Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

'Sallanan Salı'

Bazıları gibi saplantılarım yok ama yine de 13 sayısından ve Salı gününden hoşlanmam. Onun için, Salı günü başlayan 2013'ten hiç hoşlanmamıştım. Haklıydım da. Çünkü 2013'te başta sağlık olmak üzere, kendim ve yakın çevremle ilgili birçok kötü olay yaşadım. 2013'ün son günlerinde aldığım son haber; Şam'a yakın Dir Atiya'da öğretmen olarak çalışan yeğenimin kaymakam olan kocasının Nusra'cıların saldırısında öldürüldüğü haberi oldu. Müthiş yurtsever ve tertemiz dindar bir gençti. Kaide, Nusra, ÖSO ve benzeri silahlı grupların ruh hastalarının şimdiye kadar öldürdüğü Suriyeli asker, güvenlik görevlisi ve devlet çalışanlarının sayısı 40 binden fazla. Hepsinin de annesi, babası, çocukları var. Kocası öldürülen yeğenim gibi. 30 yaşında ve şimdi babasız üç çocuğu var. Önceki gece insanlar yılbaşını kutlarken onu aradım ve uzunca sohbet ettik. Moral vereyim derken, o bana Türkiye'de yaşanan yolsuzlukların detaylarını sorup durdu ve sonunda dayanamadı "Kocamı ve binlerce arkadaşının bedduasıyla Erdoğan'ın başına daha çok şeyler gelir inşallah" dedi ve ağlamaya başladı.
Yeğenim Erdoğan'ı çok severdi.
Tıpkı Suriye halkının tümü gibi...
Hepsi 2013 yılında çok acı çekti.
Hiçbiri önceki gece yılbaşını kutlayamadı.
Suriyeli 3 milyon Hıristiyan dahil.
Çünkü katil çetelerin ruh hastaları onları da hedef almıştı. Kiliseleri yağmaladılar, yaktılar ya da işkencehanelere çevirdiler.
Her şeyi, Suriye'ye getirmek istedikleri ‘demokrasi ve özgürlük’ (!) için yaptılar.
Yaptıklarının görüntülerini YouTube'ta paylaşıp övündüler.
Dün bu görüntülerden birine rastladım:
Bir grup Kaide'ci, kestikleri üç insanın kafaları ile topla oynar gibi eğleniyordu...
Boşuna söylemiyorum, adamlar ruh hastası diye...
Yoksa, on binlerce katil 80 kadar ülkeden gelerek Suriye'de neden savaşsın?
Dünya tarihinde bunun başka bir örneği yok.
Bu kadar katil ve ruh hastası Taliban zamanında Afganistan'da bile toplanmamıştı.
Bakalım bunlardan nasıl kurtulacağız?
Ben 2014'ten umutluyum.
Çünkü 14 benim uğurlu sayım.
Umarım Suriye halkına da uğurlu gelir.
Üstelik, 2014 ‘Çarşamba’ ile başladı ve ‘Çarşamba’ ile bitecek!..
Çarşambayı severim.
Arapça'da  Çarşamba ‘arbaa’ demek. Arbaa ise ‘4’ demektir.
Böylece; 'arbaa'lı yıl 'arbaa' günü başlıyor ve 'arbaa' günü son buluyor.
Umarım ve dilerim, bu tesadüfler beraberinde Suriye ve tüm coğrafya halkaları için iyi haberler taşır. En iyi haber ise, elbette savaşların durması...
Anlatması kolay değil; insanlar çok ama çok acı çekti, hala da çekiyor.
Dört milyon Suriyeli evlerinin ve ülkelerinin dışında yaşıyor. Tabii ona yaşamak denirse.
Olağanüstü bir durum olmazsa, 22 Ocak'ta Cenevre'de toplanacak Suriye Konferansı bu soruna çözüm bulma yollarını araştıracak.
‘2 çarpı 2’ ya da ‘2 artı 2’ eder dört, yani ‘arbaa’... Yani; Çarşamba ve 2014...
Abartıyorum ama barış için, bırakın bunlara inanalım...
Barışın pratikte iki temel koşulu var: Çatışmalar hemen durmalı ve dünyanın dört bir yanından gelerek Suriye'ye girip savaşan on binlerce ruh hastası derhal geldikleri ülkelere dönmeli.
Hem de, girdikleri sınırdan.
Yani Türkiye'den.
Hem de, 2014 bitmeden.

Önceki ve Sonraki Yazılar