Hayat bayram olsa

  İyinin, güzelin, barışın ve kardeşliğin habercisidir bayramlar.    Bayram sabahı insanlar diğer günlerden farklı bir sevinç,  gelecekle ilgili umut ve mutlulukla uyanır! Büyüklerin elleri öpülür, küçüklere ‘bayram harçlığı’ verilir. Dargınlıklar biter, küskünler barışır, kinler ve kötülükler tarihe karışır.   Son günlerde gerek Rusya gerekse İsrail ile ‘barış’' görüşmelerinin gündeme gelmesi tam da ‘bayram’ arifesinde, karşılıklı ‘iyi niyet’ ifadelerinin kullanılması bu bayramı diğerlerinden daha da anlamlı kılmaktadır. ‘Uçak krizi’' ve ‘Mavi Marmara’ olaylarından sonra; gerek Rusya, gerekse İsrail ile karşılıklı olarak; söylenmedik söz bırakılmamasına rağmen, birden bire her iki ülke ile ‘barış’ görüşmelerinin başlatılması ve birkaç gün içerisinde olumlu gelişmelerin yaşanması hiç değilse tüm dünyada ‘geçimsiz komşu’ imajımızın silinmesine bir vesile olmuştur. Umarım bu süreç devam eder ve Başbakanın söylediği gibi, Mısır, Libya, Irak, İran, Suriye ve Avrupa’da ki aramızın açık olduğu ülkeler ile de barış görüşmelerini gerçekleştirmiş oluruz.     Büyüklerimiz her bayramda; “Eski bayramlar nerede?” diyerek eski bayramlara olan özlemlerini dile getirirler. Gün gelecek bu bayramda eskiyecek ve ileriki yıllarda da bu bayramı da özlemle hatırlayacağız. Bu bayramın ‘unutulmayacak’ bir bayram olabilirdi…    * Cumhurbaşkanı, “Ben artık bir Cumhurbaşkanı gibi davranacağım! Sadece belli bir kesimin değil, tüm ‘cumhurun’' Cumhurbaşkanı olacağım” diyebilseydi..   * Cumhurbaşkanı, “Benim Cumhuriyet’le, Atatürk’le bir sorunum yok! Ben, bu Cumhuriyet sayesinde bugün bu makamda oturuyorum! Bu nedenle bu Cumhuriyet’i kuran ve bu toprakları bize yurt edindiren Mustafa Kemal Atatürk’ü minnetle, hasretle ve rahmetle anıyorum” diyebilseydi...   * Cumhurbaşkanı, “Ben bundan sonra yargıya müdahale etme yanlışlığından vazgeçiyorum! Bundan sonra yasama, yürütme ve yargı birbirinden ayrı üç kuvvet olacak ve yargının bağımsızlığını sağlayacağız” diyebilseydi...   * Cumhurbaşkanı, “Ben bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak, bu ülkede her türlü hırsızlığa ve yolsuzluğa göz yummayacağım! Babamın oğlu da olsa, kendi oğlumda olsa benim arkadaşımda olsa, benim yandaşım da olsa kim ki ne yapmışsa hesabını verecek ve cezasını çekecektir” diyebilseydi...         Cumhurbaşkanı, “Ben artık Cumhurbaşkanıyım ve her siyasi partiye eşit mesafedeyim! Bugüne kadar diğer siyasi parti genel başkanları için söylediğim sözlerden dolayı pişmanlık duyuyorum ve kendilerinden özür diliyorum” diyebilseydi...   Bu “…diyebilseydi”leri uzatmamız mümkün ama bu kadarını dahi söylemiş olsaydı bu bayramı ‘unutulmaz’ bayramların en başına yazdırabilir ve bu ulusun yarısından fazlasının bu ülkenin en başındaki adamdan duyduğu korku ve kuşkuları bir anda silmiş olabilirdi...     Bu bayram bizim için ‘karalı’ bir bayram! Terör her gün ‘CAN’ almaya devam ediyor.    Bugün bayram günü derler âlem eğleşir,     Sen bizim yaylaya gel başın için,     Dertliler oturmuş dedin söyleşir,     Etme intizarın gül başın için...    …diyen Davut Sulari’nin bu dörtlüğü ile tüm okuyucularımın geçmiş Ramazan Bayramı’nı kutluyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar