'Kağıttan protokelle' aklanmışlar!

TBMM Genel Kurulu’nun bu hafta içinde AKP’li dört eski bakan için yapacağı Yüce Divan oylaması son derece kritik.

AKP içinden 53 milletvekili 1178 sayfalık raporun kapağını acar ve ikna olursa Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar’ın yargı önüne çıkması mümkün olacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu, Genel Kurul’dan komisyon raporu doğrultusunda bir karar çıkmasını bekliyor. O komisyon raporunun sonuç bölümünde ise AKP’li dokuz üyenin imzası ile dört bakanın Yüce Divan’a gönderilmesine gerek olmadığı yazıyor.

AKP’li dokuz üye “yukarıdan” talimat almadıklarını iddia etiklerine göre hangi belge ve bilgilere inanarak ve dayanarak dört bakanı “parmak hesabı” ile aklama yoluna gitti?

Raporda yer alan iki temel belge, dokuz üyenin baskı altında kalıp kalmadığına, kararlarını nasıl oluşturduklarına dair veriler içeriyor.

700 bin TL'lik 'peçete'
Onlardan ilki Zafer Çağlayan ile Rıza Sarraf arasındaki 700 bin liralık saatin bedelinin ödendiğine dair komisyona sunulan bir belge.

Conrad otelinin not kağıdına “Saat bedeli olan 240 bin Euro’yu Zafer Çağlayan’dan aldım” yazan ve altında Rıza Sarraf’ın imzası olan o meşhur belge...

Komisyon üyeleri ne zaman düzenlendiği belli olmayan bu belgeye inanıyor ama MASAK Uzmanı Ali Demir’in resmi belgelere dayalı raporuna inanamıyor.

Bilirkişi saatin faturasının Çağlayan üzerine olmadığını tespit ediyor ve mal bildiriminde bulunmadığına dikkat çekiyordu.

***

Gelelim ikinci belgeye... 17 Aralık sabahını anımsayın...

Polis, Muammer Güler’in oğlu Barış Güler’in aylık kirası 40 bin dolar olan Ritz Cartlon’daki dairesinde arama yapmıştı.

Para sayma makinaları ile birlikte 400 bin TL, 300 bin Avro ve 100 bin dolar bulunmuştu... (Bu paralar sonradan Barış Güler’e faizi ile iade edildi)

Muammer Güler, operasyon günü oğlu Barış Güler’e “Ne kadar paran var oğlum” sorusunu yöneltmiş, “Üç beş kuruş... 1 trilyon (milyon) civarı param var” yanıtını almıştı. Takipsizliğe uğrayan soruşturmada, bu paraların “Rıza Sarraf’tan alınan rüşvet” olduğu iddia ediliyordu...

Barış ve Muammer Güler Emniyet, Savcılık ve Meclis Komisyonu’na verdikleri ifadelerde bu paranın “ev satışından” geldiğini iddia etmişlerdi. Bir de tanık çıkmış, “Ev satın aldım, parayı ben verdim” demişti.

Onaysız A4 satış 'belge'si
Bir satış varsa belgesi de olmalıydı. Meclis Komisyonu’na sunuldu o belge...

İki şahıs arasında A4 kağıt üzerinde “ev satış protokolü” adı altında el yazısıyla imzalan bir belgeydi bu... Herhangi bir resmi tarafı, tapu satışı ya da noter onayı yoktu.

Barış Güler ile eski ortağı Behçet Yaşar’ın imzasını taşıyan o A4 kağıt, oğul Güler’in, İstanbul Başakşehir’deki villasının toplam 1 milyon 650 bin liraya satıldığını protokole bağlıyordu.

Evin karşılığı olarak 400 bin lirası nakit alınmış, 1 milyon lirası bir ay içinde, kalan 250 bin lirası için de ileri tarihte ödenmek üzere senet yapılmıştı.

Muammer Güler de komisyonda “Oğlumun ikametinde yapılan aramada bulunan döviz ve Türk lirası cinsinden para kaynağı 15 Kasım 2013 tarihinde B.Y isimli şahısla aralarında düzenlenen ‘ev satış protokolüne’ dayanmaktadır” savunmasını yapmıştı.

Köylü, araştırmaya gerek görmedi
Tam da bu noktada CHP’li Soruşturma Komisyonu üyeleri devreye girmiş, protokolün “grafoloji” analizinin yapılmasını istemişti.

Alelade bir kağıt üzerinde düzenlenen protokol gerçekten operasyondan iki gün önce 15 Aralık’ta ve bu kişiler tarafından mı imzalanmıştı? Yoksa 17 Aralık’tan sonra evdeki paralara gerekçe olsun diye başkaları tarafından düzenlenen bir “durumu kurtarma” belgesi miydi?

Komisyon Başkanlığı bu talebi görmezden geldi ve yerine getirmedi.

Önemsenmeyen resmi belge

Peki, MASAK Uzmanı Bilirkişi Ali Demir bu satışa ilişkin ne demişti?

“Şahsın mal varlıkları gelirleri ile orantılı değil.”

Bilirkişi, ailesinin desteği ve elde ettiği kazançlarla, gelir ve giderleri dikkate alındığında bu evleri almasının, bu servete ulaşmasının mümkün olmadığını açıkça vurguluyordu.

Muammer Güler, buna itiraz etti. Bilirkişi ise kararında direndi.

Raporda özetle şu tespit yapılıyordu:

“Barış Güler’in tespit edilen kayıtlı gelirler (kira ve ücret gelirleri ile şirket ortaklığı) dikkate alınarak mevcut malvarlıklarının karşılaştırılması neticesinde malvarlıklarının gelirleri ile orantısız olduğu kanaatine varıldığı, şahsın ortağı olduğu şirketlerin kurumlar vergisi beyannameleri ve eklerinde yer alan belgeler çerçevesinde söz konusu şirketlerden gelir elde ettiğine dair bir bilgiye rastlanılmadığı anlaşılmıştır.”

'Minare kılıf'
Komisyonun AKP’li üyeleri bu raporlara, belge ve bilgilere hiç itibar etmedi.

Barış Güler ile eski ortağı Behçet Yaşar arasındaki A4 kağıt üzerinde yapılan, bir tanığı bile olmayan sıradan protokole ve benzeri gerekçelere inanmayı tercih eden komisyon üyeleri, MASAK uzmanı bilirkişinin raporlarını, belge ve bilgilerle ortaya koyduğu “orantısız servet edinimi” analizlerini “yok saymayı” yeğledi...

Komisyonun CHP ve MHP’li üyeleri ise bu protokolün 17 Aralık sonrası hazırlanan “düzmece bir belge” olduğunu savundular... CHP’li Erdal Aksünger, “Tam bir minare kılıf” yorumunu yaptı.

Belgeler, bilgiler, çelişkiler, orantısız servet edinimleri, izah edilemeyen alışverişler 1178 sayfalık raporda tüm çıplaklığı ile yer alıyor...

Tavsiyem vicdanları ile karar verecek olan tüm milletvekillerinin Yüce Divan öncesinde o raporun kapağını kaldırıp, iktidarın aklama teziyle, CHP ile MHP’nin muhalefet şerhlerini eksiksiz okumaları...

İşte o zaman hukuka ve gerçeklere teslim olup, vicdanlarının sesini dinleyerek en doğru kararı vereceklerdir...

Önceki ve Sonraki Yazılar