Seçimlere Giriş

Türkiye’nin büyük bir toplumsal hesaplaşmaya sürüklendiğini tespit ediyoruz. ABD’nin yardımıyla, eski koalisyon ortağı Pensilvanya Çetesi’nin komplo ve provokasyonlarıyla kendisini iktidar olarak örgütleyen gericilik, şimdi her yöntem ve aracı kullanarak o iktidarı korumaya çalışıyor. Zira muktedirler, iktidardan düştükleri an bütün hırsızlık ve cinayetlerin hesabının sorulacağını biliyor. O iktidara sıkı sıkıya sarılıyorlar.

Ne var ki, karşılarında büyük bir öfke ve isyan birikiyor...

***

İktidardaki gericilik, bana kalırsa, seçim sandığına gömülemez. Zaten o yüzden ‘toplumsal hesaplaşma’ tanımını kullanıyorum. Karşımızda kendi iç savaş kuvvetlerini örgütlemeye çalışan karşıdevrimci bir yapı olduğunu unutmayalım. Bu yapı sokakta yenilgiye uğratılmak zorundadır.

Yüzde 10 barajının olduğu seçimlerle, rezil bir Siyasi Partiler Kanunu’yla, milyonlarca liralık hazine yardımı alan partilere karşı eşitsiz rekabet koşullarıyla malul bir ülkede ‘demokratik’ bir dönüşüm mümkün değildir. Valilerin bile iktidar partisine çalıştığı bir ortamda seçimden insani bir çözüm çıkarılamaz.

Bu söylediklerimden, yaklaşmakta olan seçimleri önemsemediğim sonucu çıkmasın lütfen. Seçim hilelerini, oy tacirliğini ve oy hırsızlığını ‘seçim zaferi’ gibi pazarlayan, ‘milli irade’ demagojisiyle kendine toplumun belli kesimlerinde meşruiyet yaratmaya çalışan bir iktidarla muhatabız. Bu şarlatanlığa, bu kaynana zırıltısına son verilmelidir. İktidarın demagojik ‘milli irade’ yaygarası elinden alınmalıdır. Çıplak diktatörlük ile Türkiye’nin aydınlık geleceği açıkça karşı karşıya gelmelidir. Toplumsal hesaplaşma bu koşullarda gerçekleşmelidir.

***

Ne yazık ki seçimlere bir aklıselimle gidemiyoruz.

Aklıselim, CHP’nin seçime demokratik bir acil eylem planı çerçevesinde HDP ve Birleşik Haziran Hareketi ile ortak gitmesini emreder. İslami-faşizmi durdurmayı öngören ve demokratik bazı adımlarda anlaşan farklı partilerin sandık başında yapacakları bir günlük bir eylem birliğidir bu.

Lakin bu ihtimal çok uzak görünüyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, muhtemelen Amerika’da pişirilen ekmeği, yani Ekmeleddin Bey’i, Türkiye’de seçim masasına servis eden CHP önümüzdeki seçimlere de yüzü sağda girecek gibi görünüyor. Ortaya karışık adaylarla pozisyon tutmaya çalışacak bir CHP’den söz ediyorum. Pensilvanya Çetesi de tribünlerde bu pozisyona alkış tutuyor.

HDP ise CHP’yle bir seçim anlaşmasına hiç gönüllü değil. Sosyalist sola ise, bizzat Selahattin Demirtaş aracılığıyla, “İslami gericilikten değil antikapitalizmden bahsedelim hep beraber” diye sesleniyor.

Hadi İslami gericilik tartışmasını bir kenara bırakalım... Selahattin Demirtaş’tan sözünün arkasında durmasını bekliyorum. HDP’nin seçim programının ne kadar antikapitalist olacağını göreceğiz. Dengir Mir Mehmet Fırat’ın aday gösterileceğine kesin gözle bakılıyor ama onu da bekleyeceğiz. Eğer adaylığı kesinleşirse, bakalım Dengir’i antikapitalizmin neresinde tarif edecekler. Şimdilik önyargıya lüzum yok...

***


Anlayacağınız zorlu bir seçim süreciyle yüz yüzeyiz. Bu süreci anlamaya ve sorgulamaya devam edeceğiz. Sizlerin de katkılarını bekliyorum. Hep beraber tartışalım...

Önceki ve Sonraki Yazılar