Komşu için ne yapabiliriz?

Son 14 yıldır her yaz Bozcaada’da “Ozanın Günü Ve Homeros Okuması” adlı edebi etkinlikte “Homeros’u Niçin Okuyoruz?” konulu bir konuşma yaparım. Bu konuşmada Homeros okumak için verdiğim nedenlerden birisi, Homeros okumazsak Batı basınında çıkan siyasi makaleleri ve başyazıları anlayamayacağımız olgusudur…

Homeros’un İliada ile Odisea destanları Batı kültürünün temel taşlarıdır. Aydın geçinen herkesin onları okumuş olduğu, orada geçen olayları ve adları bildiği varsayılır. “Troya atı”, “Aşil’in topuğu”, “Kassandıra’nın öngörüsü” gibi kavramlar yazılarda hiçbir açıklama yapılmaksızın kullanılır. Bunları bilmiyorsanız, o makaleyi okuyup hakkıyla anlamanız da mümkün değildir.
Önceki gün “Hayır” oylarının zaferiyle sonuçlanan referandum da, Batı gazetelerinde, Odisea’da sözü edilen Skylla ve Kharbydis canavarları arasında bir seçim olarak betimlenmişti.

Malum, Odiseus 10 yıllık Troya savaşından sonra yollarda geçen ikinci on yılın sonlarında yurdu İthaka adasına, karısı Penelope’ye ve oğlu Telemakhus’a dönmeye çalışıyor. Ancak yoluna devam edebilmesi için bu canavarların tuttuğu dar bir geçitten sağ salim geçmeyi becermesi lazım. Bir yanda denizin sularını ve bu arada gemileri anaforlar yaratarak içine çeken Kharbydis, öte yanda insanları yutan altı başlı canavar Skylla. Tam kırk katır mı kırk satır mı türünden bir seçenektir bu.

Odiseus, geçidin Skylla’ya daha yakın yanından gitmeyi seçer ve tabii bu arada altı başlı canavara en iyi altı kürekçisini kaptırır. Ama gemiyi kurtarır. Demek ki doğru seçimi yapmıştır.

Çipras’ın önündeki seçenekler bunlara benzetiliyor, hangisinin Skylla hangisinin Kharbydis olduğu yazanın ideolojik bakışına göre değişiyordu.
Referandum’da “Hayır” çıktıktan sonra Syriza gemisinin baş kürekçisi Varufakis’in istifa etmesi ve büyük bir olasılıkla arkasından başkalarının da gelecek olması mitolojik efsaneyi destekliyor. Canavar kelle kopartmıştır!
Ancak ilerde başka canavarların da gemiyi beklediğine kuşku yok. Hazır Yunanistan gemisinin serüvenlerini izlemeye başlamışken, okumamış olanlara, yaz tatilinden de yararalanarak Odisea’yı okumalarını hararetle öneririm. Bu açıdan çok şanslıyız: Elimizde Azra Erhat ve A. Kadir’in armağanı harika bir çevirisi var!

***

Bu arada, bizim de, komşumuz Yunanistan sıkıntıdayken ne yapabiliriz sorusunu sormamızda yarar var. “Borçlarını ödeyelim!” falan gibi uçuk önerilerden söz etmiyorum. O borcun altına kimse giremez. Ancak Yunan halkının, özellikle sınırlarımıza yakın bölgelerde yaşayanlarının sıkıntılarını hafifletmek için bir şeyler yapabiliriz, yapmalıyız.

Bir yakınım geçen hafta Bodrum’un karşısındaki Kos adasına gitti. Biraz da ada sokaklarında dolaşan Suriye’lilerle ilgili paranoya dolayısıyla, zaten zayıf olan turizm daha da düşmüş. İşsizlik yıllardır yaygın, mevsimlik işci olarak turizm sektöründe çalışmayı umanlar kara kara düşünüyorlarmış. Özellikle emekliler çok zor durumdaymışlar. Kemer sıkma adına kesinti üstüne kesinti derken en zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmişler…
Kos’ta gördüklerine çok üzülen bu yakınım, eşini dostunu bu yaz Yunan adalarına gitmeye çağırıyor. Gidin otellerinde kalın, alışveriş edin diyor. Ben de, özellikle Avrupa’nın ve dünyanın başka yerlerinde tatil yapmayı düşünenlere, örneğin Uzakdoğu’ya gidecek olanlara, atasözü haline gelmiş “Komşusu aç uyurken tok uyuyan bizden değildir” hadisini hatırlatıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar