Ormana müdahale nasıl olacak?

İnsan ormanlara müdahale ediyor. Nerede ise dünyada müdahale edilmemiş orman parçası kalmadı. Bu anlamda doğal bir orman kalmadı desek doğru olur. Amazonlar bugünlerde bilerek ve isteyerek yakılıyor. Brezilya’lı yetkililer açık açık Amazon ormanlarının tarıma açılmasından söz ediyorlar. Ülkemizde de ormanlara müdahale ediliyor. Milli parklar ve tabiat koruma alanları gibi doğa parçalarının mutlak olarak insan müdahalesinden arî olması gerekiyor. Milli parklarda bile içinden geçen nehrin sanayi ve tarımsal kimyasallarla yüklü olduğunu görüyoruz. Bu günlerde bunlarla ilgili kuruluşun ortadan kaldırıldığını da gördük.

Yanan ormanların bir süre dokunulmayıp kendi kendine canlanması gibi öneriler çok akılcı. Ancak tümden insan müdahalesinin olmamasını önermek de doğru değil. İnsan da ekolojinin bir parçası olduğundan ağaçlar, ayılar, domuzlar kadar onun da ormanlardan yararlanması gayet doğal. Ormanları kâğıt üstünde devlet yönetiyor, ancak güçlüler ve zenginler bunlardan çok daha fazla yararlanıyor. Ormanların madenciler, inşaatçılar, enerji sektörünce talanından söz etmek bile gereksiz. Bunların talanının ne kadar yoğunlaştığını herkes biliyor. Ancak ormancılık ve tarım açılarından da müdahaleler hiç olumlu değil. Orman alanları zeytin, incir, bağ, sakız yetiştirmek için kişilere tahsis ediliyor. Grayderlerle arazi düzeltiliyor. Bu müdahalelerin çoğu ne ekolojik ne de adil. Uzun dönemde sürdürülebilir değil.

Şu anda köylüler ormana müdahale ediyor ve bu müdahale çoğu yerde olumsuz. Örneğin Bolu Aladağlar’da denetimsiz inek otlatıyorlar. Genç ağaçlar tahrip oluyor ve zemin sertleşiyor. Yıkılan bir ağacın bulunduğu yer boşalıyor. Hâlbuki bir disiplin içinde sadece belli alanlarda belirli süreler otlama olsa orman gelişirken süt üretimi de sağlanabilir. Mardin'de eski geleneklerle bazı alanlarda üst üste üç taş koyarak bir alan belirleniyor ve meşe yetiştiriliyordu. Dalları ve meyvesi yem oluyordu. Sonra bunlar kesilip yok edildi. Çünkü orman yönetimi ile bir uzlaşma olmadı. Köylü bu alanları kesti, hatta odunu devlete sattı. Kısacası var olan devletçi sistem de başarısız oldu.

Özelleştirme yanlısı hiç değilim. Ancak köylülerle orman yönetimi arasında agroforestry (tarım ormancılığı) anlamında bir anlaşma olabilir. Ormanlar paylaşılan (müşterek, commons) olmaya devam etsin. Ancak var olan durum da iyi değil. İnsan da ekolojinin bir parçası. Zaten müdahalelerin çoğu kötü. Müdahale olacaktır. Ancak akılcı olmalı. Ekoloji ve toplum lehine olmalı. Tarım alanlarında da agroforestry olabilir. Ancak kavram orman alanları için geliştirilmiştir. Ege'nin birçok yerinde ormanlarda önceleri son derece ekolojik uygulamalar olmuş. Ceviz, bazı ürünler, hayvancılık vb. ormana zarar vermeden yapılabilmiş. Şimdi ise ağaçlar kesilip, grayderle toprak düzeltilip bağ, zeytin, incir, sakız dikiliyor. İstediğimiz bu değil. Hatta community forestry (topluluk ormancılığı) kavramı da var. Yani uygulamalar kolektif de olabilir. Aslında zenginler ve güçlüler için çalışan güya devletçi var olan sistemle, her şeyin özelleştiği, orman alanlarının talan edildiği neoliberal soygun sisteminin dışında bir sistem olabilir ve hayata geçirilebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar