Saray'ın Davutoğlu ile son seçimi

AKP Büyük Kongresi bugün Ankara’da gerçekleşiyor. Kongre öncesi yaşananlar gösterdi ki, Saray ile Davutoğlu arasında yaklaşık bir yıldır yaşanan, zaman zaman Ankara Notları’nda da yer verdiğim derin görüş ayrılıkları zirve yaptı.

Son bir hafta içinde ipler öylesine gerildi ki, Saray, Davutoğlu’na karşı aday çıkarma noktasına geldi. Anlaşmazlık, AKP’nin en üst karar organı MKYK’yı Davutoğlu’nun saptamak istemesi ile sınırlı değil.

Gerginliğin temelinde Saray’ın, Hükümet icraatından parti yönetimine hemen her konuda dizginleri elinde tutma çabasından kaynaklanıyor. Milletvekili aday tespiti ve yeni MKYK anlaşmazlığı bardağı taşıran son damla oldu. Davutoğlu, ağırlıklı olarak kendine yakın kurmayların yer aldığı “yenilenme-öze dönüş” kadrosu ile önceki gün Saray’ın karşısına çıktı. AKP’yi kuruluş çizgisine çekebilecek, değişimi, gençleşmeyi sağlayacak, son seçimde kötü sınav veren teşkilatları ateşleyecek partilileri en üst karar organına almayı hedefliyordu.

Davutoğlu damgalı o vitrin, Saray’ın öngördüğü MKYK ile örtüşmüyordu. Erdoğan, kendisine sadık, “kurşun asker” parti yönetiminin oluşturulmasından yanaydı. Davutoğlu’nun önüne koyduğu listede beklediği tabloyu göremeyince müdahale etti, Davutoğlu’nu uyardı. Saray büyük oranda kendisinin belirlediği mevcut MKYK’yı takviye ederek korunmasını talep etti.

MKYK’da kurmayları Yalçın Akdoğan, Ömer Çelik, Faruk Çelik, Mehdi Eker, Nihat Zeybekçi, Mustafa Şentop, Süleyman Soylu ve Cemil Çiçek mutlaka yer almalıydı. Saray’daki danışmanları Bekir Bozdağ, Burhan Kuzu, Bülent Gedikli’yi de istiyordu. Eski Danışmanı Mücahit Aslan da MKYK’ya girmeliydi. Aileden bir gözü de MKYK’ya sokmalıydı. Damadı Berat Albayrak benzeri önerileri de oldu. MKYK’da görmeyi arzuladığı bir diğer önemli kurmayı da Davutoğlu’nun karşısına çıkarmakla tehdit ettiği Binali Yıldırım’dı...

Zaman zaman ters düştüğü Bülent Arınç, Ali Babacan’ın yanı sıra Beşir Atalay ve Mehmet Şimşek’e ise bir rezerv koymadı. Bu isimlerin yönetimde görev almayacağı belirtiliyor. Ancak beklenmedik bir gelişme oldu. Davutoğlu kendi listesinde direnmeyi seçti. İkilinin MKYK pazarlığı örtülü bir krize dönüştü. Saray, derhal Binalı Yıldırım kartını çekti. Delegelerden bine yakın imza toplandı. Teşkilatlara ve delegelere Saray’ın Yıldırım’ı desteklediği mesajı verildi.

***

Yıldırım, sıradan bir siyasetçi değildi. Erdoğan’ın sır küpleri arasında yer alan, AKP çelik çekirdeğinin tam göbeğindeki etkili aktörler arasındaydı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden bu yana Erdoğan’ın yanındaydı.

Saray nerede istedi ise orada çalıştı. İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmeleri Genel Müdürlüğü, AKP kuruculuğu, kesintisiz 12 yıl Ulaştırma Bakanlığı, Saray baş danışmanlığı bunlar arasındaydı. 17-25 Aralık sürecinde Erdoğan’a göğsünü siper etmesi de konumunu güçlendiren bir başka etkendi.

Her koşulda Saray’a sadakati ve vefasıyla biliniyordu. Erdoğan, AKP’nin başına Davutoğlu’nu getirdiğinde düzenlediği basın toplantısına tepkisini ortaya koymuş, kırgınlığını açık etmiş, bir süre suskun kalmıştı. Sonradan Erdoğan tarafından ikna edilerek Saray’a danışman yapılmıştı.

Davutoğlu -Yıldırım çekişmesi sonraki günlerde de sürdü. Yıldırım, başdanışman sıfatı ile Erdoğan başkanlığında Bakanlar Kurulu’nun toplanacağını ilk ilan eden isim olmuştu. Davutoğlu bunu yalanlamış ancak kısa süre sonra Erdoğan, Yıldırım’ın arkasında durup Bakanlar Kurulu’na 19 Ocak’ta başkanlık edeceğini açıklamıştı.

***

Saray’ın, “Yıldırım” hamlesi Davutoğlu cephesinde tam bir şok etkisi yarattı. Davutoğlu kurmayları ile bir araya geldi. Erdoğan umduğunu alamazsa Davutoğlu’nun karşısına Yıldırım’ı çıkarmakta kararlı görünüyordu. Başbakan ve ekibi durumun ciddiyetini gördüler. Saray’ın taleplerine karşı durmaları halinde genel başkanlığın gitmesi tehlikesi belirmişti. Başbakanlık konutundaki o zirveden geri adım kararı çıktı.

Davutoğlu, önceki gece Saray’a çıktı ve Erdoğan’ın yüzde 80’ini atadığı MKYK listesine istemeyerek de olsa “evet” demek zorunda kaldı. Her ne kadar MKYK’nın yüzde 60 Saray, yüzde 40 Davutoğlu dengesi ile harmanlandığı iddia edilse de Saray’ın güçlü biçimde ağırlığını koyduğu açıktı.

Saray’ın iki şart daha vardı. MYK’ya kendine “bağlı” partililer alınacak, milletvekili listelerinin yapılandırılmasına Yıldırım’ın da içinde olduğu bir Saray heyeti refakat edecekti. O listelerde de son noktayı Erdoğan koyacaktı. Davutoğlu itiraz edemedi, talepleri kabullendi.

***

Davutoğlu, Saray’ın verdiği listeyi bugün kongreye eksiksiz sunarsa genel başkanlığını seçim sonrasına kadar koruyabilecek. Sadık kalmaz, 7 Haziran’da yaptığı gibi listede radikal değişiklikler yoluna giderse karşısına Yıldırım’ın çıkması sürpriz olmayacak!

Erdoğan-Davutoğlu liste savaşları diplerdeki bir büyük kırılmayı su yüzüne çıkarttı. Davutoğlu da Saray’ın Yıldırım resti ile o koltukta uzun süre oturamayacağını anladı. Erdoğan ince ayarı ile danışmanı Yıldırım’ı potansiyel lider adaylığına yükselterek Davutoğlu’nun tepesine Demokles’in kılıcı gibi dikti. AKP’de cin şişeden çıktı, kılıçlar çekildi. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Davutoğlu, 7 Haziran seçimlerini kaybederek, AKP’yi iktidardan etti. Ancak koşullar onu orada tutmaya yetti. Saray “dere geçerken at değiştirmeyi” göze alamadı. Ta ki düne, kurduğu partinin kontrolünü kaybetme tehlikesinin belirdiğini anladığı ana kadar. Postmodern Saray müdahalesi ile durumu kurtardı.

Davutoğlu, bugün kongre sınavında terleyecek. Ama gerçek sınavı, 1 Kasım’da verecek. Seçimlerden benzer bir tablo ile çıkar, AKP’yi tek başına iktidara taşıyamazsa koltuğuna veda edeceğini anlamış olmalı.

Tek başına iktidar yeter mi? Saray, direnirse Davutoğlu’nu da harcayabileceğini son birkaç gün içinde ortaya koydu. Davutoğlu için bundan sonra garantili bir makam yok. Onun için AKP Genel Başkanlık koltuğu “iğneli fıçı”dır artık. 1 Kasım, Saray’ın Davutoğlu ile gideceği son seçim olabilir. En azından dün itibariyle bu olasılık hayli güçlenmiştir...

Yasaklı kongre!
AKP kongresini aralarında YURT’un da olduğu 20’ye yakın medya kuruluşu izleyemiyor. Çünkü yasaklılar! Sözcü, Cumhuriyet, Halk TV, Birgün, Aydınlık, Evrensel, Zaman, Taraf, Millet, Yeniçağ, Ortadoğu, Ulusal Kanal, Samanyolu, Kanaltürk, Cihan Haber Ajansı o kuruluşlardan bazıları.

Temel özellikleri, gerçeğin altını kalınca çizmek, iktidarın hatalarını yüzüne vurmak! Pembe haber vermedikleri için bir dönem kendisi de akreditasyon mağduru olan kadro tarafından cezalandırılıyorlar. Yasak girişimi AKP kongresi ile de sınırlı değil. Saray ve pek çok bakanlık da benzer yasaklar uyguluyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu, AKP’li bakanlar, parti yöneticileri bugün de benzerlerini duyacağımız demokrasi, hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü cümlelerini ağızlarından düşürmüyorlar. Ama kongrelerinde halkın haber alma hakkını hiçe sayarak neredeyse medyanın yarıya yakınına yasak koyabiliyorlar!

Farklı seslere kulak tıkayıp, yandaş, susturulmuş, sindirilmiş bir medya düzeni ile yürümeyi tercih ediyorlar!
Kim inanır sizin adalet duygunuza; hukuk, demokrasi ve özgürlük söyleminize!

NOT: Bir yılı aşkındır yoğun siyasi gündem nedeniyle izin yapma olanağı bulamadım. Değerli Yurt okurlarından kısa bir ara rica ediyorum. Bayram sonrasında görüşmek umuduyla...

Önceki ve Sonraki Yazılar