IŞİD SINAVI!

Ortadoğu’nun karanlık örgütü IŞİD, tüm dünyada terör estirmeye devam ediyor. Ankara katliamının ardından Paris’i kana bulayan gözü dönmüş katillerin saldığı korku Batı’yı etkisi altına alırken; önceki gün ABD Başkanı Barack Obama, “IŞİD’i yok edeceğiz, finansmanını keseceğiz, liderlerini yakalayacağız” dedi. G-20 zirvesinden de IŞİD ile etkin mücadele kararı çıkmıştı.

Batı, IŞİD’le savaşı gündemin ilk sırasına yerleştirirken, aynı zamanda finansman, lojistik ve terörist üreten kaynağını kurutmayı da nihayet hedefine koydu. Bu bağlamda Türkiye’nin Suriye’deki iç savaşa dönük izlediği politikalar ve IŞİD’e bakışı sorgulanıyor. Batı medyası, Paris saldırısının ardından IŞİD’in insan kaynağı ve lojistik desteğine dair Türkiye’yi suçlayan bir tutum içine girdi.

Bunda iktidarın geçmişteki uygulamalarının yanı sıra Türkiye’den IŞİD’e militan akımının da etkisi var. Resmi rakamlara göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasından IŞİD’e katılım ürkütücü boyutlarda. Temmuz 2015 itibariyle devletin resmi raporlarına göre 1300 Türk vatandaşı IŞİD üyesi oldu. Bugün somut rakam verilmese de katılımın arttığından söz ediliyor.

İstanbul ve Ankara başta IŞİD’e üye sağlayan merkezlerin varlığından sınır geçişgenliğine; tedavi edilen militanlardan silah desteğine kadar pek çok iddia tartışılıyor. Muhalefet partileri de benzer savları geçmişte dile getirmişlerdi. Türkiye artan baskının ardından bir süredir koalisyon güçleri ile ortak hareket ediyor ancak mücadelenin eksikliği hâlâ eleştiri konusu.

***

AKP hükümeti tüm suçlamaları reddetti ancak hem uluslararası hem iç kamuoyunu tatmin edemediği açık. Peki, gerçekte ne oluyor? Türkiye kamuoyunun kafasını karıştıran tezlerin gerçeklik payı nedir? IŞİD insan malzemesi ve lojistik olarak Türkiye’den besleniyor mu? Kanlı saldırıları Batı başkentlerinin göbeğine taşıyan IŞİD ile mücadele yöntemi nasıl olmalı?

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Genel Başkan Yardımcıları Sezgin Tanrıkulu ve Veli Ağababa bu soruların yanıtlarını bulmak için Meclis araştırması istediler. Meclis Başkanlığı’na bir araştırma önergesi verdiler. Medyanın görmezden geldiği önemli eleştiriler barındıran önergenin satır başlarına birlikte bakalım….

***

*”Adana’da MİT’e ait olduğu belirtilen ve insani yardım maddesi taşıdığı iddia edilen tırların emniyet güçleri tarafından durdurulması sonrasında IŞİD’e silah ve ekipman desteği sağlandığına yönelik kamuoyunda ciddi endişe oluşmuştur.

*Bu örgütün ortaya çıkış ve örgütlenme sürecinde AKP hükümetleri tarafından net biçimde terör örgütü olarak kabul edilmemesi dünya kamuoyu ve geniş çevrelerde Türkiye’nin IŞİD’e destek verdiği izlenimini doğurmuştur.

*Hükümet yetkilileri ve hatta Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından bu gruba yönelik “öfkeli topluluk” gibi sempatik görünümlü tanımlamalar bu algıyı daha da güçlendirmiştir.

*Yargıtay tarafından verilen bir kararda, IŞİD adlı örgütün Türkiye tarafından resmi olarak terör örgütü kabul edildiğine dair bir veri bulunmadığından bu örgütle ilgili İçişleri Bakanlığı’ndan bilgi istenmesi gerekli görülmüş, yakın tarihli bir başka kararda ise Yargıtay tarafından IŞİD terör örgütü olarak kabul edilerek hüküm tesis edilmiştir.

*Bu farklı tutumlar, Türkiye’nin resmi organlarca alınan “IŞİD Türkiye Örgütü”ne ilişkin bir kararın bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin bu konuda hali hazırda attığı tek adım BM’nin terör örgütlerinin malvarlıklarına ilişkin uyguladığı tedbirlerin Türkiye tarafından da uygulanması noktasından ibarettir.

***

CHP önergesinde Reyhanlı, Cilvegözü, Niğde, Diyarbakır ve Suruç saldırılarının ardından olayların yeterince araştırılmadığı, sorumluluğu bulunan kamu görevlileri hakkında işlem gerçekleştirilmediği tespiti de dikkat çekici. Önergede başkaca iddialar da yer tutuyor…

*“IŞİD adlı örgüt, Adıyaman, Ankara, Gaziantep, Kilis gibi illerimiz olmak üzere Türkiye genelinde örgütlenmektedir. 20 Temmuz Suruç patlamasının ardından CHP grubu tarafından TBMM’ye verilen araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önergemiz reddedilmiş ve bunun üzerine milletvekillerimiz tarafından oluşturulan komisyon Diyarbakır ve Suruç patlamalarını gerçekleştiren canlı bombaların Adıyaman nüfusuna kayıtlı olmasından hareketle bu ilde incelemede bulunmuştur.

*Tarafımızdan gerçekleştirilen araştırmada hiçbir istihbarat birikimimiz ve donanımımız olmamasına karşın bizim çıplak gözle gözlemleyebildiğimiz örgüt faaliyetleri, yıllardır Emniyet ve istihbarat birimlerinin yanı başında sürdürülmesine karşın görmezden gelinmiştir.

*Gerçekleştirilen katliamların ardından yeterince araştırılma yapılmamasının yeni katliamların önlenememesi sonucunu doğurduğu bir gerçektir. Reyhanlı araştırılsa Niğde, Niğde araştırılsa Diyarbakır, Diyarbakır araştırılsa Suruç katliamının engellenebileceği, Suruç katliamının ardından yeterince üzerine gidilmediği ve TBMM tarafından buna karşı tutum alınmadığı için Ankara katliamı gibi tüm toplumu derinden sarsan hain bir saldırı ile karşı karşıya kalındığı kamuoyunca kabul edilmektedir.”

***

Önergenin son bölümünde, “TBMM’nin IŞİD terör örgütüne karşı bir tutum alarak bu örgütün gerçekleştirdiği katliamları araştırması elzemdir. Başta Ankara katliamı olmak üzere IŞİD terör örgütü tarafından yapılan saldırıların araştırılarak, IŞİD terör örgütüne Türkiye’den katılım kanallarının tespit edilmesi, bu kanalların coğrafi, sosyolojik, ekonomik nedenlerinin ortaya çıkartılması, böylelikle IŞİD ile mücadele de etkin bir yol haritasının belirlenmesi sağlanmalıdır” deniliyor.

Bugüne kadar dünyayı kasıp kavuran terör belasının bir numaralı öznesine dönük kapsamlı bir araştırma yaşama geçirilemedi. İktidar partisi daha önceki araştırma taleplerini Meclis’te anlaşılamayan bir yaklaşımla geri çevirmişti…

Vahim iddialara, ağır sorulara Meclis’in duyarsız kalması mümkün mü? Soruna çözüm üretecek tek adres TBMM derhal konuyu gündemine almalı, araştırmalı, doyurucu bir raporla çözüm önerilerini zaman yitirmeden sıralamalıdır. Hükümet ve devlet kurumları da komisyona kapılarını açmalı, gerçeğin açığa çıkması için desteğini esirgememelidir.

İktidar partisi muhalefetin önergesine destek vererek IŞİD’le mücadelede samimi olduğunu göstermeli, o sınavı vermelidir. Aksi tutum, IŞİD’i Meclis’ten kaçırıp, olayların üzerine kara bir örtü çekmek anlamın gelir ki bunu Türkiye ve dünya kamuoyuna anlatmak hiç kolay olmayacaktır…




Önceki ve Sonraki Yazılar