Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

Medyamız, cinsellik ya da sapkınlık

Dikkat ediyorum, bizim medya ve basında cinsellik, cinsel sapkınlık ve ensest haberleri hiç olmadığı kadar başköşeye oturuyor.
Örnek mi istersiniz?
Sunucu eskisi Murat Başoğlu-Hande Bermek-Burcu Başoğlu üçgeninden başlayalım.
Amca Murat’ın yeğen Burcu’yla cinsel ilişkide olduğu iddiası yargıya intikal ederken, Başoğlu’nun eşi Hande Bermek’ten sözüm ona boşanmasına neden oldu.
Sözüm ona diyorum çünkü hazret ve eşi hala birliktelermiş.
Üstelik de aldatıldığı iddia edilen eş eski kocasına sahip çıkıyor, yanlış yapmadığını söylüyormuş.
Yahu, hepten kafayı mı yedik?
Ortada iddia edilen bir ahlaksızlık olabilir.
Bundan medya ve basına ne?
Ayrıca bu tür ensest haberlerini ballandıra ballandıra yayımlayarak toplumda bu tür ahlaksızlıkları normal karşılama algısı yaratılabileceği tehlikesini hiç kimse anlamıyor mu?

Bu kez başka bir örnek!
Muhterem din âlimi Ali Rıza Demircan Cennet’te seks hayatını anlatmış ve “Cennette bekâr kişi kalmayacak” buyurmuş.
Demircan’dan inciler:
“Cennetliklerin en alt derecesine günde 72 kadın verilecektir. Tam mümin ise günde 100 bakire ile cinsi münasebette bulunacaktır.
Cennette kadınlar cinsi münasebette bulunduktan sonra yine bakire olacaklardır.
Cennette erkeğe 100 erkek kuvveti verilecektir.
Cennete girenler 33 yaşına döndürülecektir.
Cennetlik erkekler, cennete vücutları kılsız, yüzleri sakalsız, gözleri sürmeli olarak gireceklerdir.
Cennete giden kadın dünyada din uğruna şehit olan erkeklere verilecek.
Fakat kadın orada beş erkek isteyemeyecek.
Sadece bir erkek isteyecek ama o adamın beş erkek gücü olacak, ona her türlü zevki tattıracak.
Cennete giden erkeklerin cinsel uzuvları eğilmez, hep dik kalır.
Erkek, hem karısıyla hem de hurileriyle sabahtan akşama kadar sürekli cima (seks) yapabilecek.”
Bakar mısınız adamdaki belden aşağı hayal gücüne?
Pes ki ne pes!
Bilmeyenlere not düşeyim.
Bu hazret Beyoğlu belediye başkanı AKP’li Ahmet Misbah Demircan’ın özbeöz babası.

Gelelim büyük Türk düşünürü türbanlı Sibel Üresin hanımefendiye.
Bu hanım geçenlerde Habertürk televizyonunda şöyle buyurmuş:
“Bir kız ergen olmuşsa 12 yaşında da olsa 60 yaşında biriyle evlenebilir.
Dinde yaş sınırı yoktur.
Ama şu andaki hukukumuz buna müsaade etmiyor. Çok abuk bir durum.”
Bu hanım acaba esas kendi söylediklerinin ne kadar abuk olduğunun bilince değil mi?
Yoksa kasten, toplumda infial yaratmak, kışkırtıcılık yapmak için mi böyle konuşuyor?
Doğrusu çözebilmiş değilim.
Devlet-cami uzlaşması yoksa müftü nikâh kıyamaz
Bütün bunlar olurken necip Türk Hükümeti başka iş kalmamış, ülkenin bütün sorunları hallolmuş, ekonomi rayına oturmuş, Kuzey Irak meselesi kapanmış, ABD ve AB’yle sorunların üstesinden gelinmiş gibi tutmuş müftülere nikâh kıyma yetkisi verilmesini, istiyor.
İstemiyor, tutturuyor.
Beyler, kendinize gelin.
Burası Anayasası’nda laik yazan Türkiye Cumhuriyeti…
Diyebilirler ki ‘Ama Batı’da kilise nikâhı kıyılıyor’...
Önce bir öğrenin.
Batı ülkeleri 250 yıl önce devlet-kilise ilişkisini tanımlamış, dinle devlet işlerini ayırmıştır.
Müslümanlıkta devlet-cami uzlaşması var mı?
Yok!
Yoksa müftülere nikâh kıyma yetkisi verme sevdasından da vaz geçeceksiniz.
Bütün bu haberlerin ardından bir de ne yazdığını hiç bir zaman anlayamadığım Elif Şafak isimli medyatik figür çıkmış biseksüel olduğunu, bizim toplumda tepki görmekten korktuğu için yıllarca bunu açıklayamadığını söylemiş.
Biseksüel yani hem kendi cinsinden hem de karşı cinsten cinsel anlamda hoşlanma.
Bu hanımda bizim eskilerin deyimiyle ablacılık da varmış yani.
Bu hanım evli değil mi?
Kocası bir dönem bayağı da ünlenmiş bir gazeteci.
İki de çocuğu var.
Edep be yahu!
İnsan utanır, diyorum ve yazımı burada kesiyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar