ELEKTRİK FİYATLARI ÜZERİNDEN ENFLASYON DEĞERLENDİRMESİ

Bu ülkede yaşayan hemen hemen herkesin üzerinde anlaştığı en büyük problem, şu anda enflasyon veya hayat pahalılığı. Öyle ki enflasyon sadece bizim değil tüm dünyanın problemi. Son 20-30 yıldır yüzde 3-4 arası enflasyonu görmüş gelişmiş ülkelerin vatandaşları yıllık yüzde 8-10 arası enflasyon oranından fazlasıyla şikayetçiler. Bizde neredeyse aylık yaşanan benzer düzeydeki yani ortalama aylık 6-8 enflasyon oranlarından nihayet son dönemde iktidarın en yetkili makamları da şikayetçi olmaya başladılar.  Doğaldır ki, bu durum sevindirici bir gelişme.

Yüksek enflasyonun varlığı konusunda genel bir kabul olsa da çözümleri noktasında farklı düşünceler var. Başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere ekonomi yönetimi enflasyonun düşürülmesi için “düşük faiz, yatırım artışı, cari fazla ve düşük enflasyon vb.” şeklindeki düşüncelerinde ısrar etmekte, başta ekonomistler olmak üzere muhalefet yetkilileri TCMB bağımsızlığına ve doğru para politikasına atıflar yapmaktalar. Doğru para politikasının ne olduğu, nasıl ve ne zaman uygulanacağı hususlarında farklı açıklamalarda yok değil. 

Ülkemizle birlikte tüm dünyanın yaşadığı yüksek enflasyonun nedenleri noktasında ortak kabul; pandemi ve sonrasında Ukrayna-Rusya savaşı ve benzeri nedenlerle başta enerji, tarımsal ürün ve diğer emtia fiyatlarında yaşanan olağandışı fiyat hareketleri olmak üzere lojistik ve hizmet sektöründeki sıkıntılar, kısıtlar.  Çözümlere gelince son dönemde tüm dünya Merkez Bankaları sıkı para politikası çerçevesinde faiz artışları yapmaktalar. Bu politikanın nihai amacı da toplam talebin düşürülerek fiyat artışlarını durdurabilmek. Bu türden yaklaşımlara karşı Sn. Cumhurbaşkanı son günlerde sıklıkla “faizleri artırarak arz kaynaklı enflasyonu önleyemezsiniz” şeklinde özetlenebilecek açıklamalar yapmakta. Evet, doğrudur, faizleri artırarak talebi kısabilirsiniz ancak yaşadığımız yüksek enflasyon çok büyük oranda arz kaynaklı maliyet enflasyonu. Bu noktada Sn. Cumhurbaşkanının açıklamaları doğru ve yerinde değerlendirmelerdir. 

Madalyonun bir de görünmeyen yönleri yok mu? Var, gelin birlikte arz kaynaklı maliyet enflasyonun nedenlerine ve nasıl olduğuna bakalım mı?

Maliyet enflasyonu kısaca üretimde girdi olarak kullanılan ham madde, enerji ve hizmet vb. fiyatlarının artması nedeniyle tüketilen nihai malların fiyatlarının sürekli bir biçimde artıyor olması halidir. Maliyet enflasyonu kendisine özellikle yurt içi üretici fiyat endeksinde (ÜFE) belli eder. Bu noktada bugün enerjide son bir yılda yaşananlara dikkat çekmek istiyorum.  Aşağıda bir tablo ve grafikle fiyat değişimleri gösterilmekte.

1.9.2021-1.9.2022 (SON BİR YIL İÇİNDE ELEKTRİK FİYATLARI DEĞİŞİMİ

 

1.9.2021

(Lira/kWh)

1.9.2022

(Lira / kWh)

DEĞİŞİM %

Sanayi

0,76

4,3

465

Ticarethane

(30Kwh/gün altı)

0,92

2,71

195

Ticarethane

(30 KWh gün üstü)

0,92

3,60

291

Mesken(8kwh altı)

0,69

1,54

123

Mesken(8kwh üst)

0,69

2,3

233

Tarımsal Sulama

0,81

2,94

262

 

1.9.2021-1.9.2022 (SON BİR YIL İÇİNDE ÜFE SEPETİ DEĞİŞİMİ

TÜİK’in Eylül başında yaptığı açıklamaya göre, Yİ-ÜFE (2003=100) 2022 yılı ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 143,75 artış göstermiş. ÜFE’de en yüksek artış elektrik ve gaz sektöründe yaşanmış, yüzde 348. ÜFE Sektörel Kapsamı; Madencilik, İmalat, Elektrik ve Gaz, Su Temini. ÜFE’de elektrik fiyatlarının payı, D- Elektrik, Gaz Dağıtımı ve Üretimi başlığı altında yüzde 9,31 oranında bir ağırlığa sahiptir. Her ne kadar enerji ÜFE’de görece düşük bir oranda yer alsa da başta imalat sanayi ve madencilik sektörlerine dolaylı etkileri nedeniyle yıllık ÜFE’de daha fazla bir ağırlığa sahip olduğu bilinmektedir. Diğer bir konuda, bu tablolardan anlaşılacağı üzere, TÜİK’in açıkladığı ÜFE ile TÜFE arasındaki 65 puanlık farkın nedeni özellikle sanayi elektrik ve doğalgazına yapılan yüksek oranda fiyat artışlarından kaynaklanmaktadır. 

Şimdi gelelim sanayi, hizmetler ve tarımsal sulama elektrik fiyatlarındaki değişime. Kamuoyunda genellikle mesken elektrik fiyatları üzerinden zam tartışması yaşanır ancak meskenden daha önemli olan sanayi, ticarethane ve tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatları maliyet enflasyonu açısından kritik bir öneme sahiptir, çünkü bu alanlarda yaşanan artışlar doğrudan imalat sanayiinde, üretim maliyetlerinde ve dolaylı olarak hizmetler sektöründe fiyatları yukarıya taşır.

Sanayinin kullandığı elektrik fiyatı bir yıl önce 1.9.2021 tarihinde kuruş ile ifade ediliyordu, 64 kuruş/Kwh enerji bedeli ve 12,9 kuruş dağıtım bedeli olmak üzere kilowatt saat başına toplam 76,4 kuruştu, bir yıl sonra 1.9.2022 tarihinde liraya döndü, kilowatt saat başına 4,06 liraya, dağıtım bedeli de 25 kuruşa yükseldi, toplamda sanayi elektrik fiyatı kilowatt saat başına 4,3 lira oldu. Bir yıldaki artışı hesaplamak gerçekten zor değil mi, yüzde 465.

Ticarethanelerin kullandığı elektrik fiyatı bir yıl önce yine kuruş ile ifade ediliyordu, 69 kuruş/Kwh enerji bedeli ve 23 kuruş dağıtım bedeli olmak üzere kilowatt saat başına toplam 92 kuruştu, bir yıl sonra 1.9.2022 tarihinde kilowatt saat başına kademeli olarak 30 Kwh/gün altına 2,7 liraya, üstüne ise 3,6 liraya çıktı. Bir yıldaki artış düşük kademede yüzde 195, üst kademede ise yüzde 291 olmuş. Bu fiyat artışlarının hizmet sektörüne fiyat geçişkenliğini siz hesaplayın. 

Şimdi geliyoruz, tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatlarına. Bir yıl önce 1.9.2021 tarihinde çiftçinin kullandığı elektrik fiyatı 82 kuruş iken şimdi 1.9.2022 de 2,9 liraya çıkmış, artış oranı yüzde 262. Bu tablo ve gelişmeler karşısında biz ne yapıyoruz, elektrik bedellerini ilgili ayda değil de hasat sonunda ödeyebilirsiniz diye çiftçiye müjde veriyoruz. Tarımda yaşanan fiyat artışlarının önemli bir nedeni de gayet açık değil mi?

Sevgili Dostlar;

Üretim maliyetlerinin artması başlıca şu nedenlere bağlıdır; üretim girdilerinin fiyatları artabilir, elektrik de olduğu gibi, ülke parası yabancı paralara karşı değer kaybeder, TL’nin dolara karşı değer kaybı gibi, işçilik ücretler düzeyi artar, bir yılda iki defa asgari ücret artışı yapmak zorunda kaldığımız gibi.

Şimdi sormak gerekiyor mu; sanayi ve ticarethane elektrik fiyatlarının bu kadar yüksek düzeyde, yüzde 100’leri fazlasıyla aşan bir oranda arttığı bir ülkede arz yönlü maliyet enflasyonu ve nihayetinde tüketici enflasyonu artmaz mı? Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, TÜFE’de yani TÜİK’in açıkladığı yüzde 80’lik enflasyon oranında sanayi ve ticarethane elektrik fiyatları yer almıyor, sadece meskenlerin elektrik fiyatları yer alıyor, o da yüzde 2,3 oranında, şimdi anlaşıldı değil mi, TÜFE neden düşük çıkıyor.

Bu vesileyle bana şunu sorabilirsiniz, ne yapalım, enerjiye dışa bağımlıyız, enerjide fiyat veri olarak önümüze geliyor. Gerçekten öyle mi dersiniz, o zaman haftaya elektrik fiyatları neden artmış ona bakalım ne kadar dışarıdan ne kadarı içeriden.  

 

Önceki ve Sonraki Yazılar