Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Olay çok ciddi

Geçen cuma BM Güvenlik Konseyi 2170 sayılı kararı oy birliği ile kabul etti. Karara göre Konsey herkesi ' Suriye ve Irak'ta savaşan terör örgütleri IŞİD, Nusra ve türevlerine karşı her alanda savaşmaya çağırıyor' ve 'Bu örgütlere destek veren, yardım eden, eleman sağlayan ve elemanların geçişine  göz yuman ülkelere yaptırım uygulanacağını' söylüyor.

BM kararının kriterine uyan tek ülke var o da Türkiye.

Suriye'de olayların başladığı ilk günden itibaren hatta olaylar başlamadan önce Türkiye, Suriye olayında direkt taraf olmuştu. Türkiye o ülkede kurulan ve Esad yönetimine karşı ayaklanan tüm örgütlere yardım edip her alanda destek verdi. Bu örgütlerin başında Nusra ve Kaide'nin Irak kolu olan Irak İslam Deveti ( IİD) geliyordu. IİD dünyanın dört bir yanından Türkiye'ye gelip Suriye'ye giren binlerce savaşçının katılımı ile IŞİD adını aldı.

Yani IŞİD'i IŞİD yapan AKP yönetiminde Türkiye'dir.

Bununla ilgili olarak Batı başkentlerinde ve dünya medyasında sınırsız bilgi ve belge var.

Peki ABD'nin IŞİD'i bombaladığı ve BM Güvenlik Konseyi'nin IŞİD karşıtı önemli bir karar aldığı bir sırada Başbakan Davutoğlu  yönetiminde Türkiye ne yapacak?

Türkiye ya ABD ve BM Güvenlik Konseyi'ni umursamayarak tüm dünyaya kafa tutacak ya da hafıza kaybına uğrayarak son üç yılda yaptığı her şeyi unutup Başkan Obama'nın talimatlarına uyacak ve yoluna devam edecektir.

Birinci yol seçilirse Türkiye bölgede ne idüğü belirsiz bir ülke olan Katar ile birlikte çok tehlikeli sorunlar ile karşılaşacak. Çünkü Batı Katar'ı IŞİD'i desteklemekle suçlamaya başladı bile.

Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn ise bu ülkeye karşı sert bir politika izlemeye hazırlanıyor.

Peki Davutoğlu ikinci yolu seçerse ne olur?

Türkiye dış politikada normalleşme sürecini başlatabilir.

Tıpkı geçen hafta Irak'ta yaptığı gibi.

Musul'un IŞİD, Saddamcılar ve Tarık Haşimi'ye bağlı Sünni aşiretler tarafından işgal edilmesi sürecinde etkin rolünden söz edilen Türkiye ABD'nin Irak Ordusu, PKK ve peşmergeler ile birlikte IŞİD'i Musul ve çevresinden kovma planına sesini çıkaramıyor.

Türkiye ABD'nin İran ve Suudi Arabistan ile birlikte Irak'ı yeniden toparlama ve başta Lübnan ve Suriye olmak üzere tüm bölgeyi dizayn etme projesine karşı çıkamıyor. ABD IŞİD konusunda el altından Suriye ile görüşüyor.

Türkiye, ABD destekli Mısır'ın Gazze konusundaki baş rol oynamasına müdahale edemiyor.

Etmesi ya da edebilmesi de olası değil.

Türkiye artık bu konuda olduğu gibi, bölgenin tüm konularında devre dışı.

Devre dışı olması da gayet normal.

Çünkü son 3-4 yıl içinde ne yaptı ise yanlış yaptı.

Yanlış yaptığı için de bugün ne bölgede ne de dünyada dostu kaldı.

Örneğin Almanya ile olan dinleme krizi .

Meğer 5 yıldır Türkiye'yi dinliyorlar.

Amerikalılar onları onlar da Türkiye'yi dinliyor.

Nasıl olsa herkes müttefik.

Samimiyeti geliştirmek için meğer herkes herkesi dinliyor.

Tipik bir BBG evi hikayesi.


Steinmeier Suriye'ye karşı savaşta Davutoğlu'nun en iyi arkadaşı idi. Hep buluşup telefonlaşıyorlardı. Suriye'yi yıkmak ve IŞİD, Nusra ve ÖSO'ya her türlü destek sağlamak için el ele vermişlerdi. Belki de Steinmeier Davutoğlu ile yaptığı tüm gizli ve tehlikeli görüşmeleri kaydetmiştir. Canı sıkılırsa BM Güvenlik Konseyi'ne bile verebilir. Bu görüşmelerde neler neler konuşulmuştur.

Örneğin Davutoğlu'nun ofisinden sızdırılan Suriye'yi vurma planı ile ilgili konuşmalar.

Erdoğan'a göre bunu yapanlar kendisini, Cumhurbaşkanı Gül'ü ve Genelkurmay Başkanı Özel'i de dinlemişler.

Yandaş medyaya göre bu işin arkasında ABD, İsrail, İngiltere, Almanya, Fransa ve diğerleri var.

Yani Türkiye'nin müttefikleri.

Türkiye'yi savunmak için K.Maraş, G.Antep ve Adana'ya Patriotlarını yerleştiren müttefikler.

ABD, Almanya, Hollanda.

Peki ya Kürecik'teki radar.

Onu da hep beraber NATO adına İsrail için yerleştirdiler.

Başta İran olmak üzere tüm bölge ülkelerini gözletleyip dinleyen bu radarlar Türkiye'yi de dinlerse kimin ruhu duyacak?

İncirlik ve Kıbrıs'taki İngiliz üslerinin de hakkını yemiyelim.

Tepemizde dolaşan casus uyduları ise işin en eğlenceli tarafı.

Sonra da birileri IŞİD'in nasıl bu hale geldiğine şaşırıyor.

Ya da şaşırır numarası yapıyor.

Bu rol paylaşımına kızan IŞİD hergün insanların kafasını kesiyor ve görüntülerini sosyal medyada paylaşıyor. Tıpkı Amerikalı gazeteci Foley'nin görüntüsünde olduğu gibi.

Yani IŞİD ' Ben ciddiyim' diyor.

Bilgiler de bunu kanıtlıyor. Amerikalılara göre IŞİD'in 50 bin militanı var. Musul işgalinden sonra heyecanlanan 6 bin yabancı uyruklu radikal İslamcı militan IŞİD'e katıldı. Suudi Arabistan'da yapılan gizli bir araştırmada gençlerin en az % 60 IŞİD'e katılmak istediğini söylemiş. Diğer Arap ve Müslüman ülkelerde bu oran kaçtır bilinmez ama ortada çok ciddi bir sorun var .

Sorun milyarlarca doları olan IŞİD'in silahlı gücü değil.

Sorun IŞİD gibi düşünen ruh hastalarının giderek çoğalmasıdır.

Bunun nedenlerini pazartesi ve salı yazılarımda özetlemiştim.

Hep söylüyorum : Bu coğrafyada birtakım genetik alışkanlık, çelişki ve sorunlar var.

Bir gün gelir IŞİD lideri Halife Bağdadi'yi Osmanlı'nın başkenti İstanbul'da görürseniz hiç şaşırmayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar