Kırk yıl bu sesi bekledim

Evet, kırk yıl bu sesi bekledim. Büyük çileler çekerek, büyük zulümlere uğrayarak ama ümi-dimi, vakarımı ve azmimi asla yitirmeden bekledim. Allah da beklediğimi verdi. Bir başıma, muhteşem bir idrak, bilgi ve fikir kitlesi yarattım. İşte size, örnek olarak o kitlenin büyük yü-rekli müminlerinden ikisinin sesi.

Mete Gezer yazıyor:
“Kitaplarınızı ve TV programlarınız yakından takip ediyorum. Allah enerjinizi eksik etmesin! Takdir edersiniz ki, sizin kitaplarınızı roman okur gibi okuyamıyoruz. Düşünerek, sindirerek, arada Kur'an mealine bakarak okumak gerekiyor. Ancak böyle okuyunca ana mesajları kavra-yabiliyoruz. Yanlış bildiğimiz temellerin yerine oturduğunu fark ediyorum.”
 
"İnsanın Prospektüsü’ dediğiniz Kur'an, gerçek anlamıyla hayatımıza sizin çabalarınızla girdi. Öncesinde, algımız şuydu: ‘İslam’ın 5 şartı var. Bunları yerine getirdiğimizde Müslüman olu-yoruz. Bu iş tamam.  Kur'an ise ya namazda ya da ölüler için okunur. Onu zaten biz anlama-yız, onu okumak âlimlerin işi.’ Hayatımın büyük kısmı bu zihniyetle geçti. Ta gerçek mesaj-ları sizin vesilenizle öğreninceye kadar.”
“Kur'an’dan ve sizin tespitlerinizden algıladığım şu: İslam’ın tevhide imandan sonraki birinci şartı, kul hakkı çiğnememek ve mal sevdasına düşmemek. İman, insanda bir cevher gibidir. Samimi ibadetlerle bu cevheri parlatıp cilalarız, yüceltiriz. Kul hakkı ihlali ve para sevdası oluştuğu anda bu cevher parçalanıp gider, ibadetlerle yücelteceğimiz bir şey kalmaz. İkincisi, (özellikle Maun Suresi kitabınızdan aldığımız mesaj) insanda iman ve para bir şekilde vardır. Önemli olan bunların nerede muhafaza edildiğidir.”

“İman kalpte, para cepte bulunduğunda ve para iman için harcandığında insan yücelir, toplum huzurlu ve kenetlenmiş olur. Eğer tam tersi olur da para kalpte, iman cepte olur, iman para için pazara indirilirse -ki riyadan bunu anlıyorum- o zaman yıkım başlar. Toplum, hak tanı-maz bir kimliğe bürünür.”
“Bir TV programında Paul Tillich felsefesinden bahsetmiştiniz, ‘Ultimate Reality’ yani insa-nın içindeki ‘belirleyici gerçek’ kavramını tanıtmıştınız. Belirleyici gerçeği para olanın Allahı da paradır. Kur'an, tabir caizse, bağıra bağıra bunu söylüyor ama okumazsak nasıl duyaca-ğız? Sizin çok güzel bir özet cümleniz var. ‘Kur'an’ın sayfaları baş üstüne, hükümleri ayaklar altına alınmıştır.’ Artık sayenizde yavaş yavaş okumaya, anlamaya, düşünmeye ve hayatımıza kılavuz yapmaya başladığımızı, en azından yeni neslin bu şekilde geldiğini düşünüyorum.

 Fikret Çelebi Manisa’dan yazıyor:
“Kitaplarınızın 42 tanesini temin ettim. Sayenizde, Allah’ı, Kur’an’ı, Muhammed’i kazandım. Zaten inanıyordum ama konuşamıyordum, anlatamıyordum. Şimdi artık sizden öğrendikleri-mi insanlara aktarmaya çalışıyorum. Allah sizden binlerce kez razı olsun! Öğrendiklerimi uygulayarak yaşıyorum.”
“Bugünkü ortam, kitleleri deizme götürüyor.”

Önceki ve Sonraki Yazılar