Süleyman Karan

Süleyman Karan

Pişmanlık mı? Hadi be oradan!

Şaşırtıcı bir karar olmadı açıkçası... Yani zaten ceza kesmeseydi İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, büyük olasılıkla hakimi FETÖ üyesi diye suçlardı mezhepçi faşist çetenin sözcüleri... Karara gerekçe gösterilen, şu ikiyüzlü, postmodern faşizan madde 216... Mahkeme, Cumhuriyet Gazetesi’nin iki yazarını Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya’yı, ‘basın yoluyla halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek’ suçundan ikişer yıl hapis cezasına çarptırdı. Her iki yazar da, ‘halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak’ suçundan ise beraat etti. Lütfetmişler!

Rezil olacaklar

Tarih böyle davaları çok yazdı, genelde de bu kararı veren yargıçları, bu suçlamayı yapan müştekileri, bu davalarda ceza verilmesini zorlayan iktidarları yerin dibine sokarak yazdı. Kısaca söyleyelim, bugün doğan çocuklar, gençliklerinde Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya’yı özgürlük kahramanları olarak okuyacak tarih kitaplarında... Bu iktidarı ve bu iktidarın kölelerini ise insanlık düşmanı... Pişmanlık getirseler de kaçarı yok, ‘emir kulu olduklarını’ söyleseler de kaçarı yok… Bu mezhepçi faşist çetenin ise zaten iler tutar tarafı yok...

Potansiyel teröristler


Gelelim bu utanç verici Salem Cadı Mahkemesi’ndenbazı anekdotlara... Akla zarar, insan onuruna zarar... Mahkemenin her duruşmasına gelen bir grup tarikat mensubu ve büyük olasılıkla potansiyel köktendinci terörist vardı. Son duruşmaya da sürü halinde geldiler. Bunların amacı baskı oluşturmak... Bir de gövde gösterisi yapıp, akıllarınca korku salmak... Öyle söz alıp abuk sabuk konuşuyorlar. İpten kazıktan kurtulmuş emekli katiller de var içlerinde, densizce tehdit ediyorlar. Ve mahkeme bu seri katilleri salondan bile atmıyor, atamıyor! Yine aynı şekilde, oradan buradan toplanmış, bir organize suç şebekesince örgütlenmiş bu kitleden müştekiler, iki yazarın da cezalandırılmasını istediklerini söylüyorlar. Daha önce de “Siz ceza veremiyorsanız, biz kendi ellerimizle cezalandırırız” demişti bu sürüden birkaç cibilliyetsiz... Ve bunu diyenler, yani alenen cinayet işleyeceğini söyleyenler gözaltına bile alınmadı!

Abuk sabukluğun daniskası

Tabii saçmalığın sınırı yok, söz konusu bunlar oldu mu... Müşteki avukat (bu da ne garip bir sıfatsa böyle) Alişen Kaynar, “Din ve vicdan özgürlüğü anayasal güvence altına alınmıştır. Korunmalıdır. Suç subuta ermiştir. Sanıklar tarafından herhangi bir pişmanlık bildirilmediğinden cezalandırılmalarını istiyorum” diyor. Ne dedi bu şimdi sizce? Cümleleri birkaç kez okuyun, nasıl bir saçmalık ihtiva ettiğini göreceksiniz! İşte böyle abuk sabuk bir dava söz konusu olan... Yani daha doğrusu iddialar, müştekiler, kanun maddesi, kanun maddesinin yorumu abuk sabuk... Yoksa tabii ki ortada İhvancı bir komplo var. Düşünülmüş, tasarlanmış, bir de üzerine baskı oluşturmak için, bu İhvancı kadronun önde gelenleri müşteki olarak yer almış. Kimler mi? İşte buyurunuz bunlar: Bilal Erdoğan, Sümeyye Erdoğan, Berat Albayrak ve Esra Albayrak... Tabii ki kendileri teşrif etmemiş ama avukatları Hatice Özay da sanıklardan şikayetçi olduklarını belirterek cezalandırılmalarını istiyor ki, hani malum yerden emir olduğu bir kez daha teyit edilsin!

Müştekilere bir bakın hele


Bu arada düşünülmüş, tasarlanmış dedim ya, işte onlar ne kadar düşünüp tasarlayabilirse, zira bu müştekilerin arasında izi bulunamayanı var, 12 yaşından küçüğü var, ipten kazıktan kurtulmuş katili var, teröristi var, o var, bu var... Ailecek yazmışlar işte... Geçen duruşmada, her iki yazar da, savunmalarını vermişti. Özellikle Ceyda Karan’ın savunması, bu müşteki güruhunu dumur etmişti. Zira açık ve net, “Yaptım, yaparım, burası laik ülke, senin kutsalın seni ilgilendirir, ifade özgürlüğü diye bir şey var” diye özetleyebileceğimiz, alttan almayan, binyılların insanlık mücadelesini sahiplenen bir savunmaydı. Apışıp kalmışlardı ve zaten böyle bir ceza çıkacağını göze alarak yapılmış bir savunmaydı bu... İfade özgürlüğü için geri adım atmak ahlaksızlık olacağından ve bu ülkede böyle pek çok ahlaksız yazar olduğundan bu görev de bu iki yazara düştü. Ve kaldı ki, Charlie Hebdo’da katledilen meslektaşların anısına ihanet olurdu, başka türlüsü...

Herkesi ‘onur cücesi’ mi sandınız?

Bu müşteki avukatın pişmanlık vurgusuna bir cevapla bitirelim yazıyı... Be densiz, sen herkesi kendi kabilenden ya da ekranlarda gördüğün fikir ve onur cücelerinden mi sandın? Bu ülkede yurtsever, özgürlükçü, canı pahasına onurunu savunan, ifade özgürlüğü için özgürlüğünü riske atacak binlerce insan var. Pişman olacak biri varsa, bir gün, o da biraz önce sözü edilenlerin topu olacak.

Zira mezhepçi faşistler bir yana, bu ülkede kişisel çıkarını satan ne kadar ikiyüzlü karaktersiz varsa, onları en büyük mahkeme, tarih yargılayacak... Cezaları rezil olmak sonsuza kadar!

Önceki ve Sonraki Yazılar