Gizli Köy Koruculuğu

Yukarıdaki satırı bir arama motoruna, mesela
Google’da yazın bakalım, ne bulacaksınız?
Hiç umutlanmayın, sadece beş tane haberin
linki...
En az sekiz-on Google sıfırı olması gereken
bir konuda, koca bir sıfır.
O haberlerde de “Benim haberim yok ama
şuna sorun” diyen bakanlar, “Hiç duymadım”
diyen bürokratlar...
Üzerine basa basa, altını çize çize yazayım;
Geçici Köy Koruculuğu değil, ‘Gizli Köy Koruculuğu’...
(Geçici lafı Türk hukuk sisteminde otuz yıldır
ömrünü sürdüren bir parodu! 26 Mart 1985 tarihinden
beri, otuz yılı aşan süredir ‘geçici’ ama
pekâlâ kalıcı olduğunu hepimiz biliyoruz, fakat
konu bu değil)
Bundan 20 yıl önce MİT Müsteşarı’na da
Meclis Araştırma Komisyonu önünde soruluyor
‘Gizli Köy Koruculuğu’ diye bir şey var...
Müsteşar hemen düzeltiyor; “Geçici” diyor...
“Hayır” diyorlar "Gizli Köy Koruculuğu"...
"Duymadım" diyor...
Tarım İşletmeleri Genel Müdürü'nden değil
devletin istihbarat teşkilatının başında oturan
müsteşardan söz ediyoruz. Halk adına soruşturma
yapan Meclis’te “Duymadım” diyor...
Oysa ceplerinde devletin verdiği ‘Gizli Köy
Korucusu’ yazan kimlik kartları ve silah ruhsatları
olan bilumum itirafçıdan devşirme tetikçi grupları
birbirleriyle ‘tatlı bir rekabet halinde’ haraç
alıyor, adam öldürüyor, işkence yapıyor...
Geçici Köy Korucuları gibi sadece Güneydoğu’da,
Olağanüstü Hal ilan edilen bölgelerde değil
‘bütün memleket sathında’ görev yapıyorlar.
Bu tatsız sonuçlara da yol açıyor...
İş üzerinde yakalanan ‘Gizli Köy Korucuları’ndan
biri, 17 yıllık hapis cezası yüzüne karşı
okununca duygusallaşıyor, “Bu daha başlangıç”
mealinde 11 sayfa ifade veriyor...
Neler yok ki ifadede; para karşılığı Irak İstihbarat
Servisi’ne adam teslim etme, kan davalılarını
‘PKK’lı süsüyle’ öldürme, gasp, cinayet,
bombalama, sabotaj...
Bir de yarım kalan bir bombalama girişimi
var; dönemin Diyarbakır Baro Başkanı Sezgin
Tanrıkulu’nun aracını C4 ile havaya uçuruyorlar.
Polis bir itirafçı ile bir binbaşıyı yakalıyor, serbest
bırakıyor. Bu bomba birkaç ay sonra Uğur
Mumcu’nun otomobiline yerleştirilecek düzenekle
çok benziyor...
11 sayfalık ifadede dudak uçuklatacak ‘gizli’
faaliyetler var.
Dayandıkları şey de ‘gizli’ bir yönetmelik...
Hukuk devletinde ‘gizli’ yönetmelik olur mu?
Diyelim ki yaptınız, bu ‘gizli’ yönetmeliğin
uygulanıp uygulanmadığını kim denetleyecek?
Yargı mı? Gizli yönetmelik yargıdan da gizli...
Tıpkı Gizli Bakanlar Kurulu kararları gibi..
Valiler, Bakanlar Kurulu’nun ‘gizli’ kararına
dayanarak Türkiye'nin herhangi bir yerinde ‘özel
güvenlik bölgesi’ ilan edip, altı ay boyunca sokağa
çıkma yasağı uygulayabiliyor...
“Anayasa’daki temel haklar” dediğinizde
“Peki hendekçilere soruyor musun Anayasa’yı,
temel hakları?” diye itirazlar geliyor.
Hayır!

Çünkü hukukta bir hak, yükümlüsü varsa anlamlıdır.
Temel hak ve özgürlüklerin yükümlüsü devlettir.
Bu yüzden de çatışmaların hesabı çatışmaların
taraflarından, örneğin yasadışı silahlı örgütlerden
değil, devletten sorulur.
Soyut devlet kavramını ‘cisminde’ somutlaştıran
kamu görevlilerinden...
Anayasa bağlılık yemini eden bakanlardan,
bürokratlardan, polis müdürlerinden, generallerden
sorulur.
‘Gizli Bakanlar Kurulu’ kararları onu uygulayan
herkesi sorumluluk altında bırakır.
“Ben valiydim, polis müdürüydüm, askerdim”
diye yırtma şansınız olmaz...
Kararlarını ‘gizli’ alan Bakanlar Kurulu’nun
değerli üyeleri de bunu düşünüyor olmalı...
Ne de olsa ‘hukuk’ devletinde yaşıyoruz!

Önceki ve Sonraki Yazılar