Rakip konumunda ama sağduyulu insanlar bile ona merhamet ile bakıyor. Ne kadar zengin olursa olsun; birinin bir futbol kulübüne direkt ve dolaylı toplamda 100 milyon dolar hibe etmesi ve şu an “bu” durumda olması içleri sızlatıyor.

        Evet, sayın Ali Koç şu an “bu” durumda. “Koç Ailesinin illallah çektiği biri, ondan uzak kalmak için para dağıtmasına göz yumuyorlar” türü dedikodulara, “Fenerbahçe’yi kurtarırsa sıra Türkiye’ye gelecek; Reis için tehlike; o halde vurun abalıya” diyen maşaların çıldırtıcı iftiralarına katlanmak bir yana vizyon sahibi Fenerbahçe “düşü” maalesef iflas noktasında...

        Comolli’nin sahip olduğu ilişki gücü, network ağı dışında vizyonsuz biri olduğunu anlamamak; hatta kimsenin “bir başına” hatasızlığa yakın olamayacağını bilmek, Ali Koç’un vizyon söylemlerine atfettiğimiz en büyük “umut” idi. 

        Hep bahsettiğim üzere yönetim kurulu dışında bir futbol aklı kurulu kursaydı, bugün neler olabilirdi? Ne kadar parlasa da Hollanda ekolünden birine bu ligde şans tanımazdı o kurul. Jürgen Klopp yardımcısı Buvac’ı getirirdi de onu getirmezdi... İlk sezon yine de şampiyon olunamazdı ama ders alınırdı; Fatih Terim networkü ile daha profesyonel ve belki yargı tehdidi ile mücadele edilirdi...

        Evet, futbol aklı kurulu da taraftara boyun eğip son ama son kez yerli hoca olarak Ersun Yanal hatasına imza atabilirdi. Lâkin 45 dakikalık stoper Serdar’ın, sorunlu Tolgay’ın, ne kadar Fenerli olsa da sürekli yer tutma hatası yapan aşırı yerli Puyol’un alınmasına izin vermezdi. Comolli ya da kulübe çöreklenen menajer tayfasının Frey gibi önerileri alt scout ekibinin raporuyla, “Alman ikinci ligi topçusu” nitelemesi ile reddolunurdu.

        Bu sezon başında birkaç Kante misali Fransa keşfinden tutun da yerli oyuncu planlamasına dek birçok güzel iş yapılabilirdi. Yeterki kulübün “futbol aklı” yalnızca birkaç kişiye emanet edilmesindi... Futbol yorumcu ve yazarlarından, göbekli Müjdat dışı çaplı eski topçulardan (Alex, Van Hooijdonk) isimler olurdu futbol ve scout kurullarında.

        Valla ütopya değil yazdıklarım... Bir Ali Koç’un okumasına bakar... Hadi elden ele..:)