Vergi kaçıranları ihbar edin, ikramiyeyi kapın!

Türkiye’de vergi denetmenleri, bir mükellefi vergi incelemesine almak için çok fazla gerekçeye sahiptir. Ama bakıldığı zaman incelemelerimizin büyük bir çoğunluğu ihbar üzerine yapılıyor.
Vergi kaçırdığı yahut vergi kanunlarına aykırı davrandığı için işten çıkardığı işçisi, problem yaşadığı komşusu, memnun edemediği müşterisi veya bunun gibi ilişki içinde olduğu kişilerce anında şikâyet edilen mükellefler, ciddi vergi kesintileri ve cezalarla karşı karşıya kalabiliyor.
Kanun koyucu işte buradan yola çıkarak, vergi kaçıranlar mükellefleri enselemek, ihbarda bulunmaktan imtina edenleri teşvik etmek adına enteresan bir düzenleme yapmak yoluna gitmiş.
Buna göre; bir mükellefin vergi kaçırdığını ihbar eden kişi, ikramiye almaya hak kazanıyor.
Üstelik bunu düzenleyen kanunun adı da oldukça havalı: Menkul ve Gayrimenkul Emval İle Bunların İntifa Haklarının ve Daimi Vergilerinin Mektumlarını Haber Verenlere Verilecek İkramiye Hakkında Kanun…
Bu kanun, vergi dairelerine ihbarda buluna kişilerin hangi şartlar altında ve hangi oranda ikramiye alacaklarını düzenliyor.
Ancak her ihbar ikramiyeyle mükâfatlandırılmıyor.
Buna göre, muhbirin ismini gizlememesi, iletişim bilgilerini içerir bir dilekçe ve dilekçedeki iddialarını destekler hukuki kanıtlar ile ihbarda bulunması gerekiyor.
“Filanca kişi vergi kaçırıyor.” gibi soyut ithamlar dikkate alınmadığı gibi işleme de konulmuyor.
Ayrıca muhbirin bildirdiği sebeplerden yola çıkılarak başlatılan inceleme sonunda başka yollarla vergi kaçırıldığı tespit edilirse, muhbirin verdiği bilgiler işe yaramadığı için yine ikramiye ödenmiyor.
İkramiye almaya hak kazanan muhbirlerin ödemelerinin üçte biri verginin tahakkukundan, üçte ikisi ise tahsilinden sonra ödeniyor.
Ayrıca eğer ihbar asılsız çıkarsa, ihbar edilen mükellef, inceleme aşamasında ism açıklanmayan muhbirin kimliğinin açıklanmasını talep edebiliyor. Böylece ilgili kişi hakkında, başta iftira suçu olmak üzere, çeşitli yaptırımların uygulanmasını isteme hakkı doğuyor.
Ancak ihbar doğru çıkarsa muhbirin kimliği asla açıklanmaz. Aksi durum, açıklayanlar adına suç teşkil eder.
Kanuni düzenleme böyle olmakla birlikte, muhbirlerin iddialarından yola çıkılarak yapılan incelemeler sonunda, komik gerekçelerle ikramiye ödemesinden kaçıldığını görüyoruz. Hak ettiği ikramiyesi ödenmeyen muhbirler, vergi mahkemelerinde dava açarak, ikramiyeleri yargı kararıyla tahsil edebilirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar