Saray seçim satrancı mı oynuyor?

TBMM Genel Kurulu dün toplandı ve yemin törenini gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı’nın hükümeti kurmak için bir ismi görevlendirmesinin önü de açılmış oldu.
Ancak Erdoğan, görevlendirmeyi TBMM Başkanı’nın seçiminin ardından yapacağını ilan etti. 5 gün adaylık başvurusu 5 gün seçim süreci dikkate alındığında 10 günlük bir kayıp demek.

Saray’ın bu kritik hamlesi kafaları karıştırdı. Akla gelen bazı sorular şöyle:
1-Son bir haftadır sıklıkla parti liderlerine süratle hükümet kurmaları için çağrı yapan Erdoğan, neden süreci hızlandırmak yerine zamana yayıyor?
2-Koalisyon turlarını bugünden itibaren başlatıp, o arada Meclis Başkanı’nın olası iktidar adayı partilerin uzlaşması ile belirlemesine yol açabilecek bir süreci niçin tıkıyor?

***

Saray yine taktik peşinde mi yoksa AKP’li bir adayı seçtirmenin kilometre taşlarını mı döşüyor? Süreci anımsayalım...
TBMM Başkanlığı için adaylık başvuruları 27 Haziran gece yarısı sonlanacak. İç tüzüğe göre en fazla dört turda gizli oylama ile Meclis Başkanı seçilecek.
İlk iki turda 367, üçüncü turda 276 gerekiyor. Son tura ise en çok oyu alan iki aday giriyor ve en çok oyu alan seçiliyor.
AKP, CHP, MHP ve HDP ilk tura kendi adayları ile girme eğilimindeler. Bir gizli koalisyon şekillenmesi olursa seçimin seyri değişebilir. Örneğin AKP-CHP ortaklığında iki partinin 390 bulan oyu ilk turda ortak adayı seçtirmeye yetiyor.
AKP-MHP koalisyonu olasılığı 338’e ulaşıyor. Sonuç almaları üçüncü tura kalıyor.
Başkan seçimine koalisyonun temelleri atılmadan gidilirse iş son tura kalacak. Meclis’ini iki büyük çoğunluğu AKP ve CHP adayları son turda yarışacak. Muhalefet blok olarak davranırsa CHP adayı seçilebilecek.
Aksi halde örneğin MHP oylamaya katılmaz veya ana muhalefet adayına oy vermez ya da bölünerek AKP adayına yönelirse CHP adayı seçilemeyecek. Meclis Başkanlık seçimini AKP’li aday kazanacak.

***

Saray bu tabloyu bilerek mi tercih etti? MHP ve HDP’nin CHP’li bir adayı aynı anda desteklemesini olanaklı bulmayan Erdoğan son tura kadar gidip AKP’li bir adayı seçtirmek istiyor.

Bu tutumunun ardında bir koalisyon kurulmasının mümkün olmadığını zorlayarak kurulsa dahi uzun ömürlü olmayacağını hesaplayan Saray’ın Türkiye’yi Kasım’da ya da İlkbahar’da erken seçime götürme planı yatıyor...
Koalisyon turlarının ardından “İşte gördünüz beceremediler, ülkeyi hükümetsiz bıraktılar” diyerek seçim kararı alabilir. Erdoğan’ın koalisyon kurmak niyetindeki Davutoğlu’na baskı yaptığı da ileri sürülüyor.
Davutoğlu koltuğunu koruma uğruna bu oyuna razı olmak zorunda bırakılmış olabilir.

***

Erdoğan önceki gün ne diyordu?
“Müşterekleri değil farklılıkları öne çıkararak adeta oyun bozanlık eden partiler ve siyasetçiler bunun hesabını millete vereceğini bilmelidir. Kimsenin, seçimlerin ortaya çıkardığı tablodaki konumunu millete karşı sorumluluk üstlenmek yerine sistemi kilitlemek için kullanmaya hakkı yoktur. Türkiye'yi hükümet kurulamayan bir ülke durumuna düşürmenin vebali ağırdır”
Saray’ın bu sözlerini kulisteki şu iddialarla birlikte değerlendirmekte yarar var:

* Erdoğan, başta kendi konumunu tartışmaya açan MHP ve CHP ile koalisyon kurmanın zorluğunu gördü. Olmazı gösterip, Türkiye’yi Kasım’da ya da kısa süreli koalisyonu deneyerek İlkbahar’da seçime götürmek istiyor.

* Erdoğan’ın önündeki seçim sonrası anketler AKP’yi yüzde 43’lerde gösteriyor. Saray olası erken seçimde iktidarı kurabilecek yüzdeye ulaşılacağına inanıyor. O nedenle Meclis Başkanlığında uzlaşmamak için görevlendirmeyi bir hafta öteledi. Meclis Başkanı AKP’den olsun istiyor. Her kurumda iktidarı koruma eğiliminde. Seçim yolunda muhalefetin kendisine ve partisine dönük başta soruşturmalar olmak üzere yapabileceği Meclis içindeki atakların önünü AKP’li başkanla kesmeyi ya da oyalamayı hedefliyor.

* 45 gün sonunda Cumhurbaşkanı seçim kararı aldığında kurulacak geçici Bakanlar Kurulu’nda kritik bakanlıklar, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bağımsızlardan seçilecek. Yani AKP’nin müsteşarları görevlerine devam edecek, yine Saray’ın emrinde olacaklar. Diğer bakanlıklar da dört partinin temsil oranına göre dağıtılacak. Olası bir koalisyonda da etkili bakanlıkları mutlaka koruyacak. AKP bürokrasi aracılığıyla ortağında olsa bile tüm bakanlıklara hakim olup, iktidar gücünü kullanarak seçime gidecek.

***

Saray seçim satrancı mı oynuyor? Son sözleri erken seçimi kafasına koyduğunu mu gösteriyor? Öyle ise Koalisyon turları, hükümet kurma çabaları birer sanal girişim, taktik manevradan mı ibaret? AKP-CHP, AKP-MHP seçeneklerine dönük beklentiler bu amaca hizmet için özellikle mi yaratıldı?

Saray, muhalefeti birbirine düşürüp, olmazı gösterip, üç partiyi “geçimsiz, ülkeyi yönetmekten aciz” ilan edip Kasım’da ya da İlkbahar’da kurulacak sandıkta yeniden tek başına AKP iktidarını kotarmanın mı peşinde? Kolay lokma görüp MHP’yi de bu yüzden mi önceliyor?

Meclis Başkanlığı seçimi bu soruların yanıtlarına dönük ipuçlarını verecek ilk ciddi zemin olacak. Koalisyon ihtimalleri dışında MHP işbirliği yapmaz, muhalefet adayı yerine AKP’li bir aday başkan seçilirse bilin ki Türkiye koalisyon kurulsa bile erken seçime bir adım daha yaklaşmış demektir. Zira Saray konumunu korumak için her koşulda mutlak iktidar istiyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar