Kapitalizmin açık pedofilizmi

2016 yılı yazılı basında yazarlığımın 11. yılıdır. Tam 10 yıl önce o sıralar yeni yazmakta olduğum yeniHarman dergisinde uzunca bir yazım yayınlandı. Kanada’dan Türkiye’ye yeni dönmüştüm. Yazının başlığı şuydu. “Kapitalizmin Gizli Pedofilizmi”. Bu yazı 2009 yılında çıkan “Güçsüzlüğün İktidarı” adlı kitabımda da mevcuttur.

Şimdi bu yazı nereden geldi aklıma? Geçen hafta biliyorsunuz ki Yargıtay kararını verdi. “Ergenekon” adlı bir terör örgütü olmadığına karar verdi. Yine çok yıllar öncesinden bir yazar olarak yapmış olduğum bir öngörünün gerçekleşmesinin verdiği haklı gurur ile arşivimi karıştırmaya başladım. Daha öncesinde de ve sonrasında da çokça yazmakla beraber yine yeniHarman dergisinde 2009 yılına ait bir yazımda aşağıdaki paragrafı buldum.

“Bir gün Taraf kapanacaktır. Yasemin Çongar ABD’ye dönecektir. Sabah yeniden el değiştirecek veya patronlar saf değiştirecektir. Hıncal Uluç o zaman da “giderim ha” yazıları yazacaktır. Ergenekon’dan yargılananların tamamı ceza almadan dışarı çıkacaklardır… İddianamelerin içerikleri de bu saptamayı doğrular niteliktedir. Devir pek yakında yine değişecektir… Fakat ben en çok Yiğit Bulut’u merak ediyorum. Bu tür adamlar ne yapar ederler her devirde kendilerine bir yer bulurlar…”

Türkiye’de herkes malum cemaatten zil zurna korkarken, Ahmet Hakan “ne cemaati, cemaat mi varmış, yok öyle bir şey” geyiklerini yazarken 2010’dan itibaren cemaatin AKP marifetiyle Türkiye’de bir darbe yaptığını yazan biricik yazarınız bu satırların fakir yazarı olmuştur. Yine GHK dostunuz şu satırları da 2012 yılı Mart ayında BirGün Gazetesi’nde yazmıştır.

“Gün olur devran döner. Bugünün şartları altında asla bir araya gelmez insanları çete diye yargılayan bir iktidar ve yargı olsa da yarının değişik şartlarında oluşacak bir iktidar ve yargı için neredeyse tamamı birbirine benzeyen bir cemaati çete olarak yargılamak çocuk işidir. İki alakasız insanın yaptığı telefon konuşmasını örgüt konuşması olarak görenlerin ileride “örgüt öyle olmaz, böyle olur” muamelesi görmeleri hiç ama hiç zor değildir.”

AKP iktidarı ile tetikçi cemaat birbirleriyle çılgınlar gibi seviştikleri zamanlarda bile Ergenekon palavrasının bir gün sona ereceğini, nice masum insanların hayatlarını zindan eden cemaat tetikçilerinin uzak olmayan bir gelecekte yargılanacaklarını, Türkiye medyasının neredeyse bütün kalem soytarıları cemaate yaranmak için birbirlerini ezdikleri sıralarda ben yazdım gitti ve yine haklı çıktım. Elbette kehanetlerimin bir diğeri, cemaati tetikçi olarak kullanan AKP iktidarının sorumlularının da bir gün mutlaka yargılanacağı idi. Merak etmesin bugün sorumsuzmuş numarası yapan o sorumlular. Tutmamış kehanetim olmadı benim. O gün de elbette gelecek.  Her şeyin bir zamanı vardır şüphesiz. Endişe etmesin o sorumlular.

Bu yazının mevzusu Ergenekon davasında ne kadar haklı olduğumu anlatmak değil. Elbette az sayıda olsa da bu fakir yazardan başkaları da benim gibi Ergenekon saçmalığını yazdı zamanında. Arşivlerimi karıştırırken gördüm o yazıyı. Kapitalizmin gizli pedofilistlerini.

2006 yılında ve hatta son 10 yıldır GHK dostunuzdan başka hiç kimse Türksel adlı şirketin reklamlarında çılgınlar gibi çocukları oynatıyor olmasından bahsetmedi. Sanki cep telefonunu 7-10 yaş arası çocuklar kullanırmış gibi Türksel adlı şirket özellikle o yıllarda televizyonlarda neredeyse her beş dakikada bir bütün tüketicileri sarı kıyafetler giyen antenli Selocan çocuk reklamları ile bombardıman altında tuttu. Haluk Bilginer bile reklamlarında bolca oynadı. Benden başka hiç kimse ama hiç kimse “Hoop. Ne oluyoruz arkadaş!. Çocukları bu kadar reklamlarda kullanmak çocuk sömürüsü olmuyor mu? Çocuklara mı satıyorsunuz 532’leri!” demedi. Tam tersine, o yıllarda herkes “aman da ne şirin çocuklar, ne güzel reklamlar” zokasını yuttu. Sevimli çocuklarla kazıklandı bir millet.

Türksel adlı firmanın yaptığı düpedüz Türkiye’nin de altında imzasının olduğu BM Çocuk Hakları Bildirgesini, Anayasayı, TCK’yı, RTÜK yönetmeliğini çiğnemekti. 

Birleşmiş Milletler tarafından 20 Kasım 1959 yılında kabul edilen “Çocuk Hakları Bildirgesi”nde 9. ilke der ki; “Çocuklar her türlü istismar, ihmal ve SÖMÜRÜYE karşı korunmalı ve hiçbir şekilde ticaret konusu olmamalıdır. Çocuk uygun bir asgari yaştan önce çalıştırılmayacak, sağlığını ve eğitimini tehlikeye sokacak fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişmesini engelleyecek bir işe girmeye zorlanmayacak ve izin verilmeyecektir.”

Daha o yıllarda internette “çocuk pornosu” aramalarında Türkiye maalesef lider bir ülke olmuştu. 10 yıl önce Türksel’in Selocan reklamlarının ne kadar yanlış ve tehlikeli olduğunu sayfalar dolusu anlattım. Hatta RTÜK’e kendi yönetmeliğini hatırlattım. Ne yazık ki Deniz Feneri yolsuzluklarını aklamakla meşguldüler o vakit.

RTÜK yönetmeliği der ki… “ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Reklam ve Tele-Alışveriş Yayın İlke ve Esasları: madde j) “Çocukların doğrudan kullanmadıkları veya kullanamayacakları ürün veya hizmetlerin tanıtılmasında, çocukların yer aldığı ifade ve görüntülere yer verilmemelidir.” Sonra da “Eğer bu kadarı da yetmiyorsa kapatalım bu RTÜK ile çocuktan aileden sorumlu Devlet Bakanlığı’nı o zaman…” diye yazdım tam 10 yıl önce.

10 yıl önce ben bu Türksel reklamlarından yola çıkarak “Kapitalizmin Gizli Pedofilizmi” başlıklı yazıyı yazdığımda ve herkesi uyardığımda, aksi halde bu ülkenin çökeceğini yazdığımda Ensar Vakfı’nda sistematik tecavüzlere, tacizlere uğrayan çocuklar henüz doğmamıştı. Sanki çocuklar cep telefonu kullanırmış gibi yeryüzünde görülmemiş derecede reklamlarında çocuk oynatan Türksel adlı firma bu skandal Ensar Vakfı’nın iştahlı sponsoru olmamıştı henüz. Artık gizlemeye bile gerek duymuyorlar korkarım.

Gerçek Ensarcılar, Ensar Vakfı adlı tipik Nazi örgütlenmesinin İslamcı ve muhafazakâr bir mütecavizine 508 yıl ceza vererek kurtulduklarını hiç sanmasınlar. Gerçekler 10 yıl öncesinden nasıl yazıldıysa 10 yıl sonra şu Ergenekoncu cemaat ehli gibi Silivrilerde kaç yıldır yatıyor olduğunuz bu satırların geleceği gören kalemi tarafından illa ki yazılacak. Hepiniz oradaydınız ben bu uyarı niteliğindeki Selocan yazısını yazdığımda. Şimdi de utanmadan hala buradasınız. Er geç gerçek sorumluların hepsi yargılanacak ve cezanızı çekeceksiniz. Endişe etmeyin. Ben buna kefilim.

Tekrar yazıyorum. Nasıl bugün artık kapalı yerlerde sigara içilmiyorsa yakın bir gelecekte çocukları reklamlarda oynatmak mümkün olmayacak dünyada ve bu ülkede. Yasaklanacak bir gün bu sapık kapitalistlik.

Önceki ve Sonraki Yazılar