Gönüllü kulluk

Türkiye’de insanların sosyo-ekonomik (sınıfsal) konumları ile siyasal tercihleri (seçmen davranışı) arasındaki derin çelişkiyi anlamadan ne siyaseti ne de toplumun davranışlarını tam olarak çözebiliriz. Yazar, şair ve gazeteci Özdemir İnce bir yazısında tanık olduğu bir olayı şöyle anlatıyor:

“Ülker’le(eşi) saat tamircisinin dükkânına girdiğimiz zaman, saatçi kapıdan çıkmakta olan bir müşterinin ardından söyleniyordu. Sonra bize dönüp, ‘Adam, ayakkabı kutusundaki paraların bağış (imam hatip okulu) parası olduğunu iddia ediyor. Bu kadar açık, aşikâr soygunu nasıl anlamıyor bu adamlar” dedi.”(Aydınlık Gazetesi, 20 Ocak 2014)

Özdemir İnce’nin başına gelen olayın benzerlerini yaşayan çok sayıda insan olduğundan kuşku yok.

Çünkü bu olay, bir dizi anketin önümüze koyduğu verilerle de uyumlu. Örneğin, geçen yıl yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre, halkın yüzde 72’si AKP iktidarının yolsuzluk yaptığına inanıyor. Yolsuzluk soruşturmasının tümüyle komplo olduğuna inananların oranı ise yüzde 20’nin altında. Türkiye’de genel olarak yolsuzlukların yapıldığına inananların oranı ise daha da yüksek; Yüzde 91.

Peki bu durumda, AKP’ye geçen 7 Haziran’da oy veren yüzde 40 oranındaki seçmenin bir bölümü bu partiye, yolsuzluk yaptığını bildiği halde oy vermiş olmuyor mu? Evet, tam da böyle oluyor.

Yani seçmenlerin en az yüzde 20’si yolsuzluk yaptığına inandıkları bir partiye başka nedenlerle, örneğin dinsel referanslarla oy veriyor. Ancak bu durum, basit bir “hırsız ama benden” mantığı değil. AKP’nin yolsuzluk yaptığını bile bile oy verenlerin büyük kısmı, bunun kutsal amaçlar için yapıldığına inanıyor. Sorun da bu. Kötülük ve ahlaksızlık toplumsallaşıyor.

Bütün modern kapitalist ülkelerin tersine ülkemizde insanların sınıfsal durumları ile seçmen davranışları arasında bir uyum ve örtüşme yok. Ezilenler, içinde bulundukları yoksulluğun nedeni olan sağcı, muhafazakâr ya da İslamcı partilerine destek verebiliyor.

Bu bir “Gönüllü kulluk” durumudur. Bu durumu değiştirmek, insanları yeniden akıl ve bilinçleriyle davranır hale getirmek gerekiyor. İşte bunun adı ‘laiklik’ oluyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar