Ah, Bir Öğretmen Olsam!

Yarın 16 Mart; ‘Öğretmen Okulları’nın kuruluş yıldönümü.
Öğretmenler bilir, ‘16 Mart’ bizim mesleğin kutlama günlerinden biridir.
Bundan 166 yıl önce İstanbul’da ilk öğretmen okulu açıldı.
Aradan bunca süre geçmesine karşın, ne yazık ki öğretmenlerin sorunları çözülmedi.
5 Ekim 1966 tarihinde ILO-UNESCO’nun ortaklaşa düzenlediği; öğretmenlerin haklarını, hukukunu düzenleyen ‘Öğretmenlik Statüsü Tavsiyesi’ ilkeleri, altında devletin imzası olmasına karşın bir türlü uygulanmadı.
Öğretmenin toplumdaki saygınlığı giderek azaldı.

***

Sanıyorum mesleğin günümüzdeki en büyük sorunu; hak ettiği halde öğretmen olamamak, kadrolu olarak atanamamak.

Sayıları 300 bine ulaşan atanamayan öğretmenler,  yıllarca “Ah bir Öğretmen olsam” diye okudu.
Bin bir güçlükle okulunu bitirdi.
Öğretmenlik diplomasını aldı.
Yıllarca atanma umuduyla bekledi.
Bir yıl, beş yıl, on yıl, daha fazla...
Sonra; kimisi beklemekten umudunu kesip başka işlere başladı, kimisi canına kıydı.
En son; 35 yaşındaki Sinoplu Gamze Filiz canına kıydı.
Bu kaçıncı canına kıyan öğretmen adayı?

***

AKP iktidarı 12 yılda öğretmenlik mesleğini daha da yozlaştırdı. Kadrolu öğretmene gereksinim varken; iş güvencesi olmayan sözleşmeli, ücretli öğretmenliğe ağırlık verdi.
İktidara gelmeden önce atanamayan öğretmenlerle ilgili verdiği sözü tutmadı.
Tam tersine; öğretmen atanmalarına yeni yeni engeller getirdi.

***

28 Şubat 2014’te TBMM’de kabul edilen dershanelerle ilgili torba yasaya göre; öğretmen, kadroya alınmak için sırat köprüsünü geçmek zorunda!
Abartmıyoruz, gerçek böyle.
Öğretmen önce KPSS’ye girecek.
Puanı yeterse, aday öğretmen olarak atanacak.
Bir yılın sonunda gösterdiği başarıya (performans) göre, yazılı ya da sözlü sınava girecek.
Sözlü sınavın ne kadar nesnel olacağını siz düşünün.
Aday öğretmen birinci yılın sonundaki sınavı geçemezse, başka bir ilçenin ya da ilin okulunda görevlendirilecek.
İkinci yılın sonunda yeniden yazılı ya da sözlü sınava girecek.
O sınavı da başaramazsa; görevine, memuriyetine son verilecek.

***

Üniversiteyi bitir, onca sınavdan başarıyla geç, öğretmenlik diplomasını al, sonra; sınav üstüne sınava gir!
Bu haksızlık.
Hele devlet okullarında onca öğretmen açığı varken, öğretmenliğe hak kazanmış kişileri kadrolu atamamak, onları yeni yeni sınavlara sokup sonra da sokağa bırakmak bir zulüm.

***

Dershanelerle ilgili torba yasayı, ne yazık ki Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül onayladı.
Daha önce de yazdık; yasa, dershane düzenlemesinden çok, toplu kıyımı öngörüyor.
Hakka, hukuka aykırı olarak; 4 yılını tamamlamış okul müdürleri ile müsteşar dışındaki bütün eğitim yöneticilerinin görevine son veriyor.
Bu yöneticilerin sayısı yaklaşık 40 bin kişi.
Ayrıca yukarıda anlattığımız gibi, öğretmen atamaları güçleştiriliyor.
Kadroya alırken, tıpkı öğrenciler gibi sınav üstüne sınava giriyor.
Atatürk’ün, Cumhuriyet’in en önemli kurumlarından Talim Terbiye Kurulu’nun işlevini değiştiriyor.
Yani işlevsiz kılıyor.
Eğitimi, öğretmenlik mesleğini yaralayan hukuka aykırı bir düzenlemeyle daha karşı karşıyayız.
          
NOT: Berkin Elvan’ın ölümü çok acı. Okulda olması gereken bir yaşta toprağa verildi. Cenaze töreni sonunda yeni ölümler geldi. Oysa ölenlerin tek dileği; barış içinde, özgürlük içinde yaşamaktı. Umarız ülkeyi yönetenler olanlardan ders alır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar