Hayret Makamı

Bir adım derken bir adım daha
ve her defasında
yaralarımdan çok yarınlarım kanıyor hiç durmadan…
Ölüm mutlak gerçek ve yaşam denen şey makamlar arası yolculuk Sufilere göre!
En yüksek makam ise Hayret Makamı!
Varoluşun karşısındaki hayret…
Yaradılışı ve yaratanı kavramaya başlarken ki hayret…
Bende hayretler içerisindeyim…
Ancak tasavvufi bir makama erişmekten çok uzaklarda ve daha ziyade hüzzam makamı eşliğinde şaşırıyorum hayata!
Hüzzam diyorum çünkü “ağır hüzünlü” şahit olduğum her şey…
Mesela bir bebeğin doğumuna hayret etmiyorum ama o bebeğe tecavüz edebilen ruha hayret ediyorum…
Varoluştan çok bu sonsuz ve mükemmel sistemin içine insan faktörünü ekleyen “Yaratan”a hayret ediyorum…
İnsan denen bize ve bizim içimizdeki kötüye hayretim ise hiç bitmiyor!
Zaten hüzzam makamı da burda başlıyor…
Aşkın nesine hayret edeyim!
Sadece kabul eder ve teslim olurum varlığına…
Beni şaşırtan ve hatta örseleyen kısmı acısı dahi haz veren böyle bir mucizeyi “rant”a dönüştüren kokuşmuş yürekler…
Benim şaşkınlığımın sonu yok!
Hangi birini sayayım…
Önce kendime hayretimi tüketmeliyim, insan olmayı ve insana şahit olmayı hazmetmeliyim ki sonra “diğerlerine” hayret edebileyim!
Yolum uzun ve bir o kadar da kısa…
Ölüm mutlak ve tek gerçek!
Bana biçilen ömür sürem korkarım ki hayretler içerisinde geçecek…


Önceki ve Sonraki Yazılar