ELEKTRİK SEKTÖRÜNDE NELER YAPILMALI- YAPILABİLİR? -2-

Geçen hafta elektrik sektöründe neler yapılabilir, yapılmalı konusunda bazı önerilerde bulunmuştuk. Sektörün taraflarının çok yönlü ve karmaşık olması nedeniyle zorluklara dikkat çekmiş, atılacak adımların sektörün tüm taraflarıyla müzakereler halinde makulde buluşabilmek niyetiyle ve bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiğinden bahsetmiştik. Bu kapsamda Ulusal Su Yönetiminin yasal bir zemine oturtulması, DSİ’nin tekrar ETKB bünyesine alınması, kömür termik santrallerinin çevre ve ünite-bakım-rehabilitasyon yatırımlarının tamamlanması, yenilenebilir kaynaklardan üretimin teşvik mekanizmalarının yeniden belirlenip sisteme kazandırılması, ETKB’nin elektrik üretiminde planlama ve koordinasyon görevini yapmasının zaruretini anlatmıştık. Bugün elektrik fiyatlandırma sistemi, EPİAŞ ve EPDK önerilerini ele almak istiyoruz.  

ELEKTRİK FİYAT MEKANİZMASI: Kabul edelim ki, üretim maliyetleri ve dağıtım bedelleri düşmeden fiyatları ucuzlatma imkânı yoktur. Dağıtım bedellerini artıran en önemli unsur geçmiş yıllarda yapılan yüksek bedelli özelleştirmelerdir. Özellikle üretim özelleştirme bedelleri ve yerli bankalardan sağlanan dövizli krediler üreticiler üzerinde maliyet baskısı oluşturmakta,  tüketimin arttığı ve üretimin hidrolik kaynaklar üzerinden regüle edilemediği dönemlerde fiyatları yukarıya çekmekte, bu tür durumlarda arz güvenliği endişeleri de elimizi kolumuzu bağlamaktadır.

Açık yüreklilikle belirtelim; ülkemizde elektrik fiyatlarını sabit tutabilmenin ön şartı döviz kurlarında istikrarsa, dengelemenin tek şartı da EÜAŞ’ın hidrolik üretiminin durumudur. 

Elektrik tarifelerinde zaman içerisinde abone grupları arasında değişim imkânı var mı? Aşağıda 2021 sonu faturalanabilen abone sayısı ve tüketim miktarları yer almakta.

adsiz.png

Tüketici türüne göre; sanayi tüketimi yüzde 44 payla, 111,5 milyar kWh tüketim miktarı birinci sırada, ticarethane yüzde 24 payla 61,3 milyar kWh ikinci,  aynı şekilde mesken yüzde 24,  61,3 milyar kWh ve tarımsal sulama yüzde 4 ve 13,4 milyar kWh.

Abone sayısına göre yüzde 82 payla yaklaşık 39 milyon aboneyle mesken birinci sırada, yüzde 15 pay, 7,3 milyon aboneyle ticarethane ikinci, yüzde 1,5 payla 710 bin aboneyle tarımsal sulama üçüncü sırada gelmektedir. Sanayi abone sayısı ise 87 bin ve yüzde 0,5’ın altında. Aydınlatma bedelleri zaten Hazine’den karşılanmaktadır.

Özetle; mevcut tarife sistemi içinde en fazla tüketen yani tüketimin yüzde 70’ini gerçekleştiren sanayi ve ticarethane tarifeleri en yüksek fiyattan, daha az tüketen mesken ise oldukça düşük fiyattan işlem görmektedir. Sanayi mesken fiyatının neredeyse üç katı, ticarethane fiyatı ise mesken fiyatının iki katından işlem görmekte. Tarımsal sulama fiyatları bile mesken fiyatlarının iki katına yakındır

Halbuki sanayi üretim, ticarethane hizmet, mesken ise tüketim demektir. Gelişmiş ülkelerde sanayi fiyatları mesken tarifelerinden bazen yarı yarıya bazen de yüzde 30-40 daha düşüktür. Bu durumu halka anlatmak, topluma gerçeklerle yüzleşmeyi öğretmek zorundayız. Sanayi ve ticarethane elektrik fiyatlarının temel mallar, hizmetler ve işlenmiş gıda gibi ürünlere fiyat geçişkenliği nedeniyle nihai ürün fiyatları ve tüketici alışkanlıkları üzerinde etkileriyle çok daha fazla tüm ekonomi hayatımıza etkisinin olduğunu anlatmak zorundayız.  Diğer bir ifadeyle, önce politikacıları, sonra halkımızı ikna etmek zorundayız ki, sanayi ve ticarethane elektrik fiyatlarının yüksek olması tüm ürünlerin fiyatlarına yansımakta ve yüksek enflasyona neden olmaktadır. 2021-2022 dönemi bunu bir kez daha gördük, halen de yaşıyoruz.   

Akla şu gelebilir, fakir ve yoksul kesimler ne olacak? Bunun çözümü bağışlayın ama olağan dışı çapraz sübvansiyon değildir. Çözüm şu olabilir; ülkemizde desteğe ihtiyaç duyan yoksul-fakir halk kesimlerine yönelik mekanizmalar oluşturularak ödeneğini Hazine bütçesinde açıkça göstermeli, siyasi saiklerle ve oy alma kaygısıyla mesken desteği için çapraz sübvansiyon yaparak sanayi ve ticarethane abonelerine 2-3 katı fiyattan elektrik satarak meseleyi çözemeyiz. Bugün bu yöntemle, yani aşırı çapraz sübvansiyonla fakir ve yoksul kesimler her gün aldıkları her üründe, her hizmette bedelini ödüyorlar. Bir kez daha belirtelim, sanayi ve ticaret üretimdir, hizmettir, konut elektriği tüketimdir. Halkı fakiriyle zenginiyle aldatmaya son verelim, kendimizi kandırmayalım, doğruları açıkça ifade edelim.

Kademeli bir şekilde sanayi ve ticarethane fiyatlarını düşürerek ve/veya konut fiyatlarını sabit veya artırarak doğruları yapmak durumundayız. 2003-2006 arasında bu tür düzenlemeleri yapmış, sanayi elektrik tarifelerini konut fiyatlarının altına çekmiştik. Şahsen, ilgili dönemde enflasyon oranlarının düşmesinde elektrik tarife yapısında bu tür uygulamalarının katkısı olduğu kanaatindeyim. Yanlış anlaşılmaması için bir kez daha gerçekleri söylemek durumundayım, 2003-2007 döneminde enflasyonda sağlanan başarının en önemli unsuru dönemin Hazine ve TCMB teknisyenlerinin hazırladığı ve IMF yetkililerine kabul ettirdiği Sn. K. Derviş’in Güçlü Ekonomi Programı, 2003 sonrasında sağlanan siyasi istikrar ve AB sürecidir. Yoksa enerji fiyatlarında yapılanlar enflasyonda başarı için yardımcı destek mahiyetindedir.  

Elektik tarife yapısında diğer bir değişiklik, meskende tek tarife yerine çoklu tarife yapısına geçiş görüşülmelidir, örneğin hafta sonu konutlar için cazip hale getirilebilir, hafta sonu elektrik tarifesi gece tarifesine dönüştürülebilir, puant saat 17-22 saatleri yerine 16-21 arasına indirilebilir. Bu sayede mesken abonelerine destek sağlanmış olur, aylık tüketim ilk kademe fiyattan karşılanabilir. Ayrıca, puant saatlerde üretim-tüketim ve frekans sistem dengesinde rahatlama sağlanabilir. Dağıtım firmalarının yapacağı sayaç değişimi çok da zor değildir, sistem hemen hemen hazırdır.

EPİAŞ ve EPDK DÜZENLEMELERİ: EPİAŞ ve EPDK, tüm piyasa katılımcılarına, üretici, tedarikçi, dağıtıcı ve tüketici eşit, taraflar arasında ayrım gözetmeksizin çalıştırılması gereken bağımsız kuruluşlar olarak kurulmuştur. Zaman zaman siyasi ve özel nedenlerle kaynak bazında fiyatlara üst limitler koyarak piyasa düzenleme, işletme ve denetleme yapılmamalıdır. Maalesef son dönemlerde EPİAŞ, EPDK tarafından müdahalelerle yönlendirilmekte ve yönetilmektedir.  2019 yılında EÜAŞ’ıın HES’lerine, 2020-2021 dönemi kamunun doğalgaz, 2021 Mayıs ayı YEK ve 2022 yılında yerli kömür fiyatlarına üst limitler koyarak piyasayı bozucu etki yapılmamalıdır. Örneğin, 2016-2021 arası yerli kömür santralleri EÜAŞ alımlarıyla teşvik edilirken 2022 yılıyla birlikte teşvik sonlandırılmış, yerli kömür santrallerine tavan fiyat getirilmiştir.

Gün öncesi, Gün İçi piyasa mekanizması EPİAŞ tarafından, DGP piyasası TEİAŞ tarafından profesyonel uzmanlık çerçevesinde işletilmeli, ETKB, EPDK ve nihayet TBMM Enerji Komisyonunca denetimi yapılmalıdır.  

Bu kuruluşların yönetim yapısında, ilk yıllar yani Sn. K. Derviş’in programında sadece devlet yetkilileri değil özel sektör, tüketici, üretici temsilci bulunduruluyordu, şimdilerde ise özel sektörü temsilen maalesef yine siyasetin atadığı kişiler bulunuyor.

Nihayet, Enerji Bakanlığı Kuruluşları, BOTAŞ, TKİ, EÜAŞ zarar ettirilmemeli, üretim kaynakları arasında aşırı düzeyde çapraz sübvansiyon uygulamasına son verilmelidir. BOTAŞ, konuta sübvansiyon yapmak için sanayi ve elektrik sektörüne aşırı yüksek fiyattan gaz vermekten vazgeçmelidir, aynı şekilde yerli kömür alım satımında EÜAŞ zarar ettirilmemelidir.

Elbette elektrik sektöründe yapılabilecek, yapılması gereken başka uygulamalarda var.  Köşe yazısı çerçevesinde bunlarla yetinerek

  • SON SÖZ, ARTIK, DOĞRULARIN TERCİHİ GEREKİRKEN ARTIK TERCİHLERİMİZ DOĞRU KABUL EDİLMEMELİDİR.
  •  ENFLASYONLA MÜCADELE İÇİN;  DOĞRU PARA POLİTİKASI YANINDA TARIMDA ÜRETİM ARTIŞI, ENERJİDE İSE DOĞRULARLA YÖNETİLEN BİR PİYASA GEREKMEKTEDİR.

Önceki ve Sonraki Yazılar