Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Şiddet, tehdit, yalan, dolan

Sistematik yapıldığında FAŞİZM düzeninin en belirgin unsurlarıdır.

İkiz kardeşi de demagoji, laf cambazlığı ve tek yönlü propagandadır.

Hadi, bazı mafya bozuntularının siyasi görünerek yaptıkları şiddet, tehdit, çakma kabadayılığına alışkınız.

Ancak bu,  siyasetçi ve gazeteci ağızlarına hiç yakışmaz!

Onlar yapınca siyasi sonuçları pek ağır olur.

Evet Başdestekçisi Devlet Bahçeli, parti içi muhalefet liderlerinden Sinan Oğan’a yapılan çirkin saldırı için , “…ülkücü hiç bir şeyi yarı bırakmaz” ,diyerek ne demek istedi?

Bu şiddet içeren bir tehdit veya hatta teşvik olarak görülmez mi?

Ülkeyi yandan yöneten veya yönetimde bir şekilde söz sahibi olan veya olmaya çalışan Devlet Bahçeli bu sözleriyle en azından cesaret vermiş olmaz mı?

Nitekim bazı sözde mafya bozuntusu kabadayı müsveddeleri bir gün sonra Mersin Silifke de durum ve söylenenlerden vazife çıkardı:

MHP doğal liderlerinden milletvekilleri Prof. Dr. Ümit Özdağ ve Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’na düzenledikleri bir toplantıda saldırı cüretkârlığında bulunabildiler.

Prof. Ümit Özdağ, “akacak her damla kandan o sorumludur” diyerek Devlet Bahçeli ’ye işaret etmektedir.

Benden sonrası tufan, bana yar olmadı madem… , yakar, yıkar giderim mantığı ancak ilkellik olabilir.

DAYANIN MERAL AKŞENER, ÜMİT ÖZDAĞ, SİNAN OĞAN VE DİĞER CESUR YÜREKLER…

Bu gidiş, iyi bir şey değildir.

Bu kötü gidişe hep birlikte 16 Nisan’da DUR diyeceğiz.

Önemli olan şiddet olmasın, kan dökülmesin!

Herkes özgürce düşünebilsin, konuşabilsin ve özgür iradesini kullanabilsin.

Gerisi hallolur gider.

Tarafsız, bağımsız ve herkesi kucaklayan bir Cumhurbaşkanının bu günler için gerekli olduğunu görmüyor musunuz?

Hiç kimsenin şiddeti kollaması kabul edilemez. Hele siyasi sorumluluk taşıyan kişiler tarafından bu hiç yapılamaz.

Şiddet ve baskılar her kesimde ve sokakta.

Çarşamba günü Bilgi üniversitesinde Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlayan genç öğrenci kadınlara eli sopalı, bıçaklı terörist sokak canileri saldırdılar.

Pekâlâ, o karanlık maşalar kimden talimat aldılar veya en azından siyaseten cesaret buldular?

16 Nisan referandumunda HAYIR çıkarsa referandumun en kaybeden üç kişiden birisi şüphesiz Devlet Bahçeli olacaktır.

Bu durumda 17 Nisanda, iktidarın desteğiyle elinde tutabildiği koltuğa gidip rahat ve vicdanı huzurlu bir şekilde oturabilmesi mümkün mü?

Kesinlikle HAYIR!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar