Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Din Kardeşlerim!..

Yarın bayram.
Ben de bayramın ruhuna uygun bir yazı yazayım dedim.
Arapçada ‘kurban’ sözcüğü, bayramla ilgili olarak dinsel bir anlam kazanır. Yani; Allah için kurban kesmek ya da vermek… Sözcük ise çok yerde kullanılır. Örneğin: terör kurbanı olmak. Örneğin: vatanı için kendini kurban etmek. Örneğin: dostluğun kurbanı olmak...
Yani, bu ve benzeri konularla ilgili tartışmalar, Arapçanın dil zenginliğinden kaynaklanıyor.
İşte size bir örnek daha...
Kuran-ı Kerim’in Tin Suresi.
Farklı meallerde, Türkçe olarak farklı bir şekilde yazılmış. Bu da doğal. Çünkü Kuran-ı Kerim’in Türkçe ya da başka bir dilde tercümesini ya da mealini vermek neredeyse imkansız. Bunun da nedeni, Arapçanın zenginliği ve Kuran’ın bu zenginliğe uygun olarak, çok derin bir şekilde gelmesidir. Yani Kuran, aynı zamanda Arapça olarak bir dil mucizesidir. Çünkü Araplar o çağda yani Cahiliye denilen dönemde  dilleri ile övünürlerdi. O dönemin şiiri olağanüstü bir zenginlik idi.
Dönelim Tin Suresine...
Surenin ilk üç ayetinin Arapça okunuşu şöyle:
“Eltini velzeytuni ve turi senin ve heza elbeledül emin”
Meali ise:
1- “İncire, zeytine,
2- Sina Dağı’na,
3- Ve şu emin beldeye yemin ederim ki’’
Bu surenin üç ayeti ile ilgili olarak, Arapçada neredeyse kitaplar yazılmıştır. Ama özet olarak buradaki İncir Şam’ı, zeytin Filistin’i, Sina Dağı Mısır’ı ve emin belde de Mekke’yi işaret etmektedir.
Yani, Kuran-ı Kerim bir anlamda Mekke, Filistin, Şam yani Suriye ve Mısır’ı kutsamıştır. Yahudilerle ilgili Bakara Suresi’nin 102. ayetinde ise Babil’den söz etmiştir. Yani Irak’tan.
Peki bunları neden anlatıyorum?
Doğal olarak politikaya bağlamak için...
1947’de BM Filistin toprağının yarısını alarak Yahudilere bir devlet olarak verince, Ben Gurion ilk başkan olmuştu. O da daha sonraki yıllarda bakın ne demişti:
‘’İsrail’in gücü, nükleer bombaya sahip olmakla değil; Irak, Suriye ve Mısır’ın yerle bir edilmesi ile sağlanır‘.
Peki, Siyonist ideolojiye inanan Yahudiler neye inanır; ‘’Nil’den Fırat’a kadar uzanacak Büyük İsrail Devleti’ne”...
Nil Mısır’ın ortasından geçer. Tıpkı, Fırat’ın Irak’ın ortasından geçtiği gibi. Yani Yahudilere göre, Büyük İsrail Devleti Mısır’ın yarısı ile Irak’ın yarısı arasında kalacak toprakları kapsayacaktır. İçinde Ürdün, Suriye, Lübnan ve Anadolu’nun bir kısmı...
Çünkü Firvan’lar, Musa’yı Mısır’dan; Kral Nebukadnezar Yakup’u, yani Yesrail’i, Babil’den yani Irak’tan kovmuşlardı. Bunların neden ve nasıl olduğunu Kuran-ı Kerim, Tevrat ve İncil en ince detayları ile anlatır. Allah Musa’ya, Sina’dan geçerken Tin Suresi’nde adı geçen Tur Dağı’nda seslenmiş. İbrahim Peygamber ise Irak’ın güneyinde, şimdiki adı Nasiriye olan Ur şehrinde doğmuş ve oradan Harran’a geçerek Şam üzerinden Filistin’e gitmişti. Rahip Hamira, daha 13 yaşındayken Muhammed’i Şam’da gördüğünde, peygamber olacağını söylemişti. Ticaret için Şam’a sık sık giden Muhammed, peygamber olduktan sonra Şam ile ilgili çok şey söylemişti. Ama bunların en önemlisi şudur: ‘Her tarafta İslam perişan edilse bile, bu din İslam’ın direği olan Şam’da ayakta kalacaktır’.
Amerikan işgali ile Irak yıkıldı, şimdi sıra Suriye’de... Sonrasında Mısır olacak...
Çok derin konular…
Ben Gurion boşuna üç ülkeyi işaret etmedi.
Ben Gurion’un hizmetinde olan herkese kolay gelsin!
Özellikle, her şeyi Allah adına yaptıklarını söyleyenlere…
Biraz Kuran okusunlar.
Ama palavradan değil; içten, samimi ve huşu içinde!
Ama ne yazık ki, onlarda bunların hiç biri yok!..
Var diyenler; Irak, Suriye ve Mısır’a iyi baksın ve kendini İsrail’in ideallerine KURBAN etsin.

***

Onurlu ve mutlu bir coğrafya dileği ile herkesin bayramını  kutluyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar