Karne?

Bir an için okul yıllarıma dönüp karne aldığım günleri hatırladım. Heyecan mı desem korku mu desem içimde pek anlam veremediğim tuhaflıklar hissediyordum o yıllarda… Birçok ders notumun kaç geleceğini çok iyi biliyordum. Ama yine de karne bazen yılbaşında alınmış bir piyango bileti gibi umut ve heyecana bazen de kırık dökük notların hissettirdiği mahcubiyet, korku ve değersizliğe neden olurdu…
Hele bazı öğretmenlerin sır gibi sakladıkları notlar bomba gibi düşerdi yüreğime… Tüm öğrencilerin, okulun önündeki tören alanına toplanmaları istenir, okul yöneticileri ve öğretmenler tarafından karnesi iyi olanlara teşekkür, takdir belgeleri dağıtılır, iltifatlar edilirdi. Ya karnesi kötü olanlar… Alınan kırık notlara mı, yoksa öğretmenlerinin ve arkadaşlarının anlamlı bakışları karşısındaki çaresizliğe mi üzülsün? Yoksa akşam eve gittiğinde annesine babasına nasıl hesap vereceğine mi yansın? Ama sonuçta ne olursa olsun bir dönemin bir yılın az ya da çok yitip giden emeği insanı en çok üzen şeydi…
İşte bütün bu heyecan, umut, korku, mutluluk, üzüntü, endişe dolu tuhaf duygular altında okul yılları gelip geçiyor ömürden… Şimdilerde ise benim gibi öğrencilik yılları bitenler için o yaşanan bütün duygular sadece geçmişte yaşanmış birer anı olarak kaldı hafızlarımızda…
*
Şimdilerde okul yıllarıma dönüp baktığımda, karne başarısının ben de pek de bir şey ifade etmediğini anlamaya başladım.
Mesela karnenin, kişiliği ölçen bir şey olmadığını fark ettim…
Mesela karnenin, zekâyı ölçen bir şey olmadığını fark ettim…
Mesela karnenin, hayat başarısını ve gelecek kariyerini ölçen bir şey olmağını fark ettim…
Mesela karnenin, iyi-kötü ya da erdemli insan olup olmamayı ölçen bir şey olmadığını fark ettim…
Mesela karnenin, değerli ya da değersiz bir insan olup olmamayı belirleyen bir şey olmadığını fark ettim…
Bu nedenle karnesinde kırık not getiren öğrencilerime, “çalış bak sonra…” ile başlayan cümleler kurmak istemiyorum. Onlara, “ahmak” muamelesi de yapmak istemiyorum. Onlara, “değersizsin” duygusunu da hissettirmek istemiyorum…
Çünkü anladım ki karne, hayat başarısı için hiçbir şey ifade etmiyormuş…
Çünkü anladım ki karne, iyi-kötü ya da erdemli insan olmak için de bir şey ifade etmiyormuş…
Çünkü anladım ki karne, koskocaman bu dünyada sadece küçük bir detaymış…
“Dünya yapabileceklerimiz için çok büyükken, ancak yapamayacaklarımız için çok küçüktür…” 
O yüzden demem odur ki, ne anneler-babalar ne de öğrenciler ve öğretmenler hayatı sadece bir karne başarısına indirgemeyin…

Önceki ve Sonraki Yazılar