Peki, Avrasya'nın beklentisi ne olur?

2011’de alay edercesine yüzde 49,92 alan AKP’ye bu başarıyı getiren, hiç bir ülkenin kabul etmediği sadece Türkiye’nin kullandığı SEÇSİS seçim sistemi ve AKP’nin kankası Fetoculardı. Feto’nun imamları bilgisayar başında Türk insanının aklıyla alay eden rakamları Türkiye’nin önüne koymuşlardı.
Gözünüz halen kör ve halen ispat mı istiyorsunuz? Bkz.:
2011 seçimlerinde oyumu Ağrı’da sandıklar kapanmadan hemen önce kullandım. Eve geldim televizyonu açtım saat 17:45’ti. 45 dakikada Türkiye genelinde sandıkların yüzde 15’i açılmıştı. Ulan bu hız Japonya’da bile yok! Gelelim bu seçimlere: Tam 17:45’te kardeşimi aradım, televizyon kanallarını taradı. Türkiye genelinde açılan sandık yüzdesi yüzde 1-1,2 dolayındaydı!
Şimdi siz, yorumlara bakın, gazetelere bakıp “nasıl hükümet çıkacak” haberlerini vs. okuyun. Mesela, aylarca Sözcü gazetesinin HDP için nasıl çalıştığını hiç görmeyin. 35 yıl boyunca bir ulusun kaderini mesela yüzde 10 barajı ile nasıl zap-tu rapt altına alındığını hiç ama hiç önemsemeyin. (Ama hesapta AKP’den kurtulduk ya, sevinin). Bu arada; Siyonizmin silahı (PKK, HDP vs.) Vatan Partisi Hakkari adayı Namık Ereli’nin alnına dayanmıştır. O alnı öpüyorum. Namık Ereli gibileri sayesinde insanlık varlığını sürdürebilmektedir.
Elbette bu seçimler sadece “Müslüman İsrail” sıfatlı İsrailistan ya da diğer deyişle sözde Kürdistan’ın hayata geçirilmesi için yapılmıştır. O nedenle de HDP’nin ilk dile getirdiği AKP-CHP koalisyonudur: Biri bu ülkenin kurucu partisi, diğeriyse açılımcı AKP. Yani talep o ki Türkiye’nin yüzde 75’iyle bir Kürdistan kurulsun. Hesapta kurulursa, buna öncülük eden Kürtlere tepsi içinde ballar börekler sunulurken, Kürtlerse –sanki tarih boyunca hiç acı çekmemişler gibi- Siyonistlerin lejyonerleri olarak yine Ortadoğu’nun bataklığına sürüklenecekler.
Ortadoğu’nun iki önemi vardır: Biri tüm dünya ülkelerinin varlığını sürdürebilmesi için gerekli olan enerjinin en önemlisi petrolün varlığı. Diğeriyse kurulmasında Siyonist Rothschild Ailesinin öncülük ettiği, çakma devlet İsrail’in varlığı.
Ortadoğu’nun bu iki önemli unsuru için bugünkü tablo şudur:
Türk gazeteleri de yazdı, birkaç yıl önce Çin’in ürettiği güneş panellerine başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin koyduğu ağır gümrük vergileriydi. Bu; Çin’in güneş enerjisi panelleri üreten şirketleri için ağır bir darbeydi ancak, işte bu konu hep öne çıkartıldı. Asıl mesele, “güneş enerjisi teknolojisinin” dünyaya çok hızla yayılıp petrolün yerini alacak bir enerji birimine dönüşmesinin engellenmesiydi. Bu da elbette Ortadoğu’nun önemini çok kısa sürede son sıralara itecekti. ABD (Siyonizm) şimdilik ve kısa süreliğine bu konuda başarılı oldu. Petrol halen birincil önemini koruyor ancak korkunun ecele faydası yok, o da bitiyor. Verdiğim sadece bir örnekti, ama mesela Çin yemeklik yağ atığıyla uçak bile uçurabiliyor.
Diğeriyse İsrail meselesi. Siyonizmin ağababalarından birin birkaç yıl önce (kendi içlerindeki hesaplaşmalarının da bir yansıması olabilir. Bununla ilgili sonradan hiç konuşulmadı) “Gerekirse İsrail’in kapısına kilit vurulur” şeklinde bir açıklama yaptı. Gerçekse şu; İsrail yorgun. Bir tür metal yorgunu. Bitkin. Sevilmedi. Hiç kimse sevmedi. Orada zorla tutulan 8 milyon nüfusla daha ne kadar bu şarlatan oyunun devam edeceği hiç belli değil. En önemli noktaysa şu: Eskiden her istediğini yapabiliyordu ama artık söz geçiren ve durdurulamayan Çin ve ekürisi Rusya var. Bu ikili ortalığı hallaç pamuğu atıyorlar. Mesela bırakın diğerlerini bir yana, Çin’in öncülüğünde kurulan Asya Altyapı Kalkınma Bankası’nın sağlayacağı kredilerle Ortadoğu’nun çehresinin de hızla Siyonizmin aleyhine nasıl hızla değişmeye başlayacağı gerçeği var. O zaman İsrail’in (ya da çok isterlerse Kürdistan lejyonerlerinin) yapacağı tek şey şu kalıyor: Çin’in sağladığı kredilerle kurulan altyapı tesislerinin bombalayıp yok etmek. Bunu isterlerse doğrudan kendileri, isterlerse IŞID ya da El Kaide vs. gibi yine kendi kuracakları örgütlerle yapabilirler, de kim yer, nereye kadar!
Avrasya yeni kurulacak Türk hükümeti için şu soruların yanıtlarına bakacaktır:
1- TC Merkez Bankası’nı ele geçirebilecek mi? (Erdoğan uğraştı ama heyhat!) Küba, İran, Çin, Kuzey Kore ülkelerin merkez bankaları hariç tüm dünyadaki para kontrolünü yapan, parayı basan kurumlar Siyonizmin elindedir. Putin de ele geçirmek için çalışıyordu ama son durum nedir bilemiyorum.
2- Feto’ya (yani CIA’ya yani Siyonizm’e) karşı savaşa tamam mı devam mı? Çin’deki benzeri örgüt Falun Gong’a Çin göz dahi açtırmıyor.
3- AB’ye “yürrrüüü” deyip, “Şanghay İşbirliği Örgütü’nü istiyoruz” diyebilecek mi?
NATO tarihinin kırılma noktası olan “Çin’den füze satın almak” gibi askerî anlaşmalara devam edecek mi?
1- Çin’in ve dünyanın en büyük bankası olan ICBC’nin Türkiye’deki çalışmalarına destek gelecek mi?
2- Çinli turist elini kolunu sallayarak Türkiye’ye geliyor. Gelecek yıl karşılıklı vizeler kaldırılacaktı. Devlette devamlılık esas mı?
3- Daha ötesi; NATO’dan çıkabilecek mi?
4- Başka ne gibi Avrasyacı planları olacak?
Yeni hükümet (ve Kürtlere öncülük ettiğini sananlar) şunları da göz ardı edemez: Artık Çin ve Rusya’nın hesaba katılmadığı bir dünya düzeni düşünülemez, Siyonizmin sadece parası vardır ve çok daha ilginç tarafı Çin’in parası yanında artık hiçbir işe yaramamaktadır. Bitmişlerdir. Siyonizm’in de bir sonu vardır.
Çin-Rusya hesaba katılmadan, boş verin Siyonist Kürdistan’ı, yeni bir dünya düzeni de kurulamaz. Dededen Yahudi olan Barzani’nin bayraklarını boşuna sallamayın.
Avrasya’yı hesap etmeyen her türlü sistem artık yok olmaya mahkumdur. Yakın tarih ve yaşananlar önünüzdedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar