kısmazsa, bu çarpıklığın nerede duracağı kestirilemez"

"Tayyip Bey fitili biraz kısmazsa, bu çarpıklığın nerede duracağı kestirilemez"

Star yazarı Çakırgil, AKP'nin "Atatürk açılımını" eleştirirken, "Tayyip Bey bu fitili biraz kısmazsa, bu çarpıklığın nerede duracağı kestirilemez." dedi. Çakırgil, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal'in ebedi istirahatgahı Anıtkabir'i 'laiklerin kutsalı' olarak tanımladı, Atatürk için 1. Şef ifadesini kullandı.

Star yazarı Selahaddin Çakırgil,  "Tayyip Erdoğan’ın iki hafta önceki söylem değişikliği etrafında, hattâ cılkını çıkarırcasına suçlayıcı tartışmaların ortasındayız" diye yazarken, "Laik kutsal’ ilan olunan bir mezarı her vesileyle ve tekrar-tekrar ziyaret etmekteki komikliği ve mantık sefaletini göremiyorlar" ifadesini kullandı. Çakırgil, "Tayyip Bey bu fitili biraz kısmazsa, bu çarpıklığın nerede duracağı kestirilemez" dedi.

Çakırgil'in "Dış ve iç gelişmelerin baş döndürücü rüzgârına kapılmadan" başlığıyla yayımlanan yazısı özetle şöyle:

“Dışarda da, içerde de öylesine sür’atli gelişmeler oluyor ki, takip etmek, yetişmek neredeyse imkânsız.. Bu gelişme veya değişimlerin anaforuna kapılmamak, daha bir zor..

Bu gelişmeler olurken, nicelerimiz hâlâ, Tayyip Erdoğan’ın iki hafta önceki söylem değişikliği etrafında, hattâ cılkını çıkarırcasına suçlayıcı tartışmaların ortasındayız. Tabiatiyle, konu çok önemliydi; ama ona niçin gerek duyulduğu üzerinde de durulmalı elbette...

***

Ama, asıl dikkati çeken husus ise, Erdoğan’ın o değişikliğini fırsat bilmişçesine, hem de en gereksiz yerlerde ve konularda konuşurken, bile, en az 6-7 kez, resmî ideolojinin Birinci Şef’inin adına sığınmaları.. Halkın türbeleri ziyaret etmesini yaklaşık bir asırdır, ‘türbelerden yardım dilenmek ilkelliği olarak niteleyip, her türlü kutsala düşmanlık ilân eden laikler-materyalistler, ‘laik kutsal’ ilan olunan bir mezarı her vesileyle ve tekrar-tekrar ziyaret etmekteki komikliği ve mantık sefaletini göremiyorlar.

Bu kadarına da pess doğrusu..

Tayyip Bey bu fitili biraz kısmazsa, bu çarpıklığın nerede duracağı kestirilemez.

***

Ama, emekli olmuş ve artık, farklı bir inanç dünyasına girip halkıyla bütünleşmeye çalışan bir eski ‘paşa’nın kulağıma fısıldadığı bir konu da dikkatimi çekmedi değil..

‘Bir ordu düşününüz ki, subaylarının beyinleri bir asırdır, tek bir isimle efsunlanmış.. Ve yaklaşan bir büyük dünya buhranı veya savaşı sırasında o orduyu ileri süreceksiniz.. O subayların ‘kutsal’ına itibar etmeyi de bir tedbir olarak düşünmez misiniz? En katı materyalist-laikler bile, sıcak- silahlı savaş durumunda halkın, kendilerinin inanmadıkları kutsallarına sığınmıyorlar mı? Unutma ki, Balkan Savaşı’nda aldığımız korkunç yenilgi, siyasî tercihleriyle birbirine düşman olan kumandanların, güç duruma düşen muhalifi komutanın birliğine yardım etmemesi yüzünden de meydana geldi ve koskoca Balkanlar’daki 550 yıllık vatan topraklarımız, 45 günde elden çıktı.

Yarın, bir askerî sıkıntı ile karşılaşılacak olunsa, bir isme ve resme 100 yıldır arz-ıubûdiyet derecesinde bağlılıkla yetiştirilmiş bir ordunun komuta kademesini, cephelere, hangi ideal için süreceksiniz?"