İnciten Bakanlık

Tüm dünyaya hükmeden 322 milyon nüfuslu Amerika'da, Cumhuriyetçi partinin başkan adayı Donald Trump'un Müslümanlarla ilgili söylediği sözler İslam âleminde büyük bir tepkiye neden oldu.
       Trump, başkan seçilmesi durumunda; ''Müslümanların ABD'ye girişlerini durduracağını, ABD-Meksika sınırına duvar ördüreceğini ve ülkedeki tüm Suriyeli göçmenleri kendi ülkelerine geri göndereceğini'' söyleyince başta Türkiye olmak üzere hemen hemen tüm İslam ülkelerinden bu şekildeki ayrımcı ve dışlayıcı açıklamalarından dolayı Trump'a kaşı tepkiler yükselmeye başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise İstanbul Mecidiyeköy'deki ''Trump Towers'' binalarının açılışını yaptığı için pişmanlık duyduğunu ve o binaların isminin değiştirilerek ''Trump Towers'' tabelalarının oradan indirilmesi talimatını verdi.
       PEW araştırma merkezine göre, Amerika'da 3,3 milyon Müslüman yaşıyor. 322 milyonluk Amerika'da nüfusun ancak yüzde 1'ine sahip olan Müslümanların bu şekilde bir başkan adayı tarafından aşağılanması, dışlanması ve ayrımcılığa tabii tutulması, Müslüman olsun olmasın aklı başında olan ve ''İnsanım'' diyen hemen herkesi üzdü ve haklı tepkisine neden oldu. Nitekim bu açıklamaya en sert tepki ABD'de Trump'un rakibi Demokratların adayından ve parti sözcülerinden geldi. Onların bu açıklamalarını hemen hepimiz takdir sevinçle karşıladık.
       Amerika'da ki bu olay seçilip seçilemeyeceği henüz belli olmayan, hatta seçilme şansı çok düşük olan bir adayın kendi kişisel görüşüdür diyerek ciddiye dahi alınmaya bilinirdi.
       Bizim kendi ülkemizde ise bu tür ''ayrımcı'' ve ''dışlayıcı'' tavırlar ve davranışlar, değil ki bir kişi tarafından ''münferit'' olarak yapılsın, doğrudan devlet eliyle, devletin bakanlığı tarafından yapılmış olmasına karşın hiçbir kimse sesini çıkarmamakta, yapılan bu yanlışlığı görmemekte ve gereği yapılmıyor.
       Milli Eğitim Bakanlığı’nın okunmasını ''zorunlu'' tuttuğu bir kitapta Alevilik, ''çürütülmüş bir zihniyetin harabesidir'' şeklinde tanımlanmasına rağmen bu konuyla ilgili Bakanlık, herhangi bir işlem yapmadığı gibi bu kitabın halen okutulması ''zorunlu'' kitaplar listesinin en başında yer almasına da göz yumuyor.
       Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenlerin seminer dönemlerinde ''incelenmesi'' ve ''tartışılması'' istenilen kitapları arasında, tek zorunlu kılınan ''Türkiye'de Maarif Davası'' isimli kitapta; Alevilik inancı için, ''çürütülmüş zihniyetin harabesidir'' ifadesi yer alıyor. MEB'in öğretmenlere önerdiği 32 kitabın en başında yer alan Nurettin Topçu imzalı bu kitapta, eğitim sistemi için ise ''İslam’a dayalı'' kurallar önerilirken, liselerde karma eğitimin kaldırılmasının gerekliliği savunuluyor. Kız ve erkek öğretiminin terbiyedeki hususiyetlerinin ayrı ayrı belirlenmesi ve ''kızların terbiyesine şimdikinden daha fazla önem verilmesi'' gayesiyle, liselerde kız ve erkek öğrencilerin birbirinden ayrılması, farklı okullarda eğitim görmesi  ifadelerine de geniş bir şekilde yer veriliyor.
      Alevilikle ilgili bir başka ifade daha var ki, ''Tarikatları asırların arasında kalbinden kemiren, şerir kuvvet Alevilik olmuştur. Böyle bozuk bir zihniyete kolayca ortak olan, hayati hazlarla yüklü adap ve erkân silsilesi tarikatları çürütmeye kâfi gelmiştir'' şeklindeki ifadenin ne anlama geldiğini anlamak mümkün değil. Çok bozuk bir Türkçe ile yazılmış ve baştan sona imla hatalarıyla dolu olan bu kitap, ne yazık ki okutulması ''zorunlu'' kitapların en başında geliyor.
        Bu kitaptaki tanımlamalar Alevileri incitmiştir! Her ne kadar Hacı Bektaşi Veli ''İncinsen de incitme'' demişse de Aleviler incinmekte ve bu öfke her geçen gün çığ gibi büyümekte. Amerika'da nüfusun yüzde birini oluşturan Müslümanlara karşı yapılan ayrımcılığı şiddetle kınarken, nüfusumuzun neredeyse yüzde 20'sini oluşturan Alevilere yönelik bu tür hakaretleri görmemezlikten gelmek bir insanlık ayıbıdır.
      Aleviler, bu ülkenin zenginliğidir. Aleviler, bu ülkenin çimentosudur. Aleviler, bu ülkenin ''Yurtseverleridir''. Aleviler, bu ülkede Atatürk İlke ve Devrimlerinin ''yılmaz'' savunucularıdır. Aleviler, bu ülkede askerlik yapar, şehit olur, gazi olur, vergi öder, çalışır, didinir, evine ekmek parası götürebilmek için emeğini ortaya koyar ve alın terini döker. Aleviler, “eline, diline, beline sahip olmayı” bir yaşam biçimi olarak algılar.
Defalarca ''Alevi çalıştayları'' toplandı, Alevi açılımı denildi ama hiçbir açılım olmadı. Bu konuda bir  şey yapamayanlara, Sivas'ta kaybettiğimiz Nesimi Çimen'in şiirini okumalarını öneriyorum...

Şifa istemem balından
Bırak beni bu halımdan
Razıyım açan gülünden
Yeter dikenin batmasın

Gece gündüz o hizmetin
Şefaatin kerametin
Senin olsun hoş sohbetin
Yeter huzurum gitmesin

Taşa değmesin ayağın
Lale sümbül açsın bağın
İstemem metheylediğin
Yeter arkamdan atmasın

Kolay mı gerçeğe ermek
Dost bağında güller dermek
Orda kalsın değer vermek
Yeter ucuza satmasın

Sonu yoktur bu virdimin
Dermanı yoktur derdimin
Gerekmez ilaç yardımın
Yeter yakamdan tutmasın

Nesimi'yim vay başıma
Kanlar karıştı yaşıma
Yağın gerekmez aşıma
Yeter zehirin katmasın


Önceki ve Sonraki Yazılar