Başbakanı 'Woodoo Bebeği' ile mi öldürecekler?..

Efendim; geçen günler içinde dikkatimi çeken bir beyan oldu. Bu beyan Star yazarı Yiğit Bulut’a aitti. Bulut’a göre “Başbakan Erdoğan’ı telekinezi yöntemiyle öldürmeye çalışıyorlar”dı. (Telekinezi: Eşyalara, insanlara düşünce gücüyle etki etmek) Kimileri “jöleli gene sallamış” dedi kimileri ise “Vay be neler de varmış” diye tepki verdi.


Hiç şüphesiz başbakanı öldürmek isteyebilecek güçler, odaklar, kişiler vardır. Bunu tahmin etmek mantıken zor değil. Bütün siyasi liderler gibi o da türlü yollarla ortadan kaldırılmak istenebilir. Tarih böylesi örneklerle doludur!


Neyse, ben aslında ilgi ve bilgi alanlarımdan, kitaplarımdan fazla bahsetmeyi pek sevmem. Fakat bazen insan buna mecbur olabiliyor. Üstelik Türkiye’de ve dünyada suikastlar konusunu derinlemesine araştırmış, biri “Açıklar”, diğeri “Gizliler” ve biri de “Yabancılar” olmak üzere toplam üç kitaba ve onlarca makaleye imza atmış bir yazarım.


Bu alanda özellikle de “Gizliler”e dair epeyce olayı mercek altına almışlığım vardır. Söz konusu alanın yöntemlerini, kullanılan metotları bildiğimi sanırım. (Şüphesiz halen bilmediklerim de olabilir!) Lakin hemen söyleyeyim; bu alanın literatüründe “Telekinezik suikast” diye bir kavramla ilk kez karşılaşıyorum.


Zehirleme, kaza, kalp krizi geçirtici farmakolojik yüklemeler, hastalık yapıcı “Mikrop kokteylleri”, mikrodalga şualar, elektro manyetik müdahaleler, intihar süsü, akustik suikastlar (Cumhurbaşkanı Sayın Gül’e yapıldığına inandığım türden), vb. yüzlerce yöntem ve araç çok duydum ama bunu ilk defa duyuyorum. Bu yolla öldürülmüş bir lider de bilmiyorum. Şayet doğru ise söz konusu alana Yiğit Bulut’un bir katkısı olsa gerek!


Bu da tıpkı “Nazara gelmek”, kazaya belaya karşı “Cevşeni-Kebir” taşımak gibi bir itikat meselesidir. Bir inanç dünyasının “Algı biçimi”ne ait bir yaklaşım olsa gerek. Her inanç gibi onun kendi evrenine ait inanışlarını küçümseyemem. Nitekim kendileri de buna inanıyor olmalılar ki geçen günkü Kazlıçeşme mitingine ait Uğur Işılak’ın çektiği ve Twitter’da paylaştığı Erdoğan konuşurken sahnenin arkasında elleri açık, ağlayarak sürekli dua eden “Yaşlı amca” fotoğrafı bu açıdan ilginçti. Gene kendi inanç akideleri içinde bir tür “Dua kalkanı” veya “Manevi koruma” olsa gerek!


Öte yandan “Parapsikolojik”, “Metafizik” ve “İlahiyat”ın böylesi “Esrarlı” yanlarına dair de epeyce okumuşluğum vardır. Bunun kendince bir “Mantığı” ve “Dayanakları” olduğunu bilirim. Dahası dünyada böylesi “Majik” (Büyüsel) merkezler bulunduğunu, onların da “Şeytani” inanışları gereği kendilerince tuhaf ritüeller denediklerini bilirim.


Hatta geçmişte CIA ve KGB’nin bu alanda hayli ilginç çalışmalar yaptığını bile söyleyebilirim. Hele de başbakan dahil kimsenin böylesi kahpece yollarla öldürülmesini hiç istemem. Şayet böyle bir yöntem varsa benim de “Pozitif dualarım” onunla olsun!


Dediğim gibi insanlar istediğine inanır. “Paranoya”ya, “Vesvese”ye vardırmadıkları sürece istedikleri yoldan “Tehlike” veya “Risk” altında olduklarını düşünebilirler. İster iğnelenmiş “Woodoo Bebeği”ne ister “Negatif düşünce taarruzu”na inanırlar. Bunlara kendilerince “Önlem” de geliştirebilirler. Çevrelerinden bu yönde “Telkin”, “Uyarı” ve “Yardım” da alabilirler. Bir şey diyemem.Tabii birileri başbakanın bu korkularını özellikle de kaşıyor olabilir!


Lakin ben (“İnanış alanı”nı dışlamasam bile) şayet bu işlerden biraz anlıyorsam; siyasetçilerin bir “Meczup” girişimine, bir “Snipper” (Keskin nişancı) kurşununa ya da bir bardakta ikram edilen içeceğe daha fazla yoğunlaşmaları gerektiğine inanırım!..

Önceki ve Sonraki Yazılar