Süleyman Karan

Süleyman Karan

'Sudan'laşmaktan önceki son çıkış!

Her şeye rağmen, Türkiye hala büyük ülke...

Bıçağın sırtında da olsa öyle...

Ülke kabaca dörde bölünmüş olmasına rağmen, ülkeyi yöneten siyasi heyet hatalar üstüne hata yapmasına rağmen böyle... Batmıyorsa, parçalanmıyorsa sebebi bu...

Ama artık şu da kesin ki, ‘harç bitti, yapı paydos’ sürecindeyiz. Gözü dönmüş bir iktidar hırsıyla, her türlü ‘kirli oyun’u yapan ve daha da kirlenmeye meraklı bir iktidar, ülkeyi uçuruma doğru tam gaz götürüyor.

Değersiz yalnızlık

Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana, bu kadar yalnız kalmış bir Türkiye hiç olmadı. Bunun sebebi, lümpen mezhepçi ve ırkçı komplo teorisyenlerinin uyduruğu gibi ‘üst akıl, emperyalizm, dünyanın beşi’ falan değil, bizzat bu milletin seçip iktidarı teslim ettiği bu ülkenin değerleriyle hiçbir alakası olmayan bu siyasi kadro...

Değer derken tabii ki, sözde geleneklere bağlı manipülatif, demagojik goygoydan, din bezirgânlığından söz etmiyorum. Onlar değer değil, değersizlik, zaten bu sebeple İhvan tarzı mezhepçi faşizmin başına lümpeni eklemek gerekiyor.
 
Çorap söküğü


Oluşturduğu çevresi, işadamından sokaktaki serserisine kadar aynı düzeysizlik ve kötülükle yüklenmiş, bir büyük ülkeyi bir kasabaya çevirme ‘yeteneği’ne sahip bir kitle bu...
Öyle yüzde 49’luk bir desteği olduğuna hiç bakmayın, aslında müthiş kırılgan, bu sebeple de her tür komployu yapabilecek denli tehlikeli bir mafyozi kitle bu...

Gelinen nokta, kokan, altı üste delik bir çorabın, sökülme süreci...

Yurtdışında ve yurtiçinde, çorap söküğü gibi tüm ‘kirli oyunlar’ın bir bir ortaya çıkacağı günler geldi çattı. Bundan sonrası, bu ülkenin halkları için tam da bıçağın sırtı bir sürecin başlangıcı... Zira çorap söküldükçe, iktidar daha da gözü kara olacak, çorap söküldükçe her türlü maceraperest, ülkeyi siyasi karmaşanın ve ekonomik krizin dibine çekebilecek her riski alabilecek bir ‘kadro’ var karşımızda...

Benzetme yapması bile utanç verici ama, bundan böyle koşullar, özellikle de uluslararası koşullar, Ömer el-Beşir’in Sudan’ı gibi bir ülke haline gelmemizi ihtimal dâhiline alıyor.

El-Beşir’in Sudanı

Hükümet üyelerinin yurtdışına çıkmalarının sorun olduğu, ülke içinde sürekli insanların öldüğü, tek çözümü şiddet olarak gören, kendine benzer birkaç müttefiki ya kalmış ya da kalmamış, tepetaklak giden bir ülke... Bunun sonucunda güneyinde başka bir devletin kurulduğu, batısında ine başka bir devletin ortaya çıkma ihtimalinin yüksek olduğu bir ülke... Bir zamanlar Afrika’nın en önemli ülkelerinden biri olan Sudan, artık kim kapsa onun elinde kalacak kadar zayıf, uluslararası toplumdan yalıtılmış bir haldeyse, bunun asıl müsebbibi birkaç yüz kişilik bir şer topluluğu...
İşte Türkiye’nin halkları, bugün böyle bir gidişe dur demekle yükümlü... Bir zamanlar ABD tarafından süslenip parlatılmış Sünni ılımlı İslam’ın son kalesinin her türlü zorbalığının sürdüğü bu ülke, sonuçta Afrika Boynuzu’nda değil, dünyanın kalbinde zira... Sorumluluğumuz sadece kendimize değil, tüm insanlığa...

Bugünden tezi yok, her yurtseverin ülkesine sahip çıkması gerek... Yoksa gerçekten yurtiçindeki ‘alt akıl’ ile yurtdışındaki ‘üst akıl’ bu ülkeyi bir lokmada yutacak! Tarihe böyle mi geçmek istersiniz, yoksa bu ülkenin değerlerine sahip çıkıp, Kurtuluş Savaşı’nın ruhuyla mı? İşte size iki seçenekli, hayati önemde bir soru...

Mesele milli mücadelenin de ötesinde bir şeref mücadelesi zira... 

Önceki ve Sonraki Yazılar