Korkudan mı kibirden mi?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçen gün şöyle dedi: “Mursi şayet idam edilirse ki inanmıyorum terör örgütüyle mücadelede hayatını kaybeden bir kardeşim şehitlik rütbesine erişmiş olacak. Ben de eğer böyle bir akıbete uğrarsam rabbim inşallah bizlere de o makamı lütfedecektir diye inanıyorum (…)”
Ardından, eski bir söylemini yineledi; “Biz bu yola, kafenimizi giyerek, girdik!”
Düşünce sistematiğimi alt üst eden bir beyan… Erdoğaın’ın kastını ve ne demek istediğini anlamakta güçlük çekiyorum.

Kefen, darbe, ölüm, şehitlik mertebesi…
Bu kavramlardan hiç biri günümüz dünyasında, insanların daha iyi yaşama, demokrasi, hukuk, insan hakları, insan onuru ve özgürlük anlayışıyla örtüşmüyor. Baştan aşağı “kaderci”  bir söylem.  Öznesi kendisi olsa bile kabul edilemez, hoş görülemez.
Acaba;  “Mursi, Mısır’da seçime katılanların yüzde 52’sinin oyunu aldı. Demokratik yöntemlerle sandıktan çıkarak Cumhurbaşkanı seçildi… Ancak askeri bir darbe ile devrildi ve idama mahkum edildi. Ben de yüzde 52 oy aldım, benim de başıma böylesi trajik bir olay gelebilir!” mi demek istedi?
Olacak şey değil!
Bir insan, hele hele bir Cumhurbaşkanı, bu sözleri niye eder? Kibirden mi, özgüvenden mi korkudan mıdır? Ya da “bir iktidar zehirlenmesi”nin klinik belirtisi midir? Yoksa, yine bir “mağdur” edebiyatı mıdır? Acaba, Türk insanının duygularını tahrik ederek, önümüzdeki seçimlerde, en azından kendi tabanını kilitlemeye yönelik, stratejik bir taktik midir?

***

Hemen belirtmek isterim ki; AKP zihniyetiyle siyaseten kavga edebiliriz. “Bu siyaseti, bu gidişatı beğenmiyorum ve AKP iktidarının gitmesini istiyorum” demek herkesin en demokratik ve doğal hakkıdır.  Ama başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, AKP kadroları kimsenin düşmanı değildir. Ve Erdoğan ile AKP’den kurtulmayı, “darbe gibi” antidemokratik yöntemlerde aramak, şerefsizliktir, alçaklıktır! Kaldı ki bu halk; inanılmaz bedeller ödeyerek “yeterli olmasa bile” elde ettiği demokratik değerleri ve kültürü bir hezeyana kurban edecek kadar salak değildir!

***

Gücü elinde bulunduranların “korku” psikozuna yakalanması, sonuçlarını itibariyle, hem kendisine hem de çevresine büyük zararlar verir, dehşetengiz sonuçlara yol açabilir.
 Psikolog bir dostum anlattı; korku sahibi, herkesi potansiyel tehlike olarak görür. Kendi doğruları dışında hiçbir öneriyi kabul etmez. Sürekli şikayet eder, kimseyi beğenmez. Kavgacıdır ve aşırı narsistir. Yani, kendinden başkasını sevmez. “Ben olmazsam olmaz”cıdır. Ve nihayet, herkesi kendine “mecbur” görür.

***

Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu tür bir korkunun esiri olduğunu düşünmek dahi istemiyorum. Kaldı ki, itikatına saygı duyduğum Sayın Cumhurbaşkanı, “Korkunun ecele faydası olmadığını” herkesten çok daha iyi bilir.
Kanımca; Cumhurbaşkanı’nın davranış biçiminde ve söylemlerinde kibri daha ağır basıyor. Ve iktidar gücünü kaybetmek istemediği için insanların duygularını tahrik ediyor.  Bana göre; içtenlikten uzak bir tür takıyye! Ama bütün bunları bilerek yapıyor. Erdoğan’ın bu stratejisinin, ne ölçüde başarılı olup olmadığını 7 Haziran’da hep birlikte göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar