Sütte kriz derinleşiyor

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) genel başkanı Şemsi Bayraktar “Bu düzen değişmelidir. Tekelleşme olan ürünlerde üretici fiyatları düşerken, tüketici fiyatları düşmüyor” diyor. Çiftçinin eline geçen süt fiyatı 70 kuruşlara doğru düşme eğiliminde iken perakende fiyatlar düşmüyor. Talebin yetersiz olduğu söylenmesine rağmen arzın düşmediği de görülüyor. Bu nedenlerle TZOB Süt Konseyinden ayrılma kararı aldı. TZOB süt içme kampanyası başlatmış. Bütün ziraat odalarında konuklara süt ikram ediliyormuş. Hatta Albayrak çıktığı TV programlarında da süt içiyor. Güzel de bu çaba demir çelik fırınlarının içine birkaç kar topu atarak sıcaklığı düşürmeye benziyor.

Süt Konseyinde 3 bakanlık, 3 üniversite, 3 sanayici, 3 üretici temsilcisi vardı.
Üniversite’den gelenlerin sanayiden yana olacaklarını tahmin ediyorum. Artık sadece Türkiye’de değil adeta bütün dünyada sanayi üniversiteleri ele geçirdi. Çoğunlukla “duygusal nedenlerle”. Üniversite proje yapabilmek için sanayici fonlarına muhtaç hale geliyor. Üreticinin azınlıkta kalması çok normal. Bakanlık derseniz o da sanayiciyi daha çok koruyor. Örneğin şimdilerde Süt ve Et Kurumu düşen süt alım fiyatlarını desteklemek için süt alımı yapıp süt tozuna çevirmek kararı aldı. Bu süt tozları tekrar sanayiciye satılınca onların eline yeni bir silah geçmiş oluyor. Hâlbuki alınan sütler hemen sığınmacılara, yoksul halka dağıtılsa binlerce ton sütün yarattığı çekim gücü sanayicilerin fiyat empoze etme güçlerini kırabilirdi.

Liberalizme iman etmiş kişilere bakarsanız serbest piyasa her sorunu çözer.
Ortada serbest piyasa falan yok. Birkaç şirket bütün fiyatları belirliyor. Sistemin çalışma mantığı mümkün olan en yüksek kârı aramayı emrediyor. TZOB artık üreticinin ekonomide etken olması için bazı öneriler yapabilmeli. Onlar ise daha çok Süt ve Et Kurumu ve Toprak Mahsülleri Ofisinin alım yapmasını öneriyorlar. Ekolojik Kooperatifler kurarak ve bunların desteklenmesini isteyerek, tüketicilerle bağlar kurarak (örneğin ekolojik köylü pazarları, topluluk destekli gıda grupları gibi) bu oligopolü kırmak gibi düşüncelere henüz rastlamıyoruz. TZOB “bu düzen değişmelidir” diyor ama henüz bunun altını dolduracak öneriler yok

TZOB oligopollerin politikalarından bağımsız bir politika belirlemeli. Ancak odalar mali ve başka açılardan iktidara çok bağımlı. Örneğin tohumculuk kanunu çıkarken oda uzman ve önde gelenlerini çok aramıştık. Fakat bizlerle ilişki kurmaktan kaçtılar ve yasayı desteklediler. Bu yasa kesin çiftçi aleyhine idi.

Çiftçi bir yandan artan maliyetler, bir yandan da artmayan hatta düşen ürün fiyatları nedeni ile bir makas içinde eziliyor. Hatta büyük çiftçiler bile bu süreç içine girmekte. Yapılması gereken agro- ekolojik bir tarım sistemi ve ürünleri doğrudan tüketicilere ulaştırmayı hedefleyen bir pazarlama sistemini kurmak. Bu şekilde makasın iki ucunu açmış olacağız.



Önceki ve Sonraki Yazılar