Çok önemli tespitler bunlar

Protestolar, çizgi teknolojisi, sel alarmları derken 2014 FIFA World Cup Brazil başladı ve bende şu ana kadar izlediğim ve kayda değer olduğunu düşündüğüm bazı maçların analizini yapmak istiyorum.
Öncelikle açılış maçı Brezilya-Hırvatistan...
Maç önünde beyaz, siyah ve yerli ırkları temsilen 3 çocuğun havaya uçurduğu güvercinlerin hoş görüntüleriyle “Irkçılığa hayır" mesajı vererek start  aldı. Bir tarafta Modric, Rakitic, Olic, Srna gibi lejyoner yıldızları kadrosunda barındıran, Niko Kovac yönetimindeki kupaların sürprize açık takımı Hırvatistan, diğer tarafta ise neredeyse tamamı yıldızlardan oluşan Scolari'li ev sahibi Brezilya.
10. dakikada Hırvatlar'ın Marcelo'yu adeta kendi kalesine gol atmaya zorlayan olgun atağı sonucunda kupanın açılış golü geldi. Brezilya'nın çok paslı oyununa karşın Hırvatistan ayağa pasla çıkıyor ve dikey oynayarak bilhassa Olic ile tehlikeler yaratıyordu. Ama Neymar farkı ortaya çıktı. Barcelonalı yıldızın ayağından beraberlik golü geldi.
İkinci yarı ise Japon hakem sahneye çıktı ve 70. dakikada yarattığı penaltı ve çaldığı düdüklerle maçı Hırvatlar'dan aldı, sambacılara verdi. +90'da ise Oscar sonucu ilan etti: 3-1.
Maç sonrası Kovac, "Hakemler böyle maç yönetecekse, biz evimize dönelim" sitemimde son derece haklıydı.
Bir sonraki günün ilk maçı ülkemizde oynayan Itandje, Chedjou, Danny, Webo gibi isimlerin yanısıra dünya yıldızı Eto'o ile bezenmiş Kamerun ile 13 kez katılımıyla dünya kupalarının gediklisi Meksika arasında oynandı.
61'de Peralta'nın golüne kadar savunmada kalmayı yeğleyen Kamerun, son bölümde baskı kurdu ama oyuncuların kendi aralarındaki koordinasyon eksikliği açıkça görüldü.
Bence bireysel olarak değerli ayaklara sahip Kamerun takımı, daha çok bir arada olmalı ve hazırlık maçı sayısını artırmalı. 1-0'lık galibiyeti Meksika hak etti...
Gelelim, 2010'un finalistlerinin maçına...
FIFA sıralamasında son yılların 1 nolu takımı İspanya ile kupalarda 3 kez final oynayıp kazanamamış 'gönüllerin şampiyonu' Hollanda karşılaşmasına.
İlk yarı tipik bildiğimiz İspanyollar, bol ve isabetli paslı oyunla rakibin direncini kırmaya çalışan bir anlayış, diğer tarafta ise bunu seyreden ezik kalan Portakallar...
27'de Alonso'nun penaltı golüyle öne geçen İspanya, 43'te maçın neticesine direkt etki edecek 2. golü Silva'nın ayağından kaçırınca, 'futbol ilahları' ağlarını örmeye başladı. Ve devrenin son dakikasında da Van Persie'nin nefis kafa golü Hollanda'yı yaşama döndürdü..
İkinci 45'te futbol canavarı Robben ile gol cambazı Van Persie sahneye çıktılar.
Diğer oyuncuların da katkısıyla müthiş bir baskı kurarak İspanya'yı dağıtıp, 5-1'lik fantastik skora ulaştılar...
Tabi skorun artmasında, 58'de Robben'in takımını 2-1 öne geçirmesinden sonra savunma oyuncularını değiştirerek yerlerine Pedro ile Torres'i alıp taktiksel anlamda kendi ipini çeken Del Bosque'yi ve çok kötü bir gününde olan Casillas'ı unutmamak gerekir.
Dünya Kupaları'nda gönlümün ve mantığımın favorilerinden olan Hollanda, bu öz güvenle büyük bir sürpriz olmaz ise sonuna kadar gider.
İspanya'nın bu şoku atlatması ise Şili maçına bağlı.
Kupada 3. gün ilk maçında Kolombiya baştan sona üstün bir oyun sonunda Yunanistan' ı 3-0 yendi. Güney Amerika ekibi  müthiş seyircisi önünde adeta ev sahibi olmanın avantajını teknik ayaklarıyla birleştirerek bu galibiyete imza attı. 2004'te oyunları kitleyip, az gol yeyip, bir fazlasını atarak Avrupa Şampiyonluğuna ulaşmış Yunanistan, bu turnuvada bana göre uvertür takım olur görüntüsü verdi.
Avrupa'nın iki köklü çınarı İngiltere ile İtalya karşılaşması için de söylenecek çok söz var.
İngilizler  her zamanki gibi atalarından kalma genlerle oyunu kanatlara yayan anlayışla oynarken, İtalyanlar 35 yaşındaki Pinto yönetiminde ortadan verkaçlar ve uzaktan şutlarla rakibini açma yolları arıyordu.
Nitekim 34'te Marchisio'nun golü uzaktan atılan şut sonucu geldi.
37'te ise Rooney'in kanattan taşıdığı topa Sterling'in gol vuruşu oynanan sistemlerin getirisiydi.
Maçın fair-play unsurunu gözden kaçırmayalım.
Zorluk derecesi oldukça yüksek karşılaşmada tek sarı kart çıkıyor, o da 90 artıda...
Bizim derbileri düşünüyorum da, neyse...
Merakla beklediğim önemli ülkeler var daha.
Devam edeceğim efendim, sayfadan ayrılmayınız lütfen.

Önceki ve Sonraki Yazılar