Merhaba

Bir merhaba her şeyi değiştirebilir, kilitli gönül kapılarını açabilir, karanlık dünyaları aydınlatabilir, derim hep...
Öyleyse bu köşeyi okuyan kardeşlere bin merhaba olsun.
Bugünden başlayarak, özgür bir ülke, özgür bir sanat ve asla boyun eğmeyen bir şiir, arayışımızı her pazartesi bu sayfada sürdüreceğiz.
Boyun eğmemenin, zalim karşısındaki dik duruşun, şairin tarihsel sorumluluğu olduğunu her zaman hatırlayacağız. Bütün tarihimiz boyunca, Hallacı Mansur’dan, İmadeddin Seyid Nesimi’den, Pir Sultan’dan, Muhyiddin Abdal’dan, Sivas yitiği şairlerim Behçet Aysan ve Metin Altıok’tan aldığımız bayrağı, onurla taşıyacağız.

Çünkü şair; doğası gereği mazlumun yanında saf tutar ve tarihin bütün zamanlarında katledilmiş yahut gadre uğramış her mazlumun, şiirin şefkati altında olduğunu bilir.
Bundan ötürü ki yazılarım dostlara her zaman sıcacık bir merhaba, fakat alçağa, soyguncuya, hayına, sanat düşmanı yobaza "hançer" keskinliğinde olacak.

Hançer‘in keskin yanı halk düşmanları için parıldarken, şüphesiz ki sırtı, dostlar rahatça yaslansın diye, kalbimizle örtülecek.
Diyesim şu ki; bu köşede sanat ve şiir, sokak ve insan, zulüm ve adalet, öfke ve gelecek, yani içinden geçtiğimiz zamana ilişkin neler varsa, hepsini tartışacağız. Özellikle ve öncelikle sanatı elbette.
Şiir dışındaki olgu ve durumları neden mi konuşacağız?
Şiiri, hayatın damarlarından geçirerek, dünya toprağına salarsanız safını bulur. Zalimin kabusu, aşkın ve emeğin sırdaşı olur. Şiiri dünya toprağından akıtırken, elbette gördüğümüz kötülükleri de anlatacağız. Çünkü şair; yaşadığı an’daki tanıklığını geleceğe taşıma sorumluluğundadır.
Bizim aklımız, kalbimiz ve sezgimiz her zaman mazlumdan yana olacak. Her zaman kanadı kırık kuşu dilinden öpeceğiz ve sevgimizi yalnızca onlara vereceğiz; kolu kanadı kırık olana...

Bu köşeye rahatlıkla değinilerinizi, şiirlerinizi, düşüncelerinizi gönderebilirsiniz. Birlikte uygun gördüklerimizi, şiir yahut değini olabilir, yayınlar ve üstüne konuşuruz. Bu köşe beni ve sizleri geliştirdiği oranda işlevini yerine getirecek...

Yurt okuru yakından biliyor ki yurdumuz ve dünya, korkunç ve karanlık bir zamandan geçiyor.
Her yanda bir cehalet modası, bir zulumet havası. Bunca kana, cehalete, kine, ancak birarada durarak, birbirimize yaslanarak karşı koyabiliriz.
Bunun için sizleri, düşüncelerimizi birleştirmeye ve mutlak kurulması gereken güzel günleri yeniden ve yeni insanın kavrayışı ile estetize etmeye çağırıyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar