Gıda ithalatı, fiyat artışları ve seçimler

Yerel yönetim seçimleri yaklaşıyor. Buğday başta olmak üzere pirinç, mısır, soğan, salça vb. ithalatı gümrük vergileri sıfırlanarak kolaylaştırılıyor. Tüketicinin ödediği fiyatlar artsın istenmiyor. Çarşamba günü (16.1.2019) Resmi Gazetede yayınlanan iki Cumhurbaşkanlığı kararı (649 ve 650 nolu) ile buğday, arpa, mısır, pirinç, kuru baklagil ve domates konservesi ithalatına sıfır vergi getirildi. Toprak Mahsulleri Ofisi 1 milyon ton buğday ve mahlût, 700 bin ton arpa, 700 bin ton mısır, 100 bin ton pirinç, 100 bin ton kuru baklagiller ithal edecek. Salça üreticilerine verilen yetki ile 250 bin ton domates konservesi sıfır gümrükle ithal edilecek. Salı günü (15.1.2019) Resmi Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile (No: 607) ise kuru soğanda 28 Şubata kadar gümrük vergileri sıfırlandı.

İktidar seçimde başarılı olmak istiyor. İyi ama bunun çiftçiye etkileri ne olacak ve bu fiyat artışı sınırlandırmaları sürdürülebilir olacak mı?

Tarım ve Ormancılık Bakanlığı tarım ürünleri ile ilgili günde yüz bin veri topluyor. Bütün il ve ilçelerde üreticiler, aracılar, hâller, pazarlar ve marketlerden birçok tarım ürünü ile ilgili fiyatlar toplanıyor. Bakanlıkta dev gibi veri her gün toplanmaya devam ediyor. Enflasyonda tarım ürünlerinin önemli bir yer tuttuğu epeydir fark edildi. Şüphesiz bu hem toplumda hem de yönetenlerde büyük bir endişe yaratıyor. Bu büyük veri (big data)  kullanılarak ülkenin tarım ürünleri fiyatları açısından adeta nabzı tutulabildiği ileri sürülüyor. Sorun verilerde mi yoksa bu verilerle yapılmasına izin verilen önlemlerin kısıtlılığında mı? Buna bir bakalım.  

2014 yılında “Gıda ve Tarım Ürün Piyasalarını İzleme ve Değerlendirme Komitesi” kuruldu. Bugün Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yönetiliyor. Kısaca TÜFİS denilen “Tarım Ürünleri Fiyat İzleme Sisteminin” amacı doğru tarım politikalarına katkı sağlamak olarak açıklanıyor.

Öncelikle yetkililerin açıklamalarında gördüğümüz bir sorun var. Fiyat problemi deyince nerdeyse sadece tüketicilerin ödediği fiyatlar ele alınıyor. Hâlbuki tarım ürünlerinde çiftçinin eline geçen fiyatlar yerlerde sürünüyor. Bu fiyatların arttırılması için pek bir şey yapılmıyor, hatta düşünülmüyor.  Diğer yandan birçok üründe tüketici; çiftçinin eline geçen fiyatın beş, altı, yedi mislini ödüyor. Aracılar, gıda sanayicileri ve zincir marketler arada büyük bir pay alıyor.

Yetkililer fiyatların artışını frenlemek için konjonktürel dedikleri kısa vadeli önlemlerde sözünü ettikleri dış ticaret düzenlemeleri. Yani ithalatta alınan gümrük vergilerini azaltmak ve ithalata başvurmak.

Dikkat ederseniz gerçekte yapılanların hemen hemen sadece gümrük vergilerinin düşürülmesi ve ithalata başvurmak olduğunu görüyorsunuz. Fiyatları çok hızlı artan birçok üründe gümrük vergileri sıfıra varan ölçülerde düşürüldü ve büyük miktarlarda ithalat yapıldı ve yapılıyor. 

Ülkemizde birçok üründe çok az sayıda şirket tam bir hegemonya oluşturmuştur. Bu fiyatlarla ilgili temel yapısal sorundur. Bunu görmeden gıda fiyatları sorununu çözmek imkânsızdır. Bu konuda hiçbir şey yapılmıyor. Rekabetin aksadığının kabul edilmesi için belli bir ürünle ilgili şirketlerin rekabeti yok etmek üzere aralarında yazılı bir anlaşma yapmış olmaları ve bu belgenin de ele geçirilmesi gerekiyor. Ele geçtiği çok nadir durumlarda da çok dokunmayan bir para cezası ile yetiniliyor.

Çok uzatmayalım, gıda fiyatlarının artmaması için aslında ithalattan başka bir şey yapılmıyor. Şöyle bir benzetme yapalım. Ava giden bir avcıya sadece sapan veriyorsunuz ve vahşi hayvanları avlamasını bekliyorsunuz.

Örneğin neden bir taraftan üretici kooperatiflerini diğer yandan tüketici kooperatiflerini, ekolojik köylü pazarlarını, topluluk destekli tarım gruplarını desteklemiyorsunuz? Toprak Mahsulleri Ofisine daha yüksek miktarda hububat alımı yapması için neden mali imkânlar yaratmıyorsunuz? Süt ve Et Kurumu neden piyasaya girip süt veya et almıyor? Bunların yapılmamasının temel nedeni IMF, Dünya Bankası ve emperyalist ülkelerin fiyatları etkileyen destekleme politikalarının uygulanmasını imkânsız hale getiren politikaları ülkemize dayatmış olmalarıdır. Bu nedenle önlem deyince gümrük vergilerini azaltmak gibi gelişmiş ülkeleri daha da sevindiren önlemlerden başkaları akla gelmemektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar